Spor yazarlarının derbi yorumları
.
1
Süper Kupa'da Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi yenip mutlu sona ulaşmasının ardından köşe yazarları ve spor yorumcuları dev derbiyi analiz etti. İşte yorumlar... 2011-12 Sezonu Spor Toto Süper Lig şampiyonu Galatasaray ile Ziraat Türkiye Kupası sahibi Fenerbahçe, TFF Süper Kupa finalinde karşı karşıya geldi. Erzurum Kazım Karabekir Stadı'nda oynanan ve büyük bir çekişmeye sahne olan mücadeleyi Galatasaray 3-2 kazanarak Süper Kupa'yı ikinci kez müzesine götürmüş oldu. Spor medyasının önde gelen yorumcuları ise Süper Kupa'yı ve tribünde yaşananları köşelerine taşıdı... İşte spor yazarlarının görüşleri...
2
RIDVAN DİLMEN / NTVSPOR F.Bahçeliler, G.Saray'ı yeneriz diyemedi
Artık tek forvet oynama dönemi bitti. Oyunun hