Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Brezilya milli takım teknik direktörlüğünün boş koltuğu Jorge Jesus’un dikkatini mi dağıttı, konsantrasyonunu mu bozdu bilinmez; Trabzon’da Crespo’yu göz göre göre iki sarı kartla kaybeden ve son kırk dakikayı 10 kişi oynayan Fenerbahçe Dünya Kupası arasına girdiği gibi döndü:
Yenilerek!..
Trabzonspor gibi güçlü bir takımı şampiyonluk potasına sokup rakiplerini arttırmak da cabası.
Diyecekler ki, “Fenerbahçe’nin şimdilik kaybettiği bir şey yok”… Özenli kulübesinin ve önde basan dominant oyununun çizilen karizmasından başka tabi!
Bina değil ki futbol takımı; “çöküşler” böyle ufak tefek başlar.
Görmezden gelinirse artar. Dikkat Fenerbahçe!
***
Kazanmak, Trabzonspor için sezona tutunmanın ilk ve en gerekli koşulu olduğundan sert ve agresif bir savunma yanı sıra Fenerbahçe kalesine ulaşmak için müthiş bir mücadele verdi ev sahibi. Ama ilk yarı onu verimli hale getiremedi. Açıkçası önce Fenerbahçe’yi oynatmayan bir taktikti Trabzonspor’unki. .
Ancak kendisi de sadece mücadele etti.
Trabzonspor’un hücum üretkenliği yoktu her şeyden önce. Bordo mavili futbolcuların mücadelesi rakip futbolcularla sınırlı kaldı. Sarı kart bolluğunun sebebi maçın ikinci bölgede ikili mücadele ile geçmesiydi. Ceza sahalarına bile 4-5 kez girebildi her iki takım da. O kadar ki, ilk yarının tek akılda kalan pozisyonu King’in çaprazdan vurduğu ve direkten dönen muz şuttu.
Trabzonspor uzun toplar ve Trezeguet ile, Fenerbahçe Ferdi ve King ile sadece sol kanatlarını kullanmaya çalıştıkları ilk yarı, orta alana sıkışmış bir oyun vardı sahada. Her iki hoca da uzun toplardan hoşlanmıyordu ama uzun topla oynayan Trabzonspor’du ilk yarıda.
Trabzonspor üçüncü bölgeye yaslanamadıkça Fenerbahçe’nin çıkışta yakalayıp rakip kaleye pozisyon olarak taşıdığı toplardan da eser yoktu tabi. Hele Batshuayi formunu göstermeyip, İrfan Can oyuna girmeyince sadece rakiple mücadele haline geldi Fenerbahçe’nin oyunu.
Lakin ofsayt çizgisi saat gibi işliyordu. Trabzonspor’un en önemli iki pozisyonu da hem Altay’a hem de ofsayta takıldı.
İkinci yarı aynı futbolcular ve aynı taktiklerle başladı. Ancak, İrfan Can’ın kıpırdanması ile Fenerbahçe’nin rakip ceza sahası yakınına yerleşme çabaları ve Altay’ın 53. dakikada Visca’nın golünü kurtarmasıyla her iki takımın da maçı kazanma arzusu ortaya çıktı.
İşte tam bu sırada Abdülkadir’in ayağına basan Crespo ikinci sarı kart ile kırmızı gördü ve Fenerbahçe’nin son kırk dakikayı 10 kişi oynayacağı belli oldu. Oysa ilk yarı Fenerbahçeli futbolcuların ayağına basan Trabzonsporlular kartsız atlatmıştı ve bunlardan biri Abdülkadir’di.
Öte yandan, son derece agresif ve git gelli oyunda ilk yarının son dakikası sarı kart görmüş “sert orta saha Crespo’yu” devre arası oyundan alabilir ve muhtemel bir eksilmeyi önleyebilirdi Jorge Jesus.
Zaten 11 kişiyken de eski Fenerbahçe gibi oynayamayan takımın hiç şansı kalmadı o andan itibaren.
Jesus, maçın başından beri önde dolanıp duran Batshuayi’yi çıkarıp Lincoln Henrigue’yi oyuna sürse de yaşanan şok etkilemişti Fenerbahçe’yi. On kişi kaldıktan 4 dakika sonra Gomez’in golü geldi. Bu kez Fenerbahçe savunması kendi “çizgisine” güvenmiş ve ofsayt diye duraklamıştı. Ama VAR çizgisi öyle demiyordu. Çizgi savunmanın bedeli elbet bir gün ödenecekti ama Trabzon’da on kişi kaldıktan sonra en kötü zamandı açıkçası.
Fenerbahçe Emre Mor ve Valencia ile takımı toparlamaya çalıştı, Avcı’nın yanıtı Hamsik, Djaniny ve Enis’i oyuna sürmek oldu ki, daha önce girmiş olan Umut’la birlikte Fenerbahçe kalesini sık sık yoklayarak Trezeguet’in ikinci golüyle bitirdiler maçı. Altay formuna kavuşmuş olmasa daha farklı yenilirdi Fenerbahçe.