Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

DrGeirJordet, Norveç Spor Bilim Akademisinde Psikoloji Profesörü. 2005-08 döneminde Hollanda milli takımlar psikolojik danışmanlığı da yapan bilim adamı, 2011'de penaltı vuruşlarıyla ilgili bir araştırma yayınladı. Aşağıdaki maddeler o araştırmanın en dikkat çeken kısımlarıdır:

1.Maç berabereyken kazanılan penaltının gol olma oranı %95 iken, beraberliği getirebilecek penaltının gol olma oranı %55'tir.

2.Defans oyuncularının başarılı penaltı atma oranı %68 iken, hücum oyuncularında bu rakam %80 civarındadır. (Lampard, Drogba, Robben, Terry, Hummels gibi çok üst seviye futbolculara bakıldığında ise hücum oyuncularının penaltı atma oranı %73 iken; defans oyuncularında bu oran %25' e kadar düşer.)

Haberin Devamı

3.Hakem düdüğü çaldığı andan itibaren 1.2 saniye içinde topa vuran futbolcuların penaltıda başarı oranı %58 iken; 1.2 saniyeden fazla bekleyen futbolcularda bu oran %77'ye çıkmaktadır.(İngiltere’de düdük çaldığı andan itibaren bir futbolcu ortalama 0.28 saniyede topa vururken, Almanya'da bu süre 0.6 saniyeyi geçmektedir).

"Güzel istatistikler, ancak bunun Bundesliga'nın 14. haftasıyla ne ilgisi var?" diyenler için hemen devam edelim. Bu hafta yarım asırlık Bundesliga tarihinde gerçekleşmeyen bir olay oldu. 6’sı 2 maçta olmak üzere tam 8 penaltı çalındı ve 8'i de gol oldu.

Cuma akşamı 1-1 biten Wolfsburg-Hamburg maçında, Rodriguez’in maçı 1-1’e getiren penaltısı, Hakan Çalhanoğlu’nun 38 metreden bir şekilde kaleye soktuğu ve haftanın golünde detaylı inceleyeceğimizserbest vuruşunun gölgesinde kaldı.

O penaltı tek başına Bundesliga tarihinde ufak bir istatistikten öte bir şey ifade etmeyecekken, asıl penaltı furyası Cumartesi gündüz maçlarıyla beraber başladı. Hoffenheim’da dakikalar daha 20 olmadan 2 penaltı ve 2 gol vardı. Bu penaltıların ikisinin de gol olma olasılığı Jordet’e göre %90 civarındaydı. Öyle de oldu. Salihovic ikincisi “Panenka penaltısı” olmak üzere iki penaltıyı da gole çevirerek farkı erken açtı. Ancak 45. dakikada AaronHunt’un penaltısı, 45+1’de de Elija’nın golü skoru 2-2’ye getiriverdi. Sonrasında ikinci yarı için penaltı furyasını Mainz’a bırakan futbolcular, gol furyasını bırakmadılar. İkinci 45 dakikası “dört dörtlük”bir mücadeleye sahne olan maç, tabi ki bu klişe deyimi bize boşuna kullandırtmamak için 4-4 bitecekti.

Haberin Devamı

Hakem Deniz Aytekin devre arasında Hoffenheim’da Alman meslektaşının 3 penaltı verdiğini öğrendi mi bilinmez, ancak Mainz-Dortmund maçının son 20 dakikasında da tam 3 penaltı vardı. Sıkıcı giden maç son yarım saate girilmişken Aubameyang'ın enteresan bir vuruş tekniğiyle (Klopp maçtan sonra “Topa o şekilde nasıl vurduklarını hiçbir zaman anlamayacağım.” diyecekti.) attığı frikikle biraz hareketlendi.Sonrasında skoru kabullenmeyen Mainz 74. dakikada bir penaltı yakaladı. Hakemin düdüğü çaldığı ilk saniye içinde MaximChoupo-Moting maçı 1-1'e getirecek gol için penaltı noktasına koşarken, vuruşunun gol atma olasılığıJordet'e göre %55'ti. Bu istatistik Maxim’imumurunda değildi, Weidenfeller’i bir köşeye, topu diğer köşeye yollayıverdi.

