22.05.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
MÜTHİŞ YAZI DİZİSİ - KAPTANIN SEYİR DEFTERİ 2
Şampiyonluk yolunda en zor viraj Karadeniz kampıydı. Alacağımız sonuçlar kaderimizi belirleyecekti. Doğal olarak üzerimizde baskı vardı. Rize maçı sonrası Trabzon’daki kendi evimde bir yemek organizasyonu yaptım. Stres atmak için, müzisyenler de çağırdık. Fakat o gün gelen şehit haberleri yüreğimizi dağladı. Bir saniye düşünmeden iptal ettik.
Şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerlemek istiyorsak, bu hedefe derbileri kazanmadan ulaşmanın ne kadar zor olduğunu biliyorduk.
Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynanan Fenerbahçe derbisini 3-2 kazandığımızda, rakiplerimize psikolojik üstünlük kurduk.
Mario Gomez’in o maçta attığı galibiyet golü, tam bir usta işiydi. Maçtan sonra soyunma odası tam bir karnaval yerine dönmüştü. Şenol hoca “Sevinin ama rehavete girmeyin. Sadece bir maç kazandık” diye uyardı bizi. Haklıydı...
Ayaklarımız yere sağlam basmak zorundaydı. O maçtan sonra iyi bir hava yakaladık. Taa ki iç sahamızda oynanan Akhisarspor maçına kadar. Belki de sezonun en iyi maçını oynadık ama 2-0 yenildik. Maç 1-0 olduğunda beraberlik golü aradığımız anda ikinci gol geldi. Üzüldük ama dersler çıkardık. Bugün şampiyonsak bu maçtan çıkardığımız derslerin çok büyük payı var. O maçtan sonra hocamız tüm takımı oynadığımız futbol nedeniyle kutladı. Önemli olan bu oyunun bu şekilde devam edilmesiydi. Tüm takım olarak yemin ettik. İnandık ve Akhisarspor maçından sonra yine bir galibiyet serisi yakaladık.
İlk yarının en çok konuşulan maçlarından biri Galatasaray derbisi oldu. Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki ilk derbi olan Fenerbahçe maçında galip geldikten sonra sezonun ikinci derbisinde de üç puan kazanmak istiyorduk.
Bu maç öncesi belimde inanılmaz ağrılar olmuştu. Sporting karşılaşmasından sonra Avrupa’ya veda ettiğimiz için o hafta gündemdeydim. Derbiden bir gün önce kadrodan çıkarılınca herkes üstüme gelmişti. Bu süreçte başta yönetim, teknik heyet ve takım arkadaşlarım bana çok destek olmuştu. Bu işin fazla uzamaması ve takımın motivasyonunun dağılmaması için hiçbir yere konuşmadım. Sessiz kalarak sezon sonunu beklemeye o gün karar verdim.
SESSİZ SEDASIZ
Galatasaray maçından sonra sessiz sedasız ameliyat oldum. Bunun bile duyulmamasını istedim. Antrenmanlara üç gün sonra çıkabildim. Derbiye gelecek olursak, ilk golü yediğimizde takımda hiçbir panik belirtisi yoktu. Sonuçta golü kendi hatamız nedeniyle yemiştik. Mario Gomez beraberlik golünü attığında takım olarak artık galibiyetten çok emindik. Çok enterasan derbinin galibiyet golünü atan Gökhan Töre o maça kendini çok iyi hazırlamıştı. İnanılacak gibi değil. Gol atacağını hissetmesini geçin, golün sevincini bile kafasında tasarlamıştı. Çok güzel bir goldü, çok güzel bir sevinçti. İkinci derbiyi de kazandığımızda, şampiyonluğun bizim elimizde olduğuna çok inanmıştık. Ligin kaderini biz belirleyecektik.
Şampiyonluk yolundaki en zor virajlarımızdan birisi ise Karadeniz kampı oldu. Çaykur Rizespor ve Trabzonspor ile üst üste oynayacağımız bu maçlardan alacağımız puanlar, ligdeki kaderimizi belirleyecekti. Tek korkumuz, kampın uzun olması nedeniyle takımın sıkılıp sıkılmayacağıydı. Bu sorunu aşmak için o kampta çeşitli aktiviteler yaptık.
KAZASIZ BELASIZ
Çaykur Rizespor maçından sonra, takım arkadaşlarımın can sıkıntısını gidermek için Trabzon’daki kendi evimde bir yemek organizasyonu düzenledim. Stres atmak için, müzisyenler de çağırdık. Hem yorgunluğumuzu atmak hem de kulaklarımızın pasının silinmesini istiyorduk. Fakat o gün gelen şehit haberleri yüreğimizi dağladı. Böylesine bir günde çalgılar eşliğinde oynamak Beşiktaş’a yakışmazdı. Bir saniye bile düşünmeden ortak bir refleksle yemekteki müzik organizasyonunu iptal ettik. Gayet mütevazı bir şekilde yemeğimizi yedikten sonra kamp yaptığımız otele geçtik.
