Fatih Terim’e geçmiş olsun. Belinden önemli bir ameliyat geçirdi. Galatasaray’a da geçmiş olsun. Geçen yılın Süper Lig şampiyonu Galatasaray, geçen yılın Birinci Lig Şampiyonu Denizlispor karşısında hesapta olmayan bir yenilgi ile alışkın olmadığı bir başlangıç yaptı. Kimse bu benzetmeyi yanlış anlamasın. Fernando ile Ndiaye, Galatasaray orta sahasında, Galatasaray geri dörtlüsünün önünde adeta “Avcı köpeği” gibiydiler. Kokuyu aldıkları anda rakibe basıyor, pozisyonu başlamadan imha ediyorlardı. Büyük umutlarla alınan Seri ya da diğerleri asla olmadı. Galatasaray orta sahası ciddi anlamda yumuşadı, sertliğini, caydırıcılığını tamamen yitirdi. Galatasaray adına işin kötü tarafı orta sahanın bu markaj anlayışı kaybolunca iki stoper Luyindama ile Marcao’nun da adeta foyaları ortaya çıktı. Hazırlık maçları dahil, ne kadar kötü, ne kadar dağınık oynuyorlar. Galatasaray stoperi, sıradan bir lig maçında 40 dakika içinde ikinci sarıdan kırmızı kartla oyun dışında kalır mı? Aslında lig öncesi oynanan maçlar sinyali vermişti. Ama Süper Kupa kazanılınca, ikinci lig takımı Akhisar’ın Galatasaray kalesine tam 11 korner attığı unutuldu. Fiorentina 4 gol attığı maçta en az 6 net pozisyonu kullanamadı. Üstelik kalende her maçta en az dört kurtarışı artık alışkanlık haline gelen Muslera var. Bir de Uruguaylı olmasa, eyvah eyvah... Bu geri dörtlü Galatasaray’ın bankosu... Belki Linnes girer. Önemli olan bu geri dörtlünün önüne Fernando ile Ndiaye’nin ördüğü duvarı, yeniden inşa edebilmek... Seri ile bu iş olmaz. Ne savunmada var, ne hücumda... Markaj anlayışı için Selçuk da, Belhanda da çok yumuşak... Bütün bunları düşününce, futbolu iki yönlü oynayan ve her iki yönüyle çok etkili olan Nzonzi ne kadar da önemli transer... Donk, bu “yumuşacık” orta saha için ister istemez çok ciddi bir alternatif olarak ilk on bire göz kırpıyor. Denizli, Galatasaray ceza alanı içine tam 26 orta yaptı. Sayısız şut attı. Sanki Galatasaray’la oynamadı, antrenman yaptı. Ama antrenmanda bile rakip takıma 26 orta yaptırılmaz. Galatasaray, ilk 7 dakika içinde, biri rakipten kaynaklanan iki “pozisyoncuk” yakaladı, uzatma ile birlikte tam 88 dakika “yarım pozisyon” bile yaratamadı. Eee, savunmada bu kadar yumuşaksın, hücumda bu kadar etkisizsin, nasıl olacak bu iş... Recep Niyaz, Fenerbahçe’nin altyapısından çıkan ama değerini anlayamadığı oyunculardan biri... Yıllardır ikinci ligde dolaşıyor. Süper Lig’de Galatasaray maçı ile muhteşem bir gala yaptı. Maçın adamıydı. Dört dörtük oynadı, (HHHH) yıldızı çok hak etti. Denizli’nin sol kenarında geride Bergdich’i, önünde Barrow‘u bu sezon çok konuşuruz. Takımın hocası Yücel İldiz de yıllardır ikinci ligde dolaşıp duruyor. Oysa çoktan Süper Lig’de olmalıydı. Galatasaray‘da hazırlık maçlarında Jimmy Durmaz‘ı çok beğenmiştim. Denizli maçında “sıfır” çekti. Konu sağ kanatsa mutlaka Emre Mor... Elbette Feghouli... Sağ kanat kayıtsız şartsız bu ikiliye teslim edilmeli... Hakem Galip Bitigen‘in kararları tartışılabilir. Ben beğendim. Ezik, silik değil, kişilikliydi. Büyük takım etkisi ya da ev sahibi baskısı yaşamadı. Umarım her maçta, her takımın maçında aynı anlayışı sergiler. En önemlisi, maçı oynatmaya çalıştı, her pozisyonda düdük çalıp oyunu kesmedi. Sezonun ilk maçlarında böyle puan kayıpları, kötü futbol ve yenilgi her takımın başına gelebilir. Fazla eleştirmeye de gerek yok... Dün gece Galatasaray takımına bakıyorsun bir tek futbolcu