Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

5. HAFTA

Lucescunun kartları

Geride bıraktığımız Haziran ayı Shakhtar Donetsk'in önemli isimlerinden Henrikh Mkhitaryan'ın Liverpool'a transfer olacağı dedikodularının ayyuka çıktığı bir dönemdi. O dönemde bu kaliteli ismi kaybetmek istemeyen Mircea Lucescu, üstü kapalı bir şekilde Liverpool'u hedef alan mantıklı argümanlarla Mkhitaryan'ı bu transferden vazgeçirmek istedi. Öncelikle "farklı bir sistem ve oyun yapısı içinde yeteneklerinin kaybolabileceğinin altını çizdi ve yine de gitmek istiyorsa en üst seviyedeki Bayern, Barcelona, Real Madrid gibi kulüplere imza atması gerektiğini söyledi. Zira ona göre Shakhtar bu takımlardan dışındaki her takıma kafa tutabilecek güçteydi.

Haberin Devamı

Henrikh bugün Dortmund forması giyiyor. Enteresan bir şekilde Lucescu'nun dediğine benzer bir hamleyle Bayern'e imza atan Mario Götze yerine. Bu noktada, Lucescu'nun geçen sezon elendiği Dortmund'u en üst düzey klüplerin arasında saymaması gayet doğal. Zira, saha dışında Dortmund belki de asla; bir Real Madrid, Barcelona, hatta Bayern Münih olamayacak. Ancak, Lucescu kendi içinde mantıklı olan argümanlarını Mkhitaryan'ın önüne koyarken, belki de planlamadığı tek kısım "farklı sistem ve oyun anlayışında yeteneklerin kaybolabilir" tehditinin Dortmund söz konusu olduğunda geçersiz kalmasıydı.

Lucescu elindeki malzemeyi en iyi kullanmak konusunda belki de dünyanın en iyisi. Bunu biz Türk futbolseverler çok iyi biliyoruz. Lucescu da biliyordu ve Mkhitaryan'ı elinde tutabilmek için oynayabileceği yegâne kart buydu. Ancak, poker masasına Liverpool'un yanında, bir de Dortmund oturunca, Lucescu'nun kartları Klopp'un masaya koyduklarına yetmez oldu:

"Saha içinde Lucescu'nun saydığı o birinci sınıf takımları dahi sıradan takımlara çeviren, futbolcudan maksimum performans alma konusunda da, en az onunki kadar etkili bir sistem."

O sistem bugün eskiler ve yenilerle evrimleşmeye devam ediyor. Bu hafta, geçen sezon içerde 1-4, deplasmanda da 3-2 yenildikleri Hamburg'u ağırladılar. 2-0'la rahat gidiyor görünen maç, 51. dakikada 2-2 oldu. Ancak, sadece teknik ve fiziksel açıdan değil, mental açıdan da ne kadar zinde olduklarını kanıtlamaları uzun sürmedi Dortmund'lu futbolcuların. Hakem bitiş düdüğünü çaldığında tabelada 6-2 yazıyordu.

Haberin Devamı

Lig başlayalı 5 hafta oldu, ama Signal Iduna Park'ta bugüne kadar bir kişi bile "Götze" demedi. Henrikh, zor telaffuz edilen soy ismi Mkhitaryan yerine aldığı "Mücke" (Alm: sivrisinek) lakabının hakkını verircesine rakibi en hassas ve savunmasız yerinden, basit ama nokta vuruşlarla ısırıveriyor. Dahası İlkay bir süre daha sahadan uzak kalacak, ama Nuri zaten oranın ilk veliahtı. Bu haftaki maçta da topla en çok buluşan, en çok ikili mücadele kazanan ve en başarılı pas yüzdesine sahip oyuncuydu. Blaszczykowski yok, ama önümüzdeki haftalarda hakkında çok daha detaylı yazacağıma emin olduğum fenomen bir Aubameyang var. Bir zamanların forveti Grosskreutz'un sağ bek olma hikâyesi, Riera'nın Galatasaray'daki sol bek olma hikâyesine taş çıkartır cinsten.

