Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’in şampiyonluk kupasında hak iddia etmesi biraz “rötarlı” olsa da hem “hakkı” hem de “görevi”dir.
Ancak, sayın Şener’in kullandığı “geleneksel” yöntemler, fena halde “demode”dir!
Kimse kusura bakmasın; işe yaramamaktadır!
Artık bir kulüp başkanının çıkıp federasyona baskı yapmaya çalışması, gücünü ve çevreyi yakma kapasitesini göstermek için bir başka kulübü kavgaya çağırması, bağırması, isyan etmesi, tahmin edilen etkiyi yaratmamakta, pek umursanmamaktadır.
* * *
Neden?..
Yine sayın Sadri Şener’in şampiyonluk kupasını almak için referans verdiği “şike operasyonu” yüzünden!..
“Şike sebebiyle kupa bizim” diyen yöneticiye “şike sebebiyle aldırış edilmemesi” ironiktir ama “postşike” döneminin çarpıcı gerçeğidir.
Sayın Yöneticilerimiz ne kadar çabuk anlasa o kadar iyi olur.
* * *
Şike operasyonu, futbolumuzun kanını çekmiş, rengini sarartmış, popülaritesini azaltmıştır, ama en büyük etkisini “yönetici” denilen meslek erbabına yapmıştır.
Futbolcu veya hakemle kotarılması gereken şikenin gözaltılarına, tutuklamalarına, suçlamalarına bakın. Beş-on misli kalabalık olan futbolcu nüfusundan üç-dört kat fazladır “zanlı veya şüpheli” durumundaki yöneticiler.
Kulüp yöneticilerinin her maçtan sonra çıkıp “hırsız-uğursuz” diye hakaret ettiği hakemler ise hiç yoktur. Hatta Dünya Futbolu’ndaki yükselen değer şu anda Türk hakemler.
* * *
Haklıdır/haksızdır bilemem; lakin şu anda Trabzonspor’un çıkarlarını takip eden, “sütte leke var, bizde yok” diyen Sadri Başkan, takımının maçları sırasında karakola gidip imza vermektedir.
Yani, bir kulüp adaletsizliğe uğradığını düşünüyorsa, baskı yapmak istiyorsa, kavga etmek istiyorsa, özellikle yöneticilerinin dışındaki güçleri aktive olmalıdır.
Hatta yöneticiler, başkanlar ortada görünmemelidir.
* * *
Bakın bunun örneği en güzel Fenerbahçe’de görülebilir.
En zor günlerinde, kollarına giren taraftarının desteği ve karşı koyulmaz gücü ile enseyi karartmadan, boyun eğmeden mücadele vermektedir ki, burada verilen mücadelenin doğru olup olmamasından değil, yeni dönemde kulüplerin mücadelelerini ancak taraftar ile kazanabileceğinden bahsediyoruz.
Kadıköy mitingini Fenerbahçe Yönetimi düzenlese, asbaşkanlar sırayla çıkıp konuşsa, oraya buraya mesaj gönderse bu kadar etkili olabilir miydi?
Spontane bir taraftar tepkisi öyle değil ama...
* * *
Sadri Şener, “58. madde kaldırılamaz” diye demeç verirken, Türkiye çapında organize on binlerce Fenerbahçeli “58’e hayır” diye sokakları doldursa, Federasyon hangisini daha çok duyar. Siyasetçi hangisini daha çok dinler, kamuoyu hangisinden daha çok etkilenir?
Sadece Sadri Şener ve Trabzonspor özeli için geçerli değildir bu “yeni durum”.
Yarın Aziz Yıldırım da özgür kalıp, bir “mesaj” göndermeye kalksa, bir “hak arama” girişiminde bulunsa, baskı kurmaya niyet etse, eskisinin onda biri kadar dikkate alınmayacaktır emin olun.
* * *
Çünkü “şike depremi” asırlık kulüplerden çok o kulüpleri bugün yönetenlerin hatalarını göz önüne sermiş; eski tarz yönetici jenerasyonunun değişme vakti gelmiştir.