Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Satranç kötü alışkanlıklar edinilmesini engeller. Satranç, güven duygusu aşılar ve geliştirir. İnsanı düşünen, araştıran, sorgulayan varlık hâline getirir, yaratıcılıkta özgür bırakır. Başarısızlık karşısında yılmamayı sağlar. Kurallara uymayı, dostça oynamayı, yenilgiyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir. Bilimselliği ön plana alır, araştırmaya yönlendirir. Hızlı ve doğru düşünmeye yardımcı olur, ezber bozar...
Bunları biz değil, ABD’de yapılan bilimsel bir çalışmanın sonuçları söylüyor, herkes kabul ediyor.
Satranç oynayarak büyüyen nesillerin geleceğe vereceği katkıdan korkanlar, bağnazlığı, gericiliği, karanlığı ve cehaleti savunanlardır...
Israrla bu ülkenin en işlevsel ve desteklenmesi gereken kurumlarından birinin, Satranç Federasyonu olduğunu söylüyoruz.
Futbolda bir oyuncunun bonservis bedeli kadar bütçesiyle satrancı sevdirmeyi amaçlayan federasyon, hak ettiği ilgiyi göremese de, çok ciddi işler yapıyor inanın.
Her sporun altyapısı okullardır. Genç bedenleri ve zihinleri eğitmek önceliktir.

Haberin Devamı

Madalyadan önemlisi!
Maharet, Manisa’dan Kerem’i, Hatay’dan Elif’i, Mersin’den Bengü’yü, Tekirdağ’dan Esma’yı, Ankara’dan Efe’yi, Mardin’den Nazlı’yı, Bursa’dan Kayra’yı, İstanbul’dan Yağız’ı, Isparta’dan Berke’yi bulup, dünyanın en önemli organizasyonlarına pırıl pırıl beyinler olarak sunmaktır.
Hafta içinde Karadağ’ın Budva kentinde sona eren Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası’nda olduğu gibi. Rusya’yı peşine takarak 9 kupa 25 madalya kazanan Türk gençleri, ülkenin aydınlık yüzleridir aslında. Bu çocuklar yarınların garantisidir.
Bakın ağabeylerine? Onlar da Hantı- Mansiysk’de düzenlenen Dünya Takımlar Şampiyonası’nda harikalar yaratıyor. Devlerle yarışıyor, büyük ustalara kafa tutuyor. Yarın çok daha büyük başarılar için “şah” diyecekleri kesin.
Elde edilen sonuçlar elbette uzun vadeli yatırımların ve her türlü engellemeye karşın doğru stratejilerin karşılığı. Onlarca spor dalı var. Hepsinin amacı, uluslararası alanda başarılı olmak. Hemen hemen tamamı performansa dayalı. Lakin satranç dediğimiz vakit benim için akan sular duruyor. Zeka, sabır, taktik, soğukkanlılık bir araya geldiğinde, elde edilen madalyanın kıymeti on kat daha artıyor.
Gelelim bu tablonun mimarlarına... Bayrağı devraldığı noktadan daha yukarı taşımaya devam eden Federasyon Başkanı Gülkız Tulay’ı ve ekibini yürekten kutluyor, popülarizm peşinde koşan spor kulüplerini küçücük yatırımlarla, daha “zihin açıcı” organizasyonlara destek vermeye davet ediyoruz!

