Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kimse kusura bakmasın; bu maçın kestirme analizi, kadim ama amiyane bir tekerlememizde var. Hatta tam karşılığı:
Biraz rötuşlarsak; “25 haftada dağıttığın puanlar, Kadıköy’de böyle taşikardi yapar”!.. Anlayan anlar.
Evet, kötü oynamadı Fenerbahçe.
Fena mücadele etmedi.
Tribünler kadar olmasa da istekliydi.
Ancak niyeti gerçeğe dönüştürecek beyin-kas koordinasyonuna bir engel vardı; panik.
Pozisyonsuz ama sıkı mücadele ile geçen maçın ilk yarısında “kim iyi oynadı”nın cevabı Fenerbahçe’dir. İkinci yarı, aynen. Ama telaşlı bir üstünlük... Med-cezir gibi değişken bir üstünlük... Kaleye yaklaşamayan bir üstünlük... Hatta acemiliklerle bezeli, zararı kendine bir üstünlük.
Hayret... Bir büyük takımın “büyük” oyuncularının ayakları bu kadar kötü olabilir mi bir maçta? Güya en teknik adam olması gereken santrafor Soldado, sürekli orta sahaya gelip top eziyor, topa en iyi dokunması gereken savunma adamlarının zihinlerindeki hedefi ayakları bulamıyor, kaleci bile rakibe top uzatıyor Fenerbahçe’de.
Bunun bir tek sebebi olabilir; düşme hattına yakınlık korkusu.
Evet... Fenerbahçe’nin elini kolunu bağlayan, puan tablosu şu anda. Hatta Ersun Yanal’a da hata yaptıran o.
Ersun Yanal’ın hatası nedir diye soranlar varsa... Öyle yanlış tercih, geç adam değiştirme gibi ufak tefek değil. Hata, eski Ersun Yanal olamamasında!
Eski Ersun Yanal takımı kazanmak için kurar, kazanmak için oynatırdı. Şimdi, kontrol etmek isteği, kazanma arzusunun önünde. Onu da sebebi puan cetveli tabi.
Dönelim maça... Geçen haftayı Malatyaspor galibiyeti ile moralli bitirmiş Sivasspor açıkça kazanmaya gelmişti Kadıköy’e. Zaten ya hep ya hiçci bir takım, beraberlikten pek haz etmiyor.
İlk yarıda Sivasspor alan daraltmaya, Fenerbahçe geniş alanda oynamaya çalışıyordu ve istediğini yapan taraf Sivasspor’du. Fenerbahçe geriden oyun kurmakta zorlanıyor, kursa bile rakip kaleye varmadan Sivaslılar’ın baskısına teslim ediyorlardı topu.
Valbuena ve Dirar yokluğunda Fenerbahçe’nin bel bağladığı Moses, bir sağa bir sola geçerek ikisini de aratmıyordu ama iş orta sahada verkaça, duvara gelince Soldado duvarına tosluyordu. Zajc da berbat bir gününde olunca Fenerbahçe boşa efor harcadı ilk 45 dakika. Fenerbahçe’nin görünen eksiği, boş koşu yapan, arkaya top atan olmamasıydı. Oysa Sivas savunmasını geçmenin başka yolu yoktu.
Fenerbahçe’nin ancak 33. dakikada Moses’in ortasına kafa dokunduran Soldado ile kaleyi bulduğu tek pozisyonla geçirdiği ilk yarı ardından, ya adam değiştirecekti Ersun Yanal ya oyun.
Ersun Yanal direndi ama Mehmet Topal sakatlanınca onun yerine Mehmet Ekici’yi almak zorunda kaldı! Hemen ardından Fenerbahçe’nin ileride çoğaldığı Moses’in sürüklediği sağlam bir pozisyonu var ki, girmemesi Sivasspor’un şansıydı.
Bu dakikadan sonra Fenerbahçe geniş alanda oynamanın semeresini görmeye başladı çünkü Sivasspor ilk yarıdaki kadar disiplinle alan daraltamıyor, oyun kurmaya çalışırken baskı yapamıyordu.
Yanal, Zajc’a dayanamayıp Alper’i soktuktan bir dakika sonra Fenerbahçe çıkışta hata yaptı ve Özer ile öne geçti Sivasspor.
Tam bir dakika sonra tribün protestoları başlarken Soldado’nun golü ile başladığı hale geldi maç. Ardından Tolgay-Jailson değişikliği ve Mehmet Ekici’nin iğne deliğinden geçen golüyle Fenerbahçe’nin dönüşü.
Med cezirli Fenerbahçe’nin kabarmasına denk gelen son bölüm, tribünlerin ağzında biraz tat bıraktı hiç olmazsa.
Güç de olsa az endişeli, adil eleştirili, nispeten huzurlu, onarımla geçecek üç hafta vaat eden bir galibiyet aldı Fenerbahçe. Bu arada Allah vere de psikolojik antrenmanları boşlamasalar. Takımın en çok ona ihtiyacı var.