Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Çok açık görüldü ki bu yama dikiş tutmaz.

Yürüüü be Sergen

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın seçim hediyesi olarak Eskişehirspor’a  transfer ettiği Sergen Yalçın,  kısa bir süre sonra teknik direktörü Metin Diyadin’i yer.
Alışıldık disiplinsiz davranışları, at yarışı tutkusu ve bahis oyunlarına zaafı nedeniyle süresiz kadro dışı bırakılan Sergen, yönetim tarafından affedilip geri döner.
Sonrasında Sergen canının istediği maçlarda forma giyer, bazen aniden sakatlanıp İstanbul’un yolunu tutar.
Arada bir klasını konuşturur, Eskişehirspor’a maç kazandırır ama huylu huyundan vazgeçmez.
Neden vazgeçsin ki?..
Bu kez  arkasında kapı gibi Kemal abisi varken...”
***
Bu satırları 10 Ağustos 2007 tarihinde Sergen Yalçın’ın teknik direktörü Diyadin tarafından ilk kadro dışı bırakılmasından sonra yazmıştım.
Aradan 8 ay geçti. Sergen, hocasını yedi!
Gerekçe; Kemal abilerinin emanetine hıyanet!
Çok da iyi oldu.!
22 Temmuz öncesi Eskişehir’de “biz cevabı sandıkta veririz” diyenler sustu, Diyadin bir kez daha “nasıl adam olunacağını” gösterdi.
İlkelerinden taviz vermedi, doğru bildiğinden vazgeçmedi.
Tıpkı Oftaş’taki gibi eğilmedi, bükülmedi, el etek öpmeden kendine yakışanı yaptı.
Eskişehirspor Yönetimi mi? Geçiniz efendim.
Siyaset- futbol işbirliği bu kadar mide bulandırabilirdi, o da oldu!

Haberin Devamı

Altay’a ceza ve temiz futbol
Bazen “temiz ve şaibesiz futbolun” ne anlama geldiğini sorgularız ya.
Ortada somut bir kanıt yoktur ama insanların kafası karışıktır.
Her kararın altında bir art niyet, her icraatin ardında geleceğe dönük bir beklenti aranır.
Futbolda güven erozyonunun söz konusu olduğu dönemlerdir bunlar.
Bir yararı vardır bu süreci yaşamanın, işin doğrusu yapıldığında aradaki fark hemen farkedilir!
İşte örnek;
Tam da eski PFDK Başkanvekili’nin karanlık ilişkilerinin konuşulduğu günlerde, altı çizilecek bir karar alındı.
Disiplin Kurulu sadece talimatları uyguladı ve Altay Kulübü’ne bir maç seyircisiz oynama cezası kesti.
“Eee ne var bunda?” derseniz, çok şey var.
Futbol Federasyonu başkanvekili kim?
Mahmut Özgener.
Babadan “Altaylı”, “siyah-beyazlı renklere gönül vermiş” bir futbol adamı.
Özgener istese devreye girebilir ve eleştirdiğimiz “eyyam kararlarından” biri daha verilebilir miydi?
Elbette!
Saha kapatma cezalarının federasyon başkanının “telefon talimatıyla kaldırıldığı” günleri unutmadık.
Karar aşamasında olaya müdahale etmek en kolay yoldur.
En yakın örnekleri günlerdir gazete manşetlerinde.
Açar rica eder, işini halledersin!
Ama ne Özgener ne PFDK bu yöntemi denedi.
Bu yüzden Altay dosyasındaki mesaj, temiz futbol adına umut vericidir.
Beklentim, tüm kulüplere aynı özenle yaklaşılmasıdır.

Haberin Devamı

Bunu da manşet  yapalım!