Haberin Devamı

Pepe de gelsin, Ronaldo da
Ne yalan söyleyelim, İspanya maliyesi çok yaman çıktı.
Önce Messi, geçenlerde Ronaldo, şimdi de Di Maria’nın vergi kaçırdıklarını saptadı.
Ülke yasaları gereği ceza 2 yıldan az olduğu için hapse girmekten yırttılar. Ancak milyonlarca euro ceza ödemekten kurtulamayacaklar.
Yarın aynı dertten başı ağrıyacak yıldızlara teklifimiz, tereddüt etmeden gelsinler Türkiye’ye.
Hem tatil, hem vergi cenneti güzel ülkem.
Para kemiksiz ve net. Kulüplerimiz sağ olsun, futbolcu adına paşa paşa yatırıyorlar vergilerini.
Yatırmadılar mı? Üç-beş yılda bir af çıkar, onu da taksit taksit öderler!
İspanya’da öyle mi? Kesilen vergi yüzde 52. Hele Portekiz? Çok acımasızlar, yüzde 56.5. İsveç’e hiç gidilmez, 56.9’u duyan kaçar.
Şaka bir yana, yıldızı sönmek üzere olanların kıyak emeklilik yaşayabilecekleri en keyifli lig, bizimkisi.
Türkiye’de 7 yıldır forma giyen Samuel Holmen gibi vasat bir futbolcu bile itiraf etti ülkesine dönerken, “Türkiye’de çok iyi para kazandım” diye.
Yıllardır kendi kuyusunu kazdıktan sonra, şimdilerde UEFA mali kriterlerine itaat edebilmek için kılı kırk yaran kulüplerimiz, kendilerini cazip kılmak için üstlendikleri vergi yükünden kurtulamazlar ise, doğrultamazlar bellerini.
Futbolcunun keyfi gıcır. Bakın Pepe’nin adı geçiyor Beşiktaş için. Gelirse şaşırmam. 35’ine merdiven dayadığında menajeri Ronaldo’yu önerirse, ona da hâkeza!

Haberin Devamı

Trabzonspor’un sağlığı
Bir kulübün görünmeyen kahramanları, çalışanlarıdır.
Personeli, aşçısı, bekçisi, doktoru, fizyoterapisti, masörü, hukukçusudur.
Onların pozitif enerjisi ve özverisi, hem takımın, hem kulübün performansını doğrudan etkiler.
İyi bir ekip, iyi bir yapılanma demektir.
Trabzonspor’un ligin maddi açıdan en sıkıntılı kulüplerinden biri olduğunu bilmeyen yok. Ödemeler konusunda önceliğin futbolcuya verilmesi kabul edilebilir bir yöntem. Öyle ya, parasını alamayan gider FİFA’nın kapısına, kestirir cezasını.
Ancak kulüp personeline aylarca maaş vermemenin mazereti olamaz. Bir futbolcunun taksidi, tüm çalışanların üç aylık ödeneğine denk gelir.
“Nasıl olsa onlar bizden, idare ederler” zihniyeti, bırakın kurumsal yapı ile örtüşmeyi, en azından emeğe saygısızlıktır.
Başkan Muharrem Usta’nın bu konuya hassasiyet göstermesi ve kulübün imajını zedeleyecek gelişmelere izin vermemesi, Trabzonspor’un “sağlığı” açısından çok önemlidir!

Eyvah, eyvah!
Yeni sezon öncesi Futbol Federasyonu çatısındaki kurullarda revizyon yapılacağı mesajı verilmişti. Görülen o ki, sil baştan bir operasyon olmayacak.
Ama şu net: küçük dokunuşlar için bile dışarıdan müdahale gelecek. TFF bunlara ne kadar direnir, bilmiyoruz. Ancak özellikle MHK’nin işi zor. Bırakın kurul üyelerinin dizaynını, hakem klasmanını belirlerken keyifleri çok kaçacak.
Şimdiden duyuyoruz, falanca A klasmanı hakemi, filanca bakanı devreye sokmuş Süper Lig’e yükselmek için. Bir başkası vekil, öteki genel müdür ya da hatırı sayılır ağabeylere ricacı oluyormuş. Yanlış anlaşılmasın, bugünün değil, yılların alışkanlığı!
Tecrübe ile sabit. Koltuk uğruna eğilir, önce en yakınınızdakini feda eder, sonra inanmadığınız işlere evet derseniz, adaletin ve liyakâtın olmadığı yerde er geç evinize dönersiniz!