Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray karşısındaki tüm dezavantajlarına ve Pereira gibi kaç futbolcu değiştirdiğini bile hesaplayamayan hocasına rağmen uçurumun kenarındaki Fenerbahçe düşmeyip lige tutunduysa bunu başkan Ali Koç’un kapısında “girilmez” yazan bölgeye müdahalesine borçludur.
Evet… Fenerbahçe’nin dünkü derbideki kahramanı Ali Koç’tur.
Varsın bundan sonra “sinek ikilisine” dönmüş olsun Vitor Pereira… Varsın bazı Fenerbahçe yıldızlarının ancak “azarlanınca” performans verdiği, bazılarının da ebediyen “ıskartaya” çıktığı belli olsun.
Varsın “hocaya karışılmaz” diye yazılı olmayan futbol anayasası çiğnenmiş olsun…
Durum yaşamsaldı… Takıma ve hocaya bir “dokunuş” gerekiyordu; Ali Koç dokundu.
Geriye dönüp “Fenerbahçe’yi bu aşamaya getiren de Başkan’ın tercihleriydi” diyebilirsiniz tabi. Doğrudur ama mevzu bu sezon ve dünkü derbi ise, takımı hayata döndürdüğü gerçeğini değiştirmez.
Formsuz ve umutsuz Fenerbahçe’de olaya el koyarak sistemi ve takımı değiştiren Başkan, sadece “kendi teknik direktörüne rağmen” kazanmadı derbiyi… Araları yıllardır yüksek gerilimli Galatasaray teknik direktörünü de yendi “derbi içindeki derbide”.
Unutmayın, Terim’in maçta önce futbolcularına “atabildiğiniz kadar atın Fenerbahçe’ye” demesinin altında yatan da bu malum zıtlaşmanın dışa vurumuydu aslında… Fenerbahçe galibiyet golü ardından Terim’in gördüğü kırmızı kartta.
Ali Koç’un Pereira’ya dikte ettiği sistem basitti… Her iş adamı gibi elindeki en iyi adamların sahada olmasını sağlayacak bir diziliş yeterliydi. O da dörtlü defansla mümkündü.
Böylece, ayak bileği, tekniği, pas ve futbol zekası üstün dört futbolcusu Mesut, İrfan, Sosa, Mert hatta Zajc ile çıktı sahaya Fenerbahçe ki, İrfan’ın pasıyla arkadaki boşluğa yetmiş metre koşup topu kaleye gönderen, fizik olarak yetersiz görülen Mesut’tu.
Daha önce maçın ilk golünü de benzer bir şekilde Kerem’den yemişti Fenerbahçe. Çünkü Pereira dörtlü defansa üçüncü stoper Szalai’yi sığdıramamıştı. Kim Min Jea maçın tamamında “iki stoperlik” oynamasa, Fenerbahçe savunması rakibi durduramazdı açıkçası. Üç net gol kurtardı, sayısız pozisyonu başlamadan bitirdi, harikalar yarattı Koreli.
G.Saray bilinen kontratağa dayalı oyununu oynuyordu, değişim Fenerbahçe’deydi. Her ikisi de bildiklerinden uzaklaştıklarında, önde basmak istediklerinde golü yediler ilk yarı.
İkinci yarı yine Fenerbahçe’nin düzgün ayaklı futbol ustaları ağırlığında başladı. Maç berabere olmasa terim bunu kırmak için orta sahada hamle yapabilirdi ama bir yandan da skor üretecek futbolcuları sahada tutmak zorunda kaldı. Ancak 65’de oyuna Taylan ve Diagne’yi ekledi.
Pereira’nın karşı hamlesi, topu taşıyan, adam eksilten İrfan ile Sosa’yı dışarı alıp Osayi ve Crespo’yu sokmak, üçlü defansa dönmekti!.. Ufukta bir başarı gözüküyorsa, eski tercihleri sahada kendi sistemi uygulamadayken gelsin diye mi düşünüyordu acaba?
Bu tercihlerle hakim olduğu oyunu Galatasaray’a ikram etmeye başladı Fenerbahçe.
Nitekim maçın son çeyreğinde sekiz kişi ile kalesini savunmaya çalıştı. Üzerine ikinci sarı kartla Tisserand atılınca on kişi kaldı. Ardından Diagne’nin faul nedeniyle iptal edilen golü geldi.
Pereira maçın bitmesine iki dakika kala iyice kendini kaybetti ve değiştirdiği iki futbolcu üzerine dört futbolcuyu değiştirmek üzere kenara dizdi.
Her şey bu kadar feci durumdayken “futbolun melekleri” Ali Koç’un emeklerine karşılık vermek istemiş olmalı ki, Galatasaray -daha doğrusu rakip başkana ders vermek isteyen Terim- kazanma hırsına kapıldı, ailecek öne çıktı, arkada fırsat bıraktı ve on kişilik F.Bahçe uzatmada Crespo’nun golüyle maçı galip bitirdi.
Favori Galatasaray… Derbi rakip sahada. Tribünler full ve agresif. Son on dakika on kişi kalmış Fenerbahçe. Daha da vahimi Pereira kulübede!
Bu bir mucize!