Haberin Devamı

Kalan 16 dakikaya daha 2 penaltı ve bir kırmızı kart sığacağını o an kimse düşünmezdi. Ancak, Dortmund 78 ve 90+4’de 2 penaltı daha kazandı. Jordet’e göre bu penaltıların gol olma olasılığı %90’dan fazlaydı. Lewandowski Norveçli profesörü utandırmadı. İkisini de aynı köşeye, aynı sertlikte nişanladı. (1-3)

Öğlen maçları böyle biterken, Cumartesi akşamı Schalke Stuttgart’ı ağırlıyordu. İlk yarı Farfan’ın golüyle 1-0 bitmişken, ikinci yarı başlar başlamaz Draxler Stuttgart ceza sahası içinde Zidane’la özdeşleşmiş Marsilya ruletine kalkıştı. Ancak Stuttgartlılar “Ceza sahamızda kumar oynatmayız!” diye hiddetlenince 46. dakikada haftanın 8. penaltısı çalındı. Topun başına ilk golün sahibi Farfan gelirken kafasında ancak ve ancak bir düşünce vardı. “Bana kadar 7 penaltı atıldı, kimse kaçırmadı”. Farfan’ın böyle bir istatistiği bozmaya hakkı yoktu. Sekizinci penaltıya Jordet de %95 istatistikle destek verince maç 2-0 oldu. Bu penaltıyla kopan maçta 79. dakikada skoru 3-0 yapan gol hem istatistiklere hem de göze hitap eden cinstendi.

Bu hafta tam 8 penaltıda, 8 penaltıcı erdi muradına, kaleciler çıkamadı kerevetine. Neden mi? Çünkü kerevet yüksek bir oturgaçtı ve Prozone adlı istatistik şirketinin araştırmasına göre;“penaltıda kalecinin göğüs hizasından yukarı vurulan topların kurtarılma oranı %0’a yakındı!”

HAFTANIN KARMASI
(4-5-1)

Roman Weidenfeller (Dortmund)
---
Erik Durm (Dortmund)
SejadSalihovic (Hoffenheim)
Edgar Prib (Hannover 96)
AtsutoUchida (Schalke)
---
ArjenRobben (Bayern)
Jefferson Farfan (Schalke)
Gonzalo Castro (Leverkusen)
Daniel Caligiuri (Wolfsburg)
Pierre-EmerickAubameyang (Dortmund)
---
Heung-Min Son (Leverkusen)

HAFTANIN TAKIMI
Mönchengladbach

Bu hafta 1-0'la da olsa Freiburg'u geçerek son 5 maçta 15 puan aldılar. Bu yakın geçmişin en iyi performanslarından birini sergiledikleri 2011/2012 sezonunda dahi başarmadıkları bir seri. Buna ek olarak içerde oynadıkları 7 maçı da, maç başına 3 gol ortalaması tutturarak kazandılar. Gladbach haftaya en önemli rakiplerinden Schalke'yle karşılaşacak ve bu inanılmaz form sayesinde kaybetseler dahi 4. sırada olacaklar.

HAFTANIN YILDIZI
Heung-Min Son (Leverkusen)

14 haftada 11 galibiyet. Leverkusen’in karnesi inanılmaz bir hal aldı. Bunda Son’un katkısı artık şüpheye yer bırakmayacak kadar net. 3-0’lık skora 2 golle katkı yapan genç oyuncu maçın en golcüsü olarak kalmayıp, en çok şut atan ve en çok mücadele kazanan futbolcuydu da aynı zamanda.

HAFTANIN GOLÜ
Hakan Çalhanoğlu (Hamburg)

Gururla ve nazar değmesin dilekleriyle yazıyoruz: "Hakan yine yaptı!" Hem de bu sefer 38 metreden. Vuruş tekniği ve sertliğini bu kadar optimal noktada birleştiren çok futbolcu yok. O mesafeden topu öyle bir yüksekliğe çıkardı ki; Diego Benaglio gibi tecrübeli bir kaleci bile üst direğin dibine doğru hızla alçalan topu nasıl çeleceğini şaşırdı.