Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şike davasında Başbakan’a sorular

Adına “İleri demokrasi” denen anlaşılması güç bir süreçten geçiyoruz.
Siyasi otorite eleştirilemiyor, sorgulanamıyor ve muhalefet edenlerin sesi duymazdan geliniyor.
Tıpkı şike ve teşvik davasında olduğu gibi.
Cumhuriyet Halk Partisi geçtiğimiz günlerde Başbakan tarafından yanıtlanması talebiyle TBMM başkanlığına bir soru önergesi verdi.
Önerge medyaya cazip gelmedi. Ya da öyle uygun görüldü. Oysa milyonlarca insanın merak ettiği ve endişe duyduğu pek çok sorunun yanıtını bulması açısından önemliydi bu girişim.
Dilerseniz önergeyi kısaca özetleyelim.
CHP İstanbul milletvekili Umut Oran’ın yanıt aradığı sorular şöyle idi:
- 1-2 Temmuz 2011 günlerinde Sinan Erdem Spor Salonu’nda, emniyet güçleri tarafından şike operasyonuyla ilgili tarafınıza brifing verilmiş midir? Şayet verilmişse, bu operasyon sizin emriniz veya izninizle mi başlamıştır?
- Göksel Gümüşdağ’a Futbol Federasyonu Başkan adayı olmaması yönünde herhangi bir telkinde bulundunuz mu?
- 20 Kasım 2011 tarihinde ifadeye çağrılan Gümüşdağ’a diğer sanıklardan farklı bir uygulamada bulunulduğu gözlenmiştir. Diğer sanıklara niçin farklı muamele edilmiştir?
- Kaçma ihtimali olmayan insanları itip kakan emniyet görevlileri hakkında herhangi bir işlem başlattınız mı?
- İstanbul Emniyet Müdürlüğü 19 maçta şike ve teşvik primi tespit ettiğini açıklamıştır. Adalet Bakanlığı’nın “Adli Kolluğun Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Soruşturmanın Gizliliği Hakkında Genelge”sinde “Kişilik hakları ve suçsuzluk karinesi ile delillerin güvence altına alınması göz önünde bulundurulmak suretiyle, gözaltındaki kişilerin suçlu olarak kamuoyuna duyurulmasına, basın önüne çıkarılmasına ve teşhir edilmelerine sebebiyet verilmemesi” hususu ile ilgili kamu görevlileri uyarılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen Ribemont davası örnek verilerek, polisin herhangi bir suç tespit edemeyeceği, kimseyi suçlu ilan edemeyeceği ifade edilmiştir. Mevcut olayda bir “suç tespiti” yaptığını söyleyen Emniyet görevlileri hakkında adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu ve ilgili genelgelerin ihlali sebebiyle hangi adli veya idari işlem başlatılmıştır?
- Soruşturma safhasında elde edilen bilgi ve bulguların basına kimler tarafından, hangi yöntemlerle sızdırıldığına yönelik idari ve adli bir soruşturma başlatılmış mıdır?
- Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “Trabzonspor’un şampiyonluk kupasını almak için çok ince ayarlı çalışmalar yapıyoruz!” açıklamasında bahsi geçen “ince ayarlı çalışmalar” nedir?
Umut Oran’ın önergesinde sıraladığı soruların tamamı, devam eden şike davasının kaderinin kimler ve hangi unsurlar tarafından belirlendiğinin anlaşılması açısından çok önemli.
Sayın Başbakan bir an önce sağlına kavuşup rutin çalışma temposuna döndüğünde, kafalarda yer etmeye başlayan bazı tereddüt ve kuşkuları gidermek adına söz konusu önergeye yanıt verir mi bilmiyoruz.
Ancak şu ana dek gözlemlerimiz, ulaştığımız bilgiler ve sanık konumundaki şahısların yaptıkları savunmalardan edindiğimiz izlenim, 3 Temmuz’dan bu yana ülke gündemini ciddi biçimde meşgul eden davanın basit bir şike operasyonunun çok ötesinde anlamlar içerdiği yolundadır.
Pek çok insanın kafasındaki endişeleri Ana Muhalefet Partisi gündeme getirdi.
Yersiz olduğuna inanmak istediğimiz bazı kaygıları ortadan kaldıracak yanıtlar da umarız soruların muhatabı Sayın Başkan tarafından açık yüreklilikle verilir.

Haberin Devamı

Kötü olma hakkı!
Dünkü PSV Eindhoven-Trabzonspor maç yazımızda da değinmiştik.
Temsilcimizin UEFA Ligi’nden kötü futbol ve kötü bir sonuçla elenmesi ne kadar üzücü ise, oyunun 61. dakikasından sonra bordo-mavili tribünlerde yaşanan olaylar da, bir o kadar can sıkıcıydı.
Nasıl can sıkıcı olmasın ki?
Ne, ilk kez katıldığı Şampiyonlar Ligi grup mücadelelerinde bize keyifli maçlar izlettiren ve gruptan çıkma şansını son dakikalarda kaybeden Trabzonspor’un bu kadar kötü futbol oynamaya...
Ne de, Avrupa’nın neresinde olursa olsun, yaz kış demeden takımlarına destek olmak için koşturan gurbetçilerimizin böylesi sevgi patlamalarıyla hem kendilerine hem de ülkemizin imajına zarar vermeye hakları vardı...

Haberin Devamı

“Denize “işeyen adam!” ve Eindhoven sokakları
Meğer adamlar “denize ihtiyacını gideren insan figürünü” espri olsun diye kullanmış Trabzonspor’un tanıtım filminde.
Amaçları kentin tarihi ve turistlik yerlerini Eindhoven’li futbolseverlere gösterirken, araya espri katmakmış!
Lakin suç bizde... Anlayamamış, gereksiz tepkiler vermişiz!
Ayrımcılığın ve ırkçılığın kaygı verici boyutlara ulaştığı Avrupa’da, PSV Eindhoven kulüp televizyonunun bir ülkeyi, kenti ve insanlarını küçük düşürmeye yönelik bu tavrına en güzel yanıt, Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş’ten geldi rövanş maçı öncesi.
“Birilerinin yaptığı hatayı aynı yöntemle gideremeyiz. Bu sabah saatlerce Eindhoven sokaklarında dolaştım. Her yer çok pisti. Gördüklerimi kameraya alıp yayınlamak mı gerekiyordu? Böyle bir şeyi asla düşünmedim. Yaşam felsefemize aykırı...”
Anlayabilen için kibarca dile getirilmiş ve ders niteliğinde idi bu sözler. Eindhoven’de biz de tanık olduk Güneş’in dile getirdiklerine.
Hollanda’nın üç gün süren ulusal festival kutlamalarında alkol ve uyuşturucu komasına giren genç bedenlerin sokaklardaki acınacak görüntüleri insanlık adına düşündürücü, Trabzon’daki “denize işeyen adam” profilinden çok daha vahim ve üzüntü vericiydi.
Kıssadan hisse...
Kendini beğenmişlik ve kibir, bazı insanların gözü önünde yaşananları algılamasına, anlamlandırıp objektif yorum yapabilmesine engel olabiliyor demek ki.