Skorer Daum "tamam" dedi

Daum "tamam" dedi

21.03.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Daum "tamam" dedi

Daum tamam dedi


F.Bahçe, Alman teknik adam ile prensipte anlaştı. Transfer, B.Leverkusen'in iznine kaldı. Kesin anlaşma halinde ünlü hocayla uzun süreli sözleşme imzalanacak


       Sarı - Lacivertli kulüp, ünlü Alman hoca Daum ile prensip anlaşması yaptı. Başkan Aziz Yıldırım ve Dış İlişkiler Sorumlusu Ertuğrul Hataylı, geçen hafta Fransa'da buluştukları Daum'dan olumlu yanıt aldılar. Yıldırım, dün akşam yönetim kurulu toplantısında Daum ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını aktardı. Ertuğrul Hataylı bugün Almanya'ya giderek Leverkusen yöneticileri ile masaya oturacak.

       Fenerbahçe Kulüp Sözcüsü Atilla Kıyat, kulübüyle anlaşma sağlanması şartıyla önümüzdeki yıl Daum'un Fenerbahçe'yi çalıştırmayı kabul ettiğini açıkladı. Kıyat, "Prensipte anlaştık. Yüzde 90'ın üstünde bir ihtimalle yeni teknik direktörümüz Daum olacak. Daum'u Leverkusen'den koparmak değil, anlaşarak almak istiyoruz. Yeni sezonun başında takımın yönetimine geçecek. Transfer yetkisi de kendisinde olacak" dedi.

       Atilla Kıyat, ünlü hocayla uzun süreli anlaşma imzalayacaklarını da söyledi. Kıyat, teknik heyetten Boliç ve Kemalettin'in affı için teklif gelmediğini, Adana maçında kırmızı kart gören Moldovan'ın cezalandırılmasına gerek görülmediğini açıkladı. Fenerbahçe yönetimi, Adanaspor'a yenilen futbolculara ceza vermedi. Bu arada Aziz Yıldırım ile Selim Soydan bugün Çek Cumhuriyeti'ne gidecek, Lokvenc ve bazı futbolcuları izleyecek.

'Seve seve gelirim'

       Şevket Duman
       F.Bahçe'ye prensipte "evet" dediğini doğrulayan Daum, Milliyet'e verdiği demeçte "Seve seve gelirim" ifadesini kullandı. Başkan Aziz Yıldırım ve Dış İlişkiler Sorumlusu Ertuğrul Hataylı ile görüştüğünü söyleyen Alman hoca, "Çok olumlu bir toplantıydı. Getirdikleri teklif bana büyük gurur verdi. Kendilerine 2001'e kadar B.Leverkusen ile sözleşmem olduğunu hatırlattım. Bu sorunu çözerlerse, ben hazırım" diye konuştu.

       Daum, F.Bahçeli dostlarının zor durumda olduğunu vurguladı, "Yardım etmek isterim" dedi. B.Leverkusen'in Teknik Direktörü, "Önümüzdeki yıl, F.Bahçe'yi hak ettiği yerlere getirmek isterim. Benim açımdan engel yok. Ayrıca B.Leverkusen'e tazminat ödemek zorunda da değilim. Ancak iki kulubün benim dışımda yapacakları görüşmelerde anlaşmaları gerekiyor. Bu işin mart ayı sonuna kadar bitmesi gerekiyor. Şampiyonluk mücadelesi yapıyorum. Kafamın karışmasını istemem" görüşünü yansıttı.

       Alman menajer sert konuştu

'Paraları yetmez'

       Bayer Leverkusen Genel Menajeri Calmund, F.Bahçe'nin Christoph Daum ile prensipte anlaştığını Milliyet'ten öğrendikten sonra "Paraları yetmez" ifadesini kullandı. Alman ekibinde, başkandan sonra en yetkili isim olarak bilinen Calmund, Daum ile 2001 yılına kadar sözleşmeleri olduğunu hatırlattı, "Fenerbahçe hiç zahmet edip gelmesin" dedi.

       Calmund, her şeye rağmen F.Bahçe'nin görüşme önerisini, centilmenlik gereği kabul edeceklerini de ekledi. Alman Menajer, "Ancak bize geldiklerinde, ilk hatırlatacağımız, 2001'e kadar olan sözleşmedir" diye konuştu. B.Leverkusen Basın Sözcüsü Doft da, henüz kendilerine resmi bir teklifin olmadığını belirtti, "Daum'u bırakmayız" ifadesini kullandı.

