Skorer Ecel terleri dökdük

Ecel terleri dökdük

09.09.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ecel terleri dökdük

Ecel terleri dökdük


Bilal Meşe


       Anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geliyordu. Bitmek tükenmek bilmeyen yenilgi anları sürdükçe, tribünde yerimizde duramaz, titrer olmuştuk.
       İsyanlar içinde, sitemlerin arasında sahadaki oyuncularımızdan gol bekliyorduk. Ne zaman ki Tayfur eşitliği sağladı, arkamıza yaslanma fırsatı bulduk.
       Moldova inatçı, mücadeleci, sert ve topu iyi kullanan bir takım. Tek eksikleri bitirici vuruşları. İstanbul'da da 90 dakika açılmamışlar, bizi canımızdan bezdirmişlerdi. Aynı direnci bu maçta da bekliyorduk ama mağlup duruma düşeceğimizi aklımızın köşesinden geçmiyordu.
       İkinci dakikada golü yedik. Şaşırdık kaldık. Bu gol hiç bir maçın oynanmadan kazanılamayacağını oyuncularımıza gösterdi. Maça daha iyi konsantre olmaya başladık. İlk yarım saat bittiğinde oyunun tamamıyle hakimiydik. Ancak pozisyon bulamıyorduk. Bir çalım atan, karşısında iki kişi daha buluyordu. Bu kadar çok koşan, sadece skoru korumayı düşünen rakip, tüm oyunumuzu bozmuştu. Zaten yediğimiz sürpriz gol ortada plan da bırakmamıştı.
       Yetenekli ayaklarımıza güveniyorduk. Sergen yine orta sahada takımın en iyisiydi. Ancak Okan için aynı şeyi düşünmek imkansız. Çok kritik anlarda, topu öylesine kötü kullandı ki, Mustafa Denizli'nin sabrı da 45 dakika sürdü.
       İkinci yarıya Ayhan ve Tugay ile başladı. Artık tek emir vardı: "Saldırın..."
       Bu arada taktik plan; Hakan Şükür'ün alacağı kafa topları üstüne kurulmuştu. Moldova defansını geçmenin tek yolunu Denizli, yüksek toplardaki Hakan Şükür üstünlüğüne bağlamıştı. Ancak yeteneklerini tartışmayacağımız Hakan'ın, dün sahada olduğunu bile düşünür hale geldi. Bir kıpırda, yüksel, riske gir, şut at, rakibi zorla, pres yap... Neredesin Hakan...
       Bu beraberlikte liderlikten indik, son maçı beklemeye başladık.

Yazarlar