Skorer Çok yaşa Mustafa hocam

Çok yaşa Mustafa hocam

09.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Çok yaşa Mustafa hocam

"Bu dünyadan ayrıldığımda, bir futbol adamı olarak benim için stadlarda saygı duruşu yapılmasını istemiyorum".Neden?.."Çünkü tamamen saygısızlık yapılıyor ve ben bunu hak ettiğimi sanmıyorum". Oturup düşünelim şimdi.Mustafa Denizli, futbolculuğunda üst düzey top oynamış, hocalığında beş yıl Milli Takımda, toplam 7 yıl Galatasaray ve Fenerbahçede görev yapmış, yaşamı, aklı futbola adanmış bir insanımız. Daha ötesi yok!.. Tribün saygısızlarının suratına bir şamar gibi inmiş olmalı Mustafa Denizlinin sözleri: O bile "saygı duruşu" adıyla yapılan büyük saygısızlıktan nefret etmiş, evinden çok vakit geçirdiği stadlardan son bir selam almayı reddediyor yaşamının son durağına geldiğinde. İşte bu kadar büyük bir utancın senaristleri o saygısızlar. Futbola yaşamını vermiş insanları bu kadar keskin şekilde koparıyorlar sevdiklerinden. Bu kadar soğutuyorlar. Sadece Denizliye acı bir vasiyet yazdırmakla kalmıyorlar, bu ülkenin örf ve adetlerini, törelerini, sevgisini katlediyorlar.Cezası olmayan bir cinayet bu...Ve her yerde işleniyor:Hırsızlar kapımıza kilit taktırıyor, kapkaççılar çantamızı çapraz astırıyor, gaspçılar sokakları yasaklıyor, saygısızlar töreleri çiğniyor. Büyük kentler namuslu insanların hapishanesi haline geliyor. Mustafa Hoca, sen çok yaşa... İnan ki, bu tokadın anlamını bile kavrayamayacaklar. Acı vasiyet Okunaklı, hatasız, inci gibi bir yazı... Açık seçik düzgün bir ifade. Ve insanı yüreğinden yakalayan o cümle:"Bizler burada bazı sosyal faaliyetler yürütmeye özeniyoruz ve gençleri kaynaştırmaya uğraşıyoruz"... Mektup, Antalya Serik Beldesi, Kürüş Köyünden. Kaleme alan Ömer Çelik; kendisi kütüphane yönetiminden. Kürüş Köyü Toplum Merkezi bünyesindeki kütüphane.Evet, burası Türkiye... Antalyanın ücra bir köyünde, muhtar Halil Demir liderliğinde köylüler, "köylülük hareketi" adını verdikleri projeleriyle tüm ülkeye örnek olmak istiyorlar. Malum, Antalya Belek ve Kemerden ibaret değil. * * *Tam bir ay gecikmeyle elime geçen mektubu dördüncü okuyuşumda kesin kararımı vermiştim. Kim ne derse desin bu naif notu Ters Köşeye alacak, içimi saran umut ve mutluluğu siz okurlarla paylaşacak, federasyonlara, Ankaraya duyuracaktım... Görüyorsunuz öyle de yaptım.Çünkü zarfın üzerinde "Sayın Ercan Güven Beye" yazıyordu ama, muhatap sadece ben değildim:"Kürüş Köyünden İstanbullulara, Milliyet Çalışanlarına, Ters Köşe Ailesine ve değerli yazar Ercan Güven Beye merhabalar" diye başlıyordu. Selamlarla devam ediyor, bana yazılarımdan dolayı yakınlık duyduklarını belirterek iltifat ediyordu. Oysa bazı cümleler, benim bugüne kadar yazdıklarımın toplamından daha anlamlıydı:"Spora, kültüre, imeceye önem vererek, birlikte yaşamanın güzelliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz" ifadesi, bana, bize, İstanbula ne kadar uzaktı.Açık söyleyeyim son zamanlarda aldığım en değerli armağandı bu mektup. Coşkulu, şikayetsiz, yapıcı ve istek dolu.