Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen haftaki Alanyaspor beraberliğinden sonra “yeni normale” dönüşün kolay olmayacağı belli idi. Final için geri sayım devam ederken yaşanacak başka bir iş kazası, Trabzonspor’u şampiyonluk yarışının dışına itebilir ve vuslat başka bahara kalabilirdi. Dolayısıyla rakip lig sonuncusu Ankaragücü de olsa, maçı kayıpsız atlatmak gerekiyordu. Olmadı, yapamadı Trabzonspor.
Her türlü olumsuzluğu bir kenara koyuyorum. Yarışın içinde kalacaksanız, bu tip maçları ne pahasına olursa olsun kazacaksınız. Bunu beceremezseniz tıpkı 2010-11 sezonunda kendi sahanızda yitirdiğiniz puanların bedeli gibi, geçmişinize bakıp ağıt yakarsınız.
Kendi göbeğini kesemeyen takım devre dışı kalır. Trabzonspor çok büyük bir avantajı elinin tersi ile itti. Kimse maça dair bahane üretmesin. Rakip kümede kalma savaşı veriyor ve elinden gelen her şeyi yapacak. Üstelik uzatmalar dahil son 17 dakikayı on kişi oynamışken. Yenemiyor iseniz, aynaya bakacaksınız!
Hakem mi? Böylesi zor bir maçı en az hata ile yönetti. Kimse Ankaragücü’nün penaltısına itiraz edemez.
Eee, kendi özeleştirinizi yapmak dışında ne kaldı elinizde?.. Son iki maçta kazanılan iki puan mı?
Trabzonspor camiasının “bu sezon o sezon” söylemlerinin gerçekleşmesi imkansız değil ama, kolay görünmüyor artık. Mucize olur mu? Pek inanmam ama neden olmasın?
Maça gelince. Bu sezon Karadeniz ekibinin en etkili olduğu alan üçüncü bölge idi. Lakin pandemi sürecinde teknik direktörlerin ve takımların en büyük sorununun sakatlıklar olacağını defalarca söylemiştim. Nitekim; Nwakaeme’den sonra müsabaka öncesi Ekuban’dan da kötü haber gelince, Hüseyin hoca elindeki oyunculardan en makul kadroyu sürdü sahaya. Şimdi de kervana Abdülkadir Parmak eklendi.
Açık söyleyeyim, tüm bu olumsuzluklar şampiyonluk yarışını derinden etkileyecektir ve Trabzonspor’un gücünü mutlaka azaltacaktır. Bundan sonraki dönemde işler rakipleri lehine işliyor.
Hani deriz ya, maça galip başlamak daima rakiplerin dengesini bozar diye. Sörloth’un henüz üçüncü dakikada kaydettiği gol de, başkent ekibini bu psikolojiye soktu. Eminim İbrahim Üzülmez’in maç planı çok farklıydı. Ama şoku atlatıp oyuna ortak olmaları uzun sürmedi. Hatta, daha sıkı sarıldılar kazabilecekleri puanlara. Karşılığını da analarının ak sütü gibi hak ettiler.
Neden? Çünkü, Trabzonspor’un hücum organizasyonları hep topal kaldı. İkinciyi hemen yapabilse, rahatlayacaktı. Olmadı. Görünen o ki, Nwakaeme ve Ekuban’ın yokluğunu dolduracak bir kadro derinliği yok ve onlar dönünceye dek sıkıntı büyük olacak. Bu eksikler Trabzonspor’un orta sahadaki gücünü de olumsuz etkiliyor ve rakiplere avantaj sağlamaya devam edecek.
Evet, Trabzonspor hesapta olmayan puanlar yitirmeye devam ediyor. Son viraja girerken bir tekeri patlamış araba gibi. Sonu pek hayırlı görünmüyor.
Ankaragücü’nün kazandığı puan belki umutlarını sürdürmesini sağlayacak, lakin Trabzonspor’un rotadan çıktığı kesin.
Umut fakirin ekmeği demişler ya, bordo-mavili takımın bundan sonra yapması gereken, kalan maçlarını kazanıp, pusuda beklemek olacak galiba!