Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ÜNAL AYSAL
Sayın Aysal, başkan seçildiğinde tek duygu hakimdi bende:
“Sevinç”!..
Kimileri “dezavantaj” gibi göstermeye çalışsa da Başkan aslanlar gibi “Avrupalıydı” ve Avrupalı deyince gözünün önüne aristokrasi, şövalyeler, hanedanlar gelen sıradan Türk vatandaşı olarak iftihar etmiştim, “işte budur” demiştim.
Galatasaray özelinde öyle bir duruş sergileyecekti ki, rahmetli Özhan Canaydın’ı geride bırakarak futbolumuzun saygınlığını çekip alacaktı düştüğü alaturkalıktan diye ummuştum.
Akıl, dirayet, saygınlık Galatasaray’dan başlayarak yeniden yükselecekti.
Futbolun “hint horozları” bırakın kavgayı, tartışamayacaktı bile onunla.
Ne kadar yanılmışız değil mi?
Hoca da dahil başarılı adamları tasfiye etmek, hatta bazılarından uçağa almayacak kadar nefret etmek ve dost-rakip ayırmadan bir sürü irkiltici söylem, hareket...
Başkan’ın Galatasaray’a getireceği zarar ve faydalarda son sözü zaman söyleyecek ama “Eski Melo olsa Volkan’a iki yumruk çakardı” ne demek şu anda?
Avrupalı tarzı mı bu?
Olsa olsa Avrupa’nın liman kentlerinin birinde karaya ayak basışını kafasını bulandırarak kutlayan bıçkın denizciye yakışan bir yorum. Peki, “Süper Kupa’nın sorumluluğu TFF’ye aittir, cezayı tanımayız” tespitine ne denir?.. Federasyon, yönetmelikte yazılı kurallardan özellikle 4. maddeyi altını çizerek önüne koydu işte.
Okumadıysa da uymuyor bizim “Avrupalı algımıza”, okuyup arkadan dolanmak istediyse de. Özetle, Türk Futbolu’nun halinden endişe duyanlar için sayın Ünal Aysal tam bir düş kırıklığıdır. Galatasaray için ne anlama geldiğini öğrenmeye de çok az zaman vardır.

Haberin Devamı

AZİZ YILDIRIM

Fenerbahçe’nin kurtlar vadisinden çıkma “ağır” kalecisi Volkan, aklı sıra tansiyonu düşürüp tepkileri durdurmak istiyor...
Özrü kabahatinden büyük... Bilmiyor ki, son sığındığı limanı da poyraza açık hale getiriyor.
“Cezadan sonra eski Volkan olmayacağım”!.. Eski Volkan olmayacaksan, “yandın” o zaman Volkan... Tavır ve söylemlerin yüzünden Türk Futbolu’ndaki yerin tartışılıyordu, şimdi Fenerbahçe’deki kariyerin de tehlikeye girdi!
Çünkü sayın Aziz Yıldırım seni “bu hatalarınla” sevmişti. Belki de esas bu yüzden... Kim var Fenerbahçe’de kötü çocuk rolüne soyunan?.. Volkan ve Emre mi?..
Sayın Yıldırım’a göre biri sportif direktör olacak, biri başkan!
Azız Yıldırım’ın nefret ettiği Melo var ya... Aynı işleri Fenerbahçe’de yapsa, şimdi futbolcu/teknik direktördü bu hesapla!
Demek Fenerbahçeli futbolculardan biri yarın sahada kan çıkarsa, Abdullah Kiğılı’yı falan gözünü kırpmadan silen Yıldırım istifa edip tahtı ona bırakacak!
Hayret ki ne hayret.
Bir başkan, elbette futbolcularına sahip çıkmaya çalışır. Ama en kötü şöhretliye en üst rütbeler biçmek, olsa olsa Aziz Yıldırım’a yakışır. Onlarda gençliğini mi görüyor ne?