Kamptaki ikinci maçımız olan Trabzonspor maçını da kazandıktan sonra, bu yarıştaki en kritik deplasmanları kazasız belasız atlatmış olduk. Maç eksiğimize rağmen böylesine iki deplasmandan 6 puanla dönmek, büyük takımlara yakışacak bir başarı. 6 puandan sonra bizi kutlayan Şenol Güneş, yine aynı ifadeleri kullanmıştı: Rehavete kapılmak yok, daha çok işimiz var. Ayaklar yere sağlam bassın.
Quaresma çok kızıyordu!
Onun ilk dönemindeki Beşiktaş’a göre daha takım oyununun öne çıktığı bir Beşiktaş vardı. Pas alamıyor diye kızıyordu. Biz onun bu çıkışlarına hiç tepki vermedik tersine onu daha da aramıza aldık. Ligin ikinci yarısında çok başarılı bir Quaresma seyrettik. Sanki Beşiktaşlı doğmuş gibi bu takımı çok seviyor.
Bu sene yapılan transferler takıma çok katkı sağladı. Ricardo Quaresma ismini ilk duyduğumda, onunla daha önce oynamış olan takım arkadaşlarımla konuştum. Herkes Quaresma’nın çok iyi bir insan olduğunu söyledi. Düzgün karakterli bir oyuncu olduğunu belirttiler.
Onun ilk dönemindeki Beşiktaş’a göre daha takım oyununun öne çıktığı bir Beşiktaş vardı. Kampa katıldığında, ortamı gördüğünde çok şaşırmıştı. Bu ortam onu takım oyuncusu yaptı. Sezon içerisinde zaman zaman pas alamadığı için tartışmaları oldu. Ama o tepkiler hep anlıktı. Pas alamıyor diye kızıyordu. Biz onun bu çıkışlarına hiç tepki vermedik tersine onu daha da aramıza aldık. O kesinlikle dışlanacak bir insan değil. Quaresma bu camianın adamı.
Takımdaki herkes, şampiyonluk yarışında Beşiktaş’a katkı sağlamak için varını yoğunu ortaya koyuyordu. Herkes oynamak istiyordu ama maalesef bu mümkün olamıyordu. Ricardo Quaresma da zaman zaman yedek soyunuyordu. Bu durum onu çok üzüyordu. Oynadığı zamanlarda ise kendini gösteremediği zaman kendini yiyip bitiriyordu. Bu camiaya bir şeyler vermek istiyordu. Kendine kızdığı için de sinirli oluyordu. Bunlar güzel şeyler. Futbolcular hırslı olmalı. Bizler takım arkadaşları olarak ona bu kötü günlerinde hep destek olduk. Teknik heyet de kenarda bırakmak yerine Quaresma’yı kazanmaya çalıştı. O da bütün bunlara cevap verince ligin ikinci yarısında çok daha başarılı bir Quaresma seyrettik.
İyi ki Beşiktaş’a geri dönmüş. Çok özel bir oyuncu. Kalbi Beşiktaş için atıyor. Sanki Beşiktaşlı doğmuş gibi bu takımı çok seviyor. O yüzden kaybetmeyi asla kabullenemiyor. Bazen sahada sinirli olmasının nedeni işte bu.
5: Beşiktaş’ın Portekizli yıldızı Ricardo Quaresma bu sezon ligde 26 maçta 4 gol, 6 asist, Avrupa Ligi’nde 6 maçta, 1 gol, 1 asist ile oynadı. Türkiye Kupası’nda 5 maça çıkan Quaresma gol ve asist üretemedi. Toplamda 37 maçta görev alan Portekizli 5 gol, 8 asistlik performans sergiledi.
Rhodolfo’yu sakladılar
Tolgay Arslan’dan sonra, Rhodolfo’nun sakatlanarak sahalardan uzak kalması hepimizi derinden üzdü. Gaziantepspor maçının devre arasında soyunma odasında Rhodolfo’nun durumunu kulüp doktorlarına sorduk. Bize ciddi bir şey olmadığını söylediler. Sonradan öğrendik ki bağları kopmuş. Bu durumu bizden saklamışlar. Takımın morali bozulmasın, ikinci yarıda oyundan düşmesin diye bizden gizlenmiş.