Fener dert küpü

Fenerbahçe 1996'da şampiyon olduktan sonra yapılan operasyon izlerini bir türlü silemedi. Ali Şen başkanlığındaki yönetim kurulu, uzun yıllar sonra şampiyonluğu yakalayan kadroyu, Fenerbahçe'de "tabu" olmaya aday Oğuz'un takımdan gönderilmesi ile bozunca sıkıntılı günlere adım attı.
       Oğuz'un gidişi, Fenerbahçe'de bir kavramı ortaya çıkardı; kimse Fenerbahçe'de kalıcı olamazdı. Günümüz futbolcuları, bu öğüten çarktan korkuyor, bir gün kendilerini de aynı akibeti beklediğini akıllarından çıkaramıyor.
       Oğuz, Aykut ve Engin'in gönderilip, yeni sezona onlardan daha iyi olmayan transferlerle başlayan Fenerbahçe, o gün bu gündür sıkıntı yaşıyor. Şampiyonluk yok. Önemli bir başarı yok. Sadece Şampiyonlar Ligi'nde toplanan yedi puanın gururu ile yaşıyor Fenerbahçe.

Para çok başarı yok

       Başkanlığı kazanan Aziz Yıldırım, çok para harcamasına, istediği transferleri yapmasına karşın bir türlü başarıyı yakalayamadı. Yıldırım, geldiği günden itibaren en büyük kozu olan parayı her seferinde masanın üstüne koydu. Çok büyük hedefler seçti. Hemen başarı istedi ama, iki yılda sadece hüsran yaşadı.
       Türkiye'de hiç görev yapmamış İtalyanlar ile yola koyulmak istedi. Ancelotti macerası, Yıldırım'ı yıprattı. İtalyan hoca söz vermesine karşın Türkiye'ye gelmeyince, Aziz Yıldırım, taraftarların, futbolcuların gözünde prestij kaybetti. Ardından seçtiği Löw, kısa sürede Türkiye'ye uyum sağladı. Yakaladığı erken başarı, ligin sonunun gelmesine yetmedi. Yıldırım ve ekibi, öyle umutlanmıştı ki, belki de Fenerbahçe tarihinde hiç olmayan bir şeyi yapıp Löw ile sezon ortasında, bir dahaki sene için sözleşme imzalamıştı. Ama sezon sonunda tazminata karşın, Löw'ü kovmak zorunda kalıyordu.
       Fenerbahçe camiası, acemi diye nitelediği Löw ile son yılların en büyük başarısını elde etti. Dokuz maçlık dilimde, Fenerbahçe hiç puan kaybetmedi. Avrupa'da hatırı sayılır sonuçlar elde etti. Parma gibi bir devi zorladı ama, eleyemedi. Herkes dokuz maçlık serinin bitiminde, Löw'ü yıpratmak için uğraştı. Sonunda da tartışma ortamına, Löw'ü de çekip amacına ulaştı.
       Futboldaki başarı her hoşgörüyü, mutluluğu sağladığı Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım'ın en talihsiz sezonu Löwlü sezonu oldu. 19 Şubat 1999'da Samsun'da herşey yolunda giderken, Metin Diyadin'in ayağının kırılması, bir anlamda Fenerbahçe için başarısızlığın "miladı" oldu. O maçta Murat Yakın da oyundan atılınca, herşey tersine döndü, gerileme başladı. 1 - 1'lik beraberlik, galibiyetlere alışmış ve şampiyonluk için sabırsızlanan Fenerbahçelileri düş kırıklığına uğrattı. Ardından Karabük maçında verilmeyen Balic'in golü ve yine beraberlik, Sakaryaspor ve Beşiktaş yenilgileri, diğer sakatlıklar ve Uche'nin de ayağının kırılması, uğursuzlukların başlangıcı sayıldı.