Haberin Devamı

FELİPE MELO

TFF Başkanı olgun ve toleranslı olabilir- ki olanı makbuldür. Futbolun yüksek menfaatleri için kendisine yapılan saygısızlığı, densizliği görmezden gelebilir. Sayın Demirören gibi, kimilerine göre Türkiye Cumhuriyeti’ne hakaret anlamına gelen “el sıkmama olayını”, belki Melo’yu adam yerine koymadığı için, belki futbola yeni bir tartışma boyutu eklemekten kaçındığı için, fedakârlık edip boş verebilir.
Ama aynı Melo bu kez rakip kulübün başkanı Aziz Yıldırım’a internet yoluyla hakaret etmeye kalkıyorsa, üstelik Galatasaray kulağının üstüne yatıyorsa- ki, soyunma odasında takım arkadaşını eşek sudan gelinceye kadar dövdüğünde de aynısını yapmışlardı ceza müessesesini işletmek mecburiyetindedir.
Mümkünse en ağırından...
Çünkü Melo, Aziz Yıldırım’a hakaretten ne kadar ceza alırsa alsın, “Demirören’in elini sıkmadığı için en ağırından verildiği” suçlaması kaçınılmaz
olacaktır.
Olsun.
Açık söyleyeyim, artık kimseler yemiyor kulüplerin “düşmanlarımızın kasıtlı davranışları” hikayelerini. Ceza ibretlik olmalı.. Her yaptığı futbolumuzu bir basamak daha çamura bulayan Melo akıllanacağı için değil, böyle bir örneğin tekrarlanmaması için.

Haberin Devamı

HACIOSMANOĞLU

“O iyi- bu kötü” demiyorum; sadece zıvanadan çıkmış futbol programlarının makul bir düzeye çekilmesi adına Candaş Tolga Işık’ın Telegol kadrosuna katılması gibi “nokta atışlarının” gereğini vurguluyorum.
Dün bir, bugün iki; hemen yararlanmaya başladık Işık’ın bilgi ve ilişkilerinden.
Işık, Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na uçakta rastlamış ve benim de şiddetle merak ettiğim soruyu sormuş:
“Beşiktaş tribünlerinde krallar gibi ağırlanan, Fenerbahçe stadında marjinal bir grup dışında saygı gören bir başkan olarak, İstanbul seyircisi Trabzon’a gelmesin, biz de gitmeyiz demek size uydu mu?”
“Gelmesinler mi”!.. Öyle bir cümle etmemiş Hacıosmanoğlu iyi mi?..
Tam tersine, Trabzon’a geleni başımızın üstünde ağırlarız demiş Candaş Tolga kardeşimize.
Eli kulağında bir Trabzonspor-Fenerbahçe maçından önce “Trabzon’a kimseyi istemiyoruz” yalan haberi gerçeğin yerini almış, uygun görülüp içselleştirilmişken, ne kadar önemli Başkan’ın düzeltmesi?
Hayati...
Hacıosmanoğlu ve Işık’a bir tane bile olsa edilmeyecek küfürler, yaralanmayacak futbolseverler adına teşekkürler.

FATİH TERİM

Bir Milli Takım düşünün, en büyük korkusu anavatanda yaşanan kulüp rekabetlerinin ve stat rezaletlerinin futbolcular üzerinden milli formaya taşınma ihtimali olsun!
Görülmemiş iş, değil mi?
Neyse ki Fatih Terim var. Sadece bir endişe olarak kaldı. Ve bir Milli Takım düşünün, “engel” olarak ilk sıraya yazılan psikolojik vartayı atlatınca bireysel yeteneklerinin üzerine çıkan futbolcuları, her takıma direnecek gücü, eş değerdekileri geçecek motivasyonu var...
Ne güzel, değil mi?
İyi ki Fatih Terim var. Otobüse binmedikleri sürece hiçbir maçın bitmediği Terim takımının heyecanlı öyküsü, futbolla aramızdaki buzları kıracaktır emin olun. Basketbol Milli Takımız başladı, Futbol Milli Takımımız sürdürsün. Hep kahır... Hep kahır!
Biraz gülümseyelim canım.

İPEK SOYLU

İsviçreli partneri Jil Belen
Teichmann ile birlikte ABD Açık Tenis Turnuvası genç çift bayanlarda şampiyon olan İpek Soylu, “Hep bugünün hayalini kurdum, bunun için çalıştım. İnanılmaz mutluyum” demiş.
Tarihimizde ilktir... Hayali bile güzeldir ve mutluluk en büyük hakkıdır. Tuhaf olan, düne kadar bu milletin İpek Soylu’dan haberdar olmamasıdır!..
Tabi bir avuç insan dışında. Bu başarı Soylu ailesi, Enka kulübü ve o bir avuç insanındır. Bizlere övünmek bile ayıptır.
Sadece kibarca alkışlayalım. El çırpmamız bitince sadomazoşist spor algımıza dönelim ve “gündelik” spor bilincimizi temellerinden sarsan böyle vakalar tekrarlanmaması dileği ile unutalım.