için “harika oynadı, çok iyi mücadele etti” diyemiyoruz... Orta sahadan top çıkmıyor. Kanatlar çalışmıyor. Defans desen bilhassa Marcao laubali... Bu şartlar altında nasıl maç kazanabilirsin? “Gitti gidiyor” diye destanlar yazdığımız Diagne ilk yarının en iyi futbolcusuydu. Penaltı kazandırdı, iki de yüzde yüz gol kaçırdı. En azından rakibi hırpaladı. Ama Belhanda, Babel, Jimmy Durmaz, çok koşmasına rağmen Selçuk etkisizdi. Ama dün gece ille de suçlanacak bir kişi varsa tabii ki Marcao... Yaptığı büyük sorumsuzluk... İlk sarı kartı görüyorsun, pozisyon icabı... Buna kimse itiraz edemez... Ama ikinci sarı kartı göz göre göre görüp kendini oyundan attırıyor... Yok böyle bir şey... Babel de ikinci sarı karttan atılabilirdi. Ve takımına en ufak bir katkı yapamadı. Gerçekten taraftar Babel’den çok şey bekliyor... Hele Jimmy Durmaz’a hiç aklım ermedi. Galatasaray forması giyen bir futbolcu bu kadar top kaybıyla, pas hatasıyla oynar mı? Her neyse bunların hepsini sezon başına bağlıyalım... Daha Falcao gelecek, Feghouli, Nzonzi takıma katılacak. Mutlaka farklı bir Galatasaray seyredilecek... Bence paniğe gerek yok... Ama Denizlispor’un hakkını yemeyelim. Yücel İldiz’i tebrik ediyorum. Birinci Lig’den geldiler, Süper Lig’de ilk maçlarını Galatasaray’a karşı oynuyorlar ve net bir skorla 2-0 galip geliyorlar... Barrow turbo takmış gibi... Adeta tutulmuyor... Rodallega, geçen sene Trabzonspor’da seyrettiğimiz olumlu futbolunun üzerine çıktı ve Galatasaray defansını bayağı hırpaladı. Recep bana göre maçın yıldızıydı. Sol bek Bergdich hücuma çıkıyor, defansif olarak da Galatasaray’ın sağ tarafını hiç çalıştırmadı. Sapunaru ile Oğuz, stoperde, Lopes sağ bekte hayatının futbollarını oynadılar. Böyle devam ederlerse Denizlispor Başkanı’nın dediği gibi ligi orta sıralarda bitirebilirler... Sonuçta dün gece maçı kazanmak isteyen, daha çok mücadele eden, hırslı oynayan Denizlispor’du. Galibiyeti de hak ettiler... Galatasaray 2014- 15, 2017-18, 2018-19 sezonlarında Hamza Hamzaoğlu ve Fatih Terim ile şampiyon olurken Bruma, Yasin, Rodrigues ve Onyekuru hızlı kanat hücumlarının yıldızlarıydı. Bu doğru model varken kanatlarda Babel- Jimmy Durmaz modeline geçilmesinin yanlış olduğunu hazırlık maçlarından itibaren görüyoruz. Nzonzi'den sonra Falcao da takıma katılsa G.Saray rakip sahaya hızlı geçemediği ve yeni bir Onyekuru bulamadığı sürece pozisyon üretmekte çok zorlanır. Fernando gitti, Luyindama ile Marcao'nun sanki boyaları döküldü. Marcao'nun ikinci sarıdan atılması Rodellega'ya yakın oynamamasının ve doğru pozisyon almamasının sonucudur. Eğer hakem, Babel'i ikinci sarıdan atsaydı Galatasaray, Denizli'de ağır bir skor alabilirdi. Oyuncuların laubililiği, isteksizliği, coşkudan uzak futbollarının sebebini Terim araştırmalıdır. Kafamdaki soru şöyle diyor: Acaba Falcao'nun fazla gündeme gelmesi takımın dengelerini mi bozdu? MAÇIN EN İYİSİ: RECEP NİYAZ Galatasaray'ın dengesini bozan golü attı MAÇIN EN KÖTÜSÜ: MARCAO Çok kötü bir hata yaptı. Takımı yaktı Üç gün önce Liverpool-Chelsea maçının ilk yarısında toplam faul üç, dün akşam Denizli'de 10... VAR kararıyla gelen penaltıda oyun 5 dakika dururken, Babel ve Denizlili oyuncuların anlamsız didişmeleri. Türk futbolunun problemi yabancı sayısı değil, oyuna saygısızlık... Galatasaray oyuna golle başlayabilirdi, Diagne kaçırdı. Selçuk ile öne geçebilirdi ama elindeki tek silahı artık penaltı vuruşu kalan takım