Maçtan sonra Rhodolfo’nun çapraz bağlarının koptuğunu öğrendik. Hepimiz çok üzüldük. Aslında bu sakatlığın o an takımdan gizlenmesi iyi oldu. Gaziantepspor maçı da bizim için çok önemliydi. Her maç final niteliğindeydi. Ertesi gün tüm takım Rhodolfo’yu teselli etti. Üzerindeki şoku çok çabuk atlattı. Hayat dolu birisi. Onun bu iyimserliği sezon başından beri pozitif anlamda bize de çok olumlu yansıyordu. Şampiyonlukta kesinlikle çok büyük katkısı var.
O kupa buraya gelecek
Vodafone Arena açılmadan önce takım olarak stada gittiğimizde evimize şampiyon olarak dönmek için o gün yemin ettik. İnşaat devam ediyordu. Zemin çalışmaları daha başlamamıştı. Sahanın ortasına geldiğimizde tüylerimiz diken diken oldu. Bu hali böyleyse bittiğinde nasıl olur diye konuşuyorduk. Tribünler boş, zemin toprak olmasına rağmen, kendimizi bir kafesin içerisinde hissettik. Bu ziyaret hepimizi şampiyonluğa daha da motive etti. Bir an önce evimize dönmek istiyorduk. O kupa buraya gelecek dedik.
Bir daha ertelense kötü olacaktı
Ligin devre arasına 41 puanla lider girerek, teknik heyetin kafasındaki puan baremine yakın bir puanı yakaladık. Şampiyon olmamız için ligin ikinci yarısında da kazanılacak 41 puan bize yetecekti. 39 puan topladık ama şampiyonluk sondan bir hafta önce geldiği için, son maça fazla motive olamadık.
Ligin ikinci yarısı bizi zor günler bekliyordu. Bundan çok emindik. Hava şartları nedeniyle ligin ikinci yarısındaki ilk iki maçı oynayamadık. Rakiplerimiz maç ritmini yakalarken biz, sise ya da kar engeline takılıyorduk. Mersin İdmanyurdu ile oynayacağımız ikinci maç bile hava şartlarına takılıyordu.
Maçtan önce sahaya hakemle birlikte çıktığımda, görüş alanımın etkilenmediğimi söyledim. Bu maçı mutlaka oynamak zorundaydık. Eğer bu da ertelenseydi, bizim için çok kötü olacaktı. Şükürler olsun ki zor da olsa çıkıp Mersin İdmanyurdu ile oynanan erteleme maçını kazandık. Kaldı ki o maçta Ersan gittiği için, Marcelo ve Delgado, kurallara takıldığı için savunma anlamında riskli bir durumla karşı karşıya kalmıştık.
Ersan kafaları karıştırdı
Ligin devre arası yaklaştıkça, transfer dedikoduları da gün yüzüne çıkmaya başlıyordu. Bu dönemler takım motivasyonu açısından önemli dönemlerdir. Ersan Gülüm’e, Çin’den gelen teklif sadece onun kafasında değil hepimizin kafasında soru işaretleri oluşturuyordu. Onun gitmesi demek takımda bir çok dengenin yerinden oynaması demekti. Sonuç olarak Ersan geri çevrilmesi çok zor olan bir teklif aldı.
Gitmek istemesi gayet normal. Fakat bu durum sezon başından beri sürekli oynayan savunma dörtlüsünün bozulması anlamına geliyordu. Riskli bir durumdu. Savunmadaki uyumsuzluk, sahanın her mevkisindeki arkadaşlarımı olumsuz etkileyebilirdi. Ligin ilk yarısına göre ikinci yarıda daha fazla savunma açıkları oldu ama takım olarak elimizden geldiği kadar bunu kapatmaya çalıştık. Sızlanmak yerine çözüm aramaya çalıştık.
Soyunma odasını tribüne çevirdik
Galip geldiğimiz her maçtan sonra soyunma odalarını tribüne çevirdik. O atmosferi mutlaka yaratmamız gerekiyordu. Takım olmanın öncelikli yolu hepimizin aynı duyguları yaşamasından geçiyordu. Maçlardan sonra taraftarla birlikte üçlü çektirmek bizi ayrı bir motive ediyordu.
Kendi stadımızda oynamadığımız dönemlerde, stat inşaatının bir an önce bitmesi için dua ediyorduk. 40 bin kişiye karşı oynamak, onların önünde üçlü çektirmek çok daha farklı bir şey. Hiçbirimize ait şahsi eşyalarımızı koyabileceğimiz doğru dürüst bir dolabımız bile yoktu. İddia ediyorum, hiçbir takım bu şartlar altında bizim gibi şampiyon olamaz. O kadar uzak statlarda oynadık ki İstanbul’daki maçlar için bile, oynayacağımız yerlere yakın otellerde kamp yapmak zorunda kalıyorduk.
YARIN
- 3-3 biten Akhisar Belediyespor maçından sonra, soyunma odasında neler konuşuldu?
- Galatasaray derbisinden sonra kimler gözyaşı döktü?