Fenerbahçe teşvik veriyor mu?

Galatasaray yöneticisi sayın Adnan Polat, "Teşvik önlenemez" diyor. Yine de teşvik primi konusu açıldığında, ceketin cebine sakladıkları parmaklarıyla Fenerbahçe'yi işaret ediyor bazı insanlar. Açık açık söyleyemiyorlar ama "anlarsınız ya"...Ayıp ya...Bakın, Fenerbahçe'yi korumak bana düşmez. Cevval yöneticileri zaten çok iyi yapıyorlar. Sarı basın kartlı fanatikleri ise çala kalem gidiyorlar. Lakin insanın kanına dokunuyor.Yahu ortada teşvik ve etik laflarını birbirine yapıştıran bir yönetici var. Orada, Beşiktaş yönetim kurulu koltuğunda oturuyor hâlâ. Adamını yakalasa, bütçesi de uygunsa, verecek teşviki.Vicdanı böyle sesleniyor kulaklarına. Öbür tarafta, "önlenemez" falan laflarıyla teşviki içselleştirmemiz için toplum mühendisliğine soyunan Galatasaray yöneticisi."20.45" sloganından fayda görünce, devamını getirebilmek ve çıtayı indirmemek uğruna bir ömürlük kariyerini bir senede harcamayı göze alan sayın Polat'ın yeni bir sivriliği. Tamam... Gizli kapaklı işler varsa, deşin altını. Ama ahlaki bulan, normal karşılayanları unutmayın. En azından bu tip verkaçlara girmiyor Fenerbahçeliler.Yapıyorlarsa bile suç olduğunun farkındalar. Peki neden şüphe odağı oluyorlar. Tamamen kendi "hata"larından.İki hatası var Fenerbahçe yönetiminin.Birincisi, şampiyonluk uğruna her şeyi yapacak imaja sahipler.İkincisi, zorlanmadan teşvik verecek bir bütçeleri var! Aslında para sahibi olmak bir hata değil ama birinci şıktaki imaj sahiplerini "tehlikeli" sınıfına sokan önemli bir unsur. Bugün biri çıkıp "Galatasaray milyonlarca dolar teşvik dağıtacak" dese kim inanır?Neyse... Herkesin günahı kendi boynuna. Benim maksadım yanlış yollara sapanları tespit etmek değil... Belgesiz, bilgisiz bu işe soyunanların komplo teorilerini kurgu bilim romanı gibi izliyoruz zaten. Demem şu ki, şüphe edileni sorgularken deklare edeni atlamayalım. Beşiktaş yöneticisi sayın Levent Erdoğan "Teşvik primi"ni ahlaki buluyor. Acaba, bir zamanlar anfilerinde pantolon parlattığım Boğaziçi Üniversitesi'ne torpil mi yapıyorum?Zannetmiyorum.O kadar yalın, net ve yağcılığa kaçmadan iletiyorlar ki taleplerini...Hele "avanta ucu" göstermemeleri...Beleş yemek yediği yeri öven kalem sahiplerinin vitrin olduğu bizim dünyamıza, saygı duruşu gibi. Bu kez iletileri 27 senelik geleneksel Spor Bayramlarıyla ilgili."Spor Fest" adını verdikleri şölen 17-20 Mayıs'ta yapılacakmış.Düzenleyen 12 öğrenci gerekirse derslerinden ve özel hayatlarından fedakarlık yapacakmış.Yeter ki, turnuvalar, konserler, partiler kusursuz olsun. Ve beni AB aday adayına çeviren cümle:"Sizin de spora verdiğiniz desteği göz önünde bulundurursak, bize kösenizde yer vererek yardımcı olabileceğinizi düşünüyorum. Ayni zamanda sizi 17 Mayıs saat 19:00'daki açılış törenine bekliyoruz. Spor Bayramı programını da yolluyorum. Gelmeyi dilediğiniz her aktiviteye davetlisiniz."İmza; Başak Dündar... Spor Kurulu Genel Sekreteri.Bana kalsa dört gün oralardan çıkmam sevgili Dündar. Şimdilik benden bu kadar. Boğaziçi'nde 'Spor Fest' Galatasaray, Seyrantepe'yi kapınca en çok ben sevindim. Yıllardır eşek gibi çalışan, vergisini veren ve Devlet'ten, Belediye'den tek kuruşluk fayda görmeyen ben.Ben kimim?Çer-çöp, gelir-devir, tuz-buz, katma-satma, her adımda bütçeme göre çıkma yaparım ülkeme.Okulu kampanyalardan beklerim, döneri siyasi parti mitinglerinde yerim.Oy verir, söz alır, unuturum.Futbolla avunurum. Yani, tipik bir Türk vatandaşıyım.Büyük kentlerde lağım çukurunda ölürüm, Anadolu'da doktorsuzluktan, maçlarda takımım için.Kalenderim.Arsalarım kulüplere, ormanlarım zarif hanımlara nazik beylere feda olsun. Biz ölelim, yeter ki kulüplerimiz kurtulsun. Çok sevindim.Lakin Seyrantepe için "49 yıllığına kullanım hakkı" gibi bir şeyler çalındı kulağıma.Süreyi kısa tutmuşlar.Galatasaray bu kadar zamanda stadı yapabilir mi acaba? eguven@milliyet.com.tr Seyrantepe yetişir mi?