* * *Ben de Kürüş Köyüne borcumu ödemek için, mektubun ricalar bölümünü buraya alıyorum: Bakalım, sayın Bakana ilişkin her yazımda arayan bürokratlar, Genel Müdürlüğün her kulağını çınlattığımda telefonumu çaldıranlar, kulüplerine, futbolcularına bir panter gibi sahip çıkanlar, güzel ülkemizin bu güzel köylülerinin "minicik" sorunlarına hangi mesafede duracaklar?.. Bakalım! "Öncelikle gençlere spor malzemeleri gönderilmesi çok yararlı olacaktır. Aynı şekilde köylülere yönelik giysi, elbise vb. temel ihtiyaç türü eşyalar bulunursa çok kişi sevindirilecektir. Evinde - çevresinde fazlalık eşyası bulunan kişiler çıkarsa burada bizlere büyük iyilik yapmış olurlar. Özellikle sporcu dostlarımızın duyarlılığına güvendiğimizi belirtmeliyiz. Bu duygularla herkesi buraya bekliyoruz. Milliyet okurlarına şimdiden teşekkür ediyoruz. Saygılar, selamlar, iyi günler. Kürüş Köyü, Serik/Antalya Ömer Çelik Tlf: 0242 7210999" Köyden mektup var Milliyet Yılın Sporcusu tarihi gelip çattığında, içim sevinçle dolar... Kendimi çok iyi hissederim. Morallenirim... "Daha yaşım ne ki" derim. "Yılın Sporcusu anketinden bile gencim". Şaka bir yana, ikimiz de epey yol aldık hani.İkimiz de ne vartalar atlattık!Gerçi o benden istikrarlı... Düşünsenize, demoktik süreci bile kimilerine göre üç, kimilerine göre dört kez kesintiye uğrayan bir ülkede, 50 senedir süren bir halk oylaması ve bugün 51. tekrarı. Oysa ben üç kez ayrılıp dört kez geri döndüm Milliyete... Hem de onun yarı ömründe. İkimiz de çok taklit edildik. Mesela bir sürü arkadaşım benden sonra içkiyi bıraktı. Yılın Sporcusuna öykünenlerden ise henüz "tövbekar" çıkmadı. Birlikte eğlendik... Yeni yetmeliğimde "oy kutularını dağıtacağım" bahanesiyle ver elini Şile...Onun neşesi yerindeyken benim sıkıntıdan patladığım da oldu. Cağaoğlundaki binada işin yoksa çuval çuval oyu ayıkla...Bir ömür yan yana... Aslında akraba sayılırız onunla. Benim dayım onun babası. Şu satırları yazarken karşı duvarda fotoğrafı. Sanki gülümsüyor bana Namık dayım. Mutlaka mutludur... Oğlu 51 yaşında ve her seçimini adaletle yapıyor... Yeğeni namuslu kalmakta direniyor. Hem de bu devirde. Milliyet Yılın Sporcusu seçiminin her sene - i devriyesinde, içim sevinçle doluyor. Yılın Sporcusu kuzenim olur!.. Şampiyonlar Ligi kuraları 17 Aralıkta çekilecek...Aynı tarihte Avrupa Birliği Türkiyeye müzakere tarihi verecek. Ya da verip vermemeye karar verecek. Futbolun en üst liginde temsilcimiz kalmadı. Çağdaş medeniyet liginden de dışlanmasak bari. 17 ARALIK Sayın Aziz Yıldırıma bu öfke niye ? Kulüpler Birliği toplantısında ne dedi ki başkan?"Terör buradan başlıyor"... Eee... Ne var bunda ? Başkan doğru söylüyor. Terör "oradan" başlıyor. Orada sadece medya mensupları yok. Federasyon, başkanlar ve sayın Yıldırım da var. Terör "oradan" başlıyor ki, orada çözüm aranıyor. Bunu ben değil, eski - yeni tüm Valilerimiz söylüyor. Terör nereden başlar? Federasyon seçimlerine "müdahil" olmak istemem. Lakin az emeğim yoktur güreşte... Onu manşetlere taşıyan son nesil gazeteciler içinde ben de vardım. Mahmut Demir ilk defa A Milli olduğunda da oradaydım. Şimdi başkan adayı. Bu yazıyı Mahmut Demirin ne kadar özel bir kişilik olduğunu anlatmak için yazdım. Bırakın şampiyonluklarını, madalyalarını, hırsını, azmini, mertliğini; o her hücresinde başkanlık geniyle doğmuş bir insandır. Daima önderdir. Daima kazanandır. Atak ve yaratıcıdır. Pehlivanın IQsundan şüphe duyanları suya götürüp susuz getirecek kadar cindir. Bu özellikleri, gündemden düşmüş güreşin layık olduğu ilgiyi yeniden kazanması için şifa haline getirmektedir Mahmut Demiri... Hele Mahmut Atalay gibi bir devin vefatı, tek sütun haber olan şu günlerde...Ata sporumuzun koltuğunu doldurup da taşacak bir pehlivandır Demir. Dünya güreş camiasında Türkiyeden daha popülerdir. Kimse alınmasın; bugüne kadar mindere emek verenlere ve vereceklere saygı duyuyorum, ama ben sadece güreşin manşetlere dönmesini istiyorum. Mahmut Demirde bu yetenek ve zekanın olduğunu biliyorum. eguven@milliyet.com.tr Güreşe bir şans verin