kaptanı acemice bir vuruşla fırsatı tepti. İlk yarıda iki sarı gören Marcao, Fiorentina maçında bu sinyali vermişti, tatilden kilolu dönüp, iyi çalışmadığı belli. Seri ve Selçuk orta sahasının işlemediği, Belhanda'nın sorumluluk almadığı, Jimmy'nin ortalıkta görünmediği ilk yarıda Galatasaray'da Babel dışında vasatı aşan isim yoktu. Denizlispor iyi bir kamp dönemi geçirmiş, Barrow bu sezon hızıyla çok rakibi yakar. Hızlı kontrataklar, sahaya iyi yayılan takımıyla Yücel İldiz, galibiyet sinyalini ilk yarıdan verdi. Seri'nin kenara gelip, özel ve haklı mazereti nedeniyle bir hafta eksik kamp yapan Selçuk'a teslim edilen orta sahasını teslim alan Denizli, ataklarını orta sahada olgunlaştırınca sahada daha diri kaldı. Hazırlık maçlarında 8 numara oynayan Jimmy, Selçuk'un yerinde başlayabilir, Feghouli'nin yokluğunda Emre Mor ilk dakikadan itibaren forma giyebilirdi. Nzonzi ve Falcao transferleri bu maça yetişmeliydi demek transferlerin zorluğundan ve hikâyesinden habersiz olmayı gerektirir. Eylül'ün 3. haftasında Şampiyonlar Ligi'ne başlayacak olan Terim'in takımına milli takıma arasına kadar zaman vermek lazım, yerine oturacak çok ağır taşlar var bu takımda. Denizlispor'a tebrikler, iyi oynayan ve hak eden kazandı. Galatasaray Süper Kupa oynadı, sonra da bu maça gelindi. G.Saray o maçta da çok kötüydü, bu maçta da çok kötü. O maçı 11 kişi bitirdiler, bu maçı 10 kişi.. Bütün bunların sorumlusu kimler? Balık baştan kokar. Bir Falcao çıktı… Gazeteci Falcao diyor, siyasetçi Falcao diyor, manav Falcao diyor... Peki diyor da, bu işe çanak tutanların başında kim geliyor? G.Saray'ın 2 numaralı yöneticisi Abdurrahim Albayrak. Gidiyor, fotoğraf çekiyor ve bunu yayınlıyor. Peki bundan G.Saray kulübü ne kadar zarar görüyor? Bence müthiş zarar görüyor. DÖNELİM Fatih Terim'e.. G.Saray'da iki tane stoper var. Luyindama ve Marcao. Adamların işi kesicilik; yani topu keseceksin, orta sahaya yollayacaksın. Bu adamlar bırakın bu işi yapabilmeyi, ortadan oyun kurmaya kalkıyorlar, çalım atıp orta sahaya girmek istiyorlar. Yani ukalalık diz boyu! Bir orta saha çıkarıyor Terim, üçü de 'piknik' tipli fu-t bolcu.. Pekala, topu kim kesecek, rakip oyuncuyu ceza alanına girmeden evvel kim hırpalayacak? G.Saray kadrosunda bunu yapabilecek bir kişi var, o da Donk.. Peki Donk nerede, yedek kulübesinde! Selçuk, Belhanda, Seri… G.Saray'ın bu orta sahasında Selçuk oynamaz. Eğer Seri ile Belhanda'yı oynatacaksan, ki mantıklısı da bu, bu iki muazzam stoperin önüne Donk'u koyacaksın. GELELİM penaltıya.. G.Saray'da ne Selçuk ne de Diagne penaltı atamaz… Selçuk atamaz, çünkü fizik olarak hazır değil. Diagne hem fizik hem de kafa olarak hazır değil. Çünkü onun beyninin üzerinde Falcao diye bir kılıç duruyor. Peki kim atar penaltıyı, kesinlikle Belhanda! DÜNKÜ maçın hakemi babadan oğula hakem.. Babasını severdim, vasat bir hakemdi. Ama oğlu ondan iyi hakem. Sahada duruşu da iyi, düdük çalışı da.. İnşallah bozulmaz. Dünkü maçı da çok az hata ile yönetti Marcao'yu atması kesinlikle doğru.. Senin sarı kartın var, ikinci hareketi yapıyorsun. Bu, profesyonel bir futbolcunun yapacağı bir iş değil. Ancak otorite olmayan bir takımda yaparsın. Denizlispor 2-0'ı geç yakaladı, eğer 60 veya 70'inci dakikada yakalasaydı G.Saray tarihi fark yerdi. Başta Abdurrahim Albayrak olmak üzere, eğer Fatih Terim bu mağlubiyetten ders çıkartırsa, takımı düzeltirler. Yoksa bu takımı çok takım düzeltir.