İşte bu yeni isimler ve önemli eksiklere rağmen Bundesliga'da 5'te 5 yapan bir Dortmund var ligin tepesinde. Çünkü sahaya çıkan oyuncuyu maksimum performansa çıkaran bir sistem var. Bu sistem ve ortamdan çıktıklarında, sebepleri farklı da olsa ne Kagawa, ne de Nuri sarı forma altındaki performanslarına asla ulaşamamışlardı. Hatta Götze gibi üst düzey bir yetenek dahi henüz Bayern'e tam anlamıyla entegre olamamışken, Klopp'un "karşı pres" ve sonrasında kaleye doğrudan giden, kendi terimiyle "tam gaz" futbolu; iyi futbolcuları büyük futbolculara dönüştürmeye devam ediyor.

Haberin Devamı

Hal böyle olunca Lucescu'nun birinci argümanı geçersiz kalıyor. İkinci argümanındaysa birinci sınıf takımlardan kastını çok iyi anlıyoruz evet... ama ayaklar çime bastığında o listeye Dortmund'u da eklemek zorunda artık herkes. Bu gerçekler Mücke için de atılabilecek en iyi adıma dönüştürüyor Dortmund'u... Hatta kim bilir? Belki de Liverppol'a gitmesini engellemek isterken bizzat Lucescu Dortmund'a yönlendirdi Henrikh'i ve bu transfere de addedilebilecek tek sıfat kaldı:

Nokta!

HAFTANIN KARMASI

(3-4-3)
---
Sven Ulreich (Stuttgart)
---
Sebastian Jung (Frankfurt)
Mats Hummels (Dortmund)
Benedikt Höwedes (Schalke)
---
Kevin-Prince Boateng (Schalke)
Pierre-Emerick Aubameyang (Dortmund)
Henrikh Mkhitaryan (Dortmund)
Marco Reus (Dortmund)
---
Stefan Kiessling (Leverkusen)
Vaclav Kadlec (Frankfurt)
Robert Lewandowski (Dortmund)

HAFTANIN TAKIMI
Borussia Dortmund

Dortmund tarihinde ilk defa lige 5'te 5 yaparak başlıyor. Gol krallığında ilk 4'te iki oyuncusu var ve +11 averajla rakiplerini farklı geride bırakmış durumdalar. Bu hafta 2-2'den sonra paniklemeden skoru 6-2 yapmaları, psikolojik olarak da ne kadar güçlü olduklarının bir kanıtı.

HAFTANIN YILDIZI
Sven Ulreich (Stuttgart)
Berlin uzun zamandır kendi sahasında ilk defa yeniliyor. Ancak maça ve istatistiklere bakıldığında ortada değil, Berlin lehine tek taraflı bir maçtı. Bütün bu tek taraflılığa karşı koyan adamsa Stuttgart kalesindeki Ulreich'dı. Kalesine gelen 8 şutu da çıkaran Stuttgart kalecisi, yeni hocasına ikinci maçında 6 puan kazandırarak fazlasıyla mutlu etti.

HAFTANIN GOLÜ
Marco Reus (Dortmund)

Hatırlayanlar için Arda Turan'ın 2006'da Mlada Boleslav karşısında attığı ikinci golüne çok benzeyen bir goldü. Biraz şans eseri önünde kalan topu rakibini karşısına alarak son derece soğukkanlı bir şekilde kale direğinin dibine bırakıverdi Reus. Bu soğukkanlı bitiriciliği sebebiyle Almanya'da James Bond yakıştırması yapılıyor kendisine.

HAFTANIN SAYISI
100

Bayern kalecisi Manuel Neuer 225. resmi maçında 100. defa sahadan gol yemeden ayrıldı. Maça başlarken rakibin gol atamama ihtimali neredeyse %50 demek bu. İnanılmaz bir istatistik.