Fuat Ercan

Fuat Ercan

fercan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sporların anası sayılan atletizm, dünyaca ünlü yıldızlarıyla birlikte üç günlüğüne yeryüzünün en nefes kesen şehirlerinden biri olan İstanbul’a konuk olacak.
Bir şölen havası şeklinde geçecek olan bu üç büyülü günde olimpiyat ve dünya şampiyonu olmuş bir çok rekortmen ismi görme ve izleme şansı yakalayacağız. Belki de kırılacak olası bir dünya rekoruna tanıklık edeceğiz.
Olimpiyat yılı olması nedeniyle Londra’ya hazırlanan dünyaca ünlü bazı isimlerin yokluğuna rağmen 14. Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, 172 ülkeli katılım rekoru ve Deagu’da yapılan son şampiyonanın 11 altın madalyalı ismiyle sporseverlere muhteşem bir atletizm şöleni yaşatacak.
Heyecanla ilk startı beklediğimiz bu muhteşem şölende organizasyon becerimizi övünerek gönül rahatlığıyla dosta düşmana gösterirken, “kronikleşmiş” bir acı gerçekle tekrar yüzleşmek zorunda kalacağız.
2020 olimpiyat adaylık dosyasını kısa süre önce teslim eden Türkiye, “güvenilip verilmesi” halinde bu tür sınavlardan “yüzakıyla” çıkabilme becerisinin ne kadar güçlü olduğunu bu şampiyonayla gösterme şansı yakalarken, “elit atlet” yetiştirememe gerçeğiyle bir kez daha yüzleşecek.
Ay-Yıldızlı forma ile piste çıkacak bir tek “öz” atletimizin bile, yarışacağı branşın iddialı isimleri arasında yer alamayacağı ülkemizdeki bu şampiyona artık “laf yerine iş” üretmemiz gerçeğini bir kez daha suratımıza haykıracak.
Avrupa şampiyonluğu ile gönüllere taht kuran, sonrasında ortadan kaybolan Nevin Yanıt da “muhteşem!” Balkan şampiyonluğunun ardından sakatlığını ileri sürerek geri çekilince yine teselliyi devşirme sporcularımızın adalelerini zorlayacak “asil kanda!” arayacağız.
Hayal kurmaktan korkan ve bu şampiyona ile ilgili beklentilerini, “Gerçekci hedeflerle yola çıktık. Gücümüzü biliyoruz. Hayal kurmuyoruz” sözleriyle dile getiren yılların başantrenörü Muharrem Or’a “Peki kabul de, gücümüzün üstüne ne zaman çıkmayı düşünüyoruz. Bizim de gurur duyacağımız dünya standartlarında 3-5 atletimiz ne zaman olacak?” diye sormadıkça bu makus kaderimize razı olmak zorunda kalacağız..
Yine başantrenör Or’un iki madalya umudumuz olarak gösterdiği Karin Melis Mey ve “taze vatandaş” İlham Tanui Özbilen gibi sonradan bağrımıza bastığımız vatandaşlarımıza umut bağlayıp alkışlamaya devam edeceğiz.