Yürüüü be Sergen

Anımsarsınız Türk medyası, Bordeaux ve Anderlecht takımları arasındaki UEFA Kupası 3. tur rövanş maçından sonra hakem Selçuk Dereli’ye yönelik eleştirileri büyük bir iştahla manşetlerine taşımıştı.
Takımlarının tura veda etmesini Dereli’nin yanlış kararlarına bağlayan Fransızların popülarizmine binlerce kilometre öteden katkı sağlamış, FIFA kokartlı hakemimizi hedef tahtasına yerleştirmişti.
İşin ilginç yanı, eleştirileri yapanların önemli bölümü o maçı izlememişti bile!
Öyle ya, Misak-ı Milli sınırları içindeki Dereli düşmanlığını hortlatmak için bundan iyi fırsat mı olurdu?
Vurun abalıya!
Dolayısıyla Dereli’nin Belçika’da kahraman ilan edilmesi nasıl bir abartıysa, Fransız-Türk medyasının ittifakı da o kadar garipti.
Gelelim sadede;
İrlandalı gözlemcisi Alan Snoody “zorluk derecesi yüksek” olarak nitelendirdiği maçtaki yönetimi nedeniyle Dereli’ye 8.3 puan verdi. Bu notun karşılığı ise “verimli performanstı.”
Dereli alerjisi olanlara duyurulur!

Haberin Devamı

Çarşı işi çözdü
Beşiktaş’ın Çarşı Grubu yaratıcılığı, özgün tarzı ve coşkusuyla ünü Avrupa’yı aşan bir taraftar kitlesidir.
Son olarak siyah-beyazlı kulübün Del Bosque’ye ödeyeceği tazminatın kesinleşmesinin ardından Çarşı forumunda ilginç bir formül üretildi.
İşte Çarşı’nın Beşiktaş Yönetimi’ni rahatlatacak tazminat önerisi;
“Arkadaşlar hemen matematik konusuna girelim. Ürünlerinin çeşitliliğinden yakındığımız store’da bir forma ne kadar? BJK Umbro çubuklu forma 69,90 YTL (KDV dahil), Diyelim ki kar marjı yarısı. Peki tazminat ne kadar?  7,834,000 euro = 15.5 milyon YTL.  Yani, 15.500 milyon YTL / 35  YTL = 442 bin forma satışına eşit. Demek ki 442 bin forma alırsak bu kazığı çıkarabiliriz.”
Fena fikir değil hani!

Atama değil, atlatma!
Görülen o ki, bu Merkez Hakem Kurulu ile işler yürümeyecek.
Kraldan çok kralcıların kol gezdiği bir ortamda Oğuz hocaya inanmak, güvenmek yetmiyor.
Kurula nasıl ve kimlerin torpili ile girdiği herkes tarafından bilinen bir ulema tümünü esir almış durumda.
Hakem atamaları tam bir skandal.
Federasyon başkanı ve başkanvekilini çileden çıkaracak kadar özensiz, dikkatsiz.
Hani “şu kurumun dibine dinamit koyun” deseler, ancak bu kadar olur.
Cezadan yeni çıkmış bir hakemin Osman Avcı’nın profesyonel menajerliğini yaptığı takımın maçında ne işi var?
Üstelik Portekiz’deki turnuvadan apar topar çağrılarak!
Geçen hafta hatalı maç yönettiği için sorguya alınan hakemi şampiyonluk mücadelesi veren ve kümede kalmaya oynayan takımların maçına verilmesini hangi mantıkla açıklayabilirsiniz?
Üç hafta önce Trabzon’da V.Manisaspor’u isyan ettiren hakemi Galatasaray müsabakasında nasıl görevlendirirsiniz?
Şu atamalar bile daha bir ay geçmeden MHK ile Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu arasında başlayan gizli çekişmenin su yüzüne çıkmasının kanıtı değil midir?
Birkaç hafta geriye baksanız ve gözlemci raporlarını dikkate alsanız, kimin hangi maça gitmeyeceğini bu işten azıcık anlayan herkes görebilir.
Hatalar zinciri bugün değilse yarın, federasyonun başını mutlaka ağrıtacak.
Anlaşılan “4 yıllığına göreve geldim, dört kişilik çalışıyorum” diyenlerin yapacağı iş bu kadar.
Hatır gönül ilişkileriyle oluşturulan kurulun icraatları da öyle!
Allahtan sezon sonu yaklaşıyor da!..