Hocalara okutuldu

       Öyle ki, gizlice Afyon'dan getirilen hocalar, okudular, üflediler ama, bir türlü Fenerbahçe'nin üzerindeki şanssızlığı bir türlü kıramadılar.
       Fenerbahçe sezonu üçüncü bitirince, Aziz Yıldırım oldukça yıprandı. futbolcular ile karşı karşıya geldi. Güven bunalımı burada başladı.
       Yıldırım oyuncularına, sezon sonuna doğru güvenini kaybettiğini açıkca söylerken, yeni sezonda bu oyuncuların çoğu ile çalışacağının farkında değildi. Löw'ü kovan, kendi istediği için Balic'i satan, takımın başına - ki iradesi dışında - Rıdvan Dilmen'i, sadece Fatih Terim modeli yaratmak için getiren Aziz Yıldırım 100 milyon dolar değer biçtiği takımı, acemi ellere teslim etti. Dilmen'in antrenman bilgisi yok denecek kadar az, iş disiplini "sıfır", futbolculardan sadece Sergen ve Alpay'ın güven duyduğu antrenördü.
       Dilmen'in transferdeki tutumu o günden bugünlerin habercisi oldu. Rıdvan'dan önce Ogün ve Abdullah transfer edilmişti. Fenerbahçe'nin bugününe bakıldığında en doğru transferi de bu iki oyuncu oldu. Preko, Johnson ve Oulare tam bir hayal kırıklığı oldu. Söylentiler kesilmedi, ne yönetimin hocasına ne futbolcunun hocasına ne de taraftarların futbolculara güveni kaldı.
       Güven ortamı bu unsurlarla bozulup, bir de MTK yenilgisi gelince, Fenerbahçe'de şanssızlık süreci hızlandı. Murat Yakın'ın kaçışı disiplin zaafını ortaya çıkardı. Yakın'a gösterilen taviz futbolcuları iyice gevşetti.
       Aziz Yıldırım, zaaflarını keşfedip, MTK maçında Ogün'ü oynatması için baskı yapınca, Rıdvan istifayı bastı. Yine istikrarsızlık seçildi. Rıdvan Dilmen'in kaçışı, Fenerbahçe için bir kurtuluş olabilirdi ama, "hırslı" Yıldırım takımın başına sevecen birini getirmek yerine katı disiplini ile tanınan somurtkan Zeman'ı tercih edince, ipler iyice koptu. Zeman, başını Sergen'in çektiği grupça daha geldiği gün infaz edildi. 2,5 saate varan antrenmanları yapmak niyetinde olmayan bu grup isyanı çıkarttı. Zeman ile futbolcular arasındaki sürtüşme büyüyünce, Pendik faciası yaşandı. Zeman'a inat, kimse başarıya inanmadı. Her futbolcu, "Öyle istiyor, biz profesyoneliz, uyarız" dedi. Ama kimse Zeman'la çalışmayı kabul etmedi.

Pendik bitirdi

       Zeman'ın ipi Pendik yenilgisi ile çekildi ama, hem Yıldırım hem Zeman biraz daha direndi. Pendik yenilgisinden sonra amigoların Rüştü'yü dövüp, futbolcuları beş saat Dereağzı Tesisleri'nde rehin alması, futbolcular ile Aziz Yıldırım ve ekibinin arasını iyice bozdu. Zaten her puan kaybında aşırı tepkili olan taraftar baskısından bunalan futbolcular, kendi çabalarıyla da oluşan kaosun içinde mahkum oldu.
       Yıldırım'ın futbolcuları bilerek dövdüğü iddiaları Fenerbahçe'de onarılması zor yaralar açtı. Fenerbahçe tarihinde ilk kez bir başkan kendini aklamak için uğraştı. Futbolcu - Başkan ilişkisi gizli bir nefretle sürdü. Zeman istifa edince de, takım Turhan Sofuoğlu'na bırakıldı. Türkiye'nin en çok para kazanan, kimseye nasip olmayacak şekilde paralarını gününde alan oyuncuları, önce Gaziantep'ten beş ardından da Adana'dan dört yedi.
       Fenerbahçe'de istikrarı engelleyen nedenler çok. Bunda karışanı çok olan Fenerbahçe'nin en önemli ayak bağlarından birisi eski futbolcuları. Görev almak uğruna kimseyi beğenmeyip, her geleni yıprattılar. Başkan Aziz Yıldırım, görev başındakileri eleştiren, "Antrenman yapmıyorlar" diyen her insana inandı. Oyuncular başkanı, başkan oyuncuları sevemedi.
       Başkan Aziz Yıldırım'ın bir Galatasaray galibiyeti için iki yıldır bekliyor olması, oyuncuları genel bir sıkıntıya soktu. Büyük maçlarda hata yapanın ipinin çekileceği kanısı, futbolcularda gerilim yarattı.

Demoklesin kılıcı

       Aziz Yıldırım'ın Ali Şen fobisi, icraatlarını rahat yapmasını engelledi. Şen de, Yıldırım'ın başında sürekli "Demokles'in Kılıcı" gibi bekledi. Bu kılıcı Aziz Yıldırım, futbolcuların başına çevirdi.
       Sergen'den sonra, Fenerbahçe'nin orta alandaki en büyük kozu Moshoeu bunalıma girdi. Yalnızlık, yaşadığı acı ve anne özlemi, zaten çok duygusal olan Moshoeu'yu yıprattı. Bu futbolcu başarılı olamayınca, Fenerbahçe lider sıkıntısı yaşadı. Rüştü kazandığı paraların rahatlığı ile kendini sadece milli takıma verirken, kaptanlık yükünün altında ezildi. Kimse Rüştü'nün kaptanlığını beğenmedi. Rüştü bunu önemsemedi, takım sahipsiz kaldı.
       Son iki sezonda futbolcular taraftar baskısından hiç kurtulmadı. Eşi ile dışarıya yemeğe çıkmak bile Fenerbahçeli futbolcular için eziyet oldu. Evine, Dereağzı'na kapanan oyuncular, kontrolsüz bir yasaklar dünyasında, futbolcu kişiliklerini yitirdi. Kendilerini kurtaracak bir prensi beklediler ama ne prens geldi ne de gelenler çare oldu.

Şen: En az kabahatli futbolcular

       "F.Bahçe'nin büyük geleceği şirketleşmeydi. Şirketleşme F.Bahçe'yi Türkiye'nin en zengin kulübü, son üç yılın da şampiyonu yapacaktı. Bu büyük şans kaçtı. Bugünkü durumda en az kabahatli futbolculardır. Yönetim taraftarın ne istediğini çok iyi anlamalıdır. Artık taraftarın tahammülü kalmadı. Çok ciddi çalışmalıdır."

Kıyat: Yanlışlık hoca seçiminde

       "Bu sezon iyi hazırlık yapılamadı. Sezon içinde değişim geldi. Değişim ilaç değildi. Bugünkü ortam sezon başı iyi hazırlanmamanın sonucu. Genelde sorun ise çok isabetli teknik direktör ile çalışamamak. Futbolda başarısızlık, uygun teknik direktörün seçilememesinden kaynaklanıyor"

"Sabır ve istikrar şart"

       "F.Bahçe'nin bugünkü durumundan kurtulması için geniş ve uzun vadeli projeler üretilmeli. Kısa sürede başarı beklenmemeli. Sabırsız bir camiayız. İstikrar olursa her şey yoluna girer. Samimi ve cesur olunmalı. Birlik beraberliğin sağlanması şart. Başarı ancak o zaman gelir."

       Nurettin Yıldız: "Başarısızlığın faturasını Rüştü'ye çıkardılar. Sadece o mu kötü ? Kurban arıyorlar, buldular. Son 20 gündür antrenmanda çok iyi çalışıyor. Ama kendine güvenini kaybetmiş. Ben onun yan topta boşa çıkacağını hiç aklıma getirmezdim. Önündekilere de kendine de güvenmiyor. Rüştü'nün kafası problemli. Herkes üstüne gidince böyle oldu."

       Şadan Kalkavan: "Zamanında kondisyon verilmeliydi. Zeman kendi sistemine göre idman vermeye kalktı, futbolcular isyan etti. Sakatlık doğdu. Hakem oyunları da var. Başarı olmayınca kaos doğuyor. Taraftardan da ürküyorlar."

       Selim Soydan: "Yanlış değerlendirmeler, yanlış transferler Fenerbahçe'yi bugünlere getirdi. Başarı şansını yaratacak takım kurulamadı. Şanssızlık da var. Ayrıca Fenerbahçe'ye karşı belirli bir düşmanlık besleniyor. Bu hem sahaya yansıyor hem de kulübe."

       Kemalettin: "Rüştü takım olamadığımızdan bahsetti, doğrudur. Suçun tamamı futbolcularda değil. Dış etkenler de çok. Sabırsızlık ve dış etkenler başarıyı engelliyor. Fenerbahçe'yi en fazla Fenerbahçeliler yıkıyor. Fenerbahçe'ye yarar verdiğini sanan, aslında tersini yapanlar sorun."

       Abdullah Kiğılı: "İyi kadro kurduk ama teknik direktörü yanlış seçtik. Bu yanlış, olayı zincirleme şekilde buraya getirdi. Rıdvan'ı seçince olan oldu. Löw ile devam etsek ya da daha iyi bir antrenör getirseydik bugünkü durumdan daha iyi olurduk. Dört yıl öncenin şampiyon kadrosu dağıldı. O takıma takviye yapılsa bugünkü Galatasaray'ın durumunda olurduk."

       Şenol Çorlu: "Her şeyden önce teknik direktör seçimi iyi yapılmalı. Dünya çapında bir hoca getirilse de sonunda işi Türk futbolcular ile yürütecek. Uyum uzun süre alıyor. Bu olumsuz ortamlardan da futbolcu etkileniyor. Huzur ve güven olmuyor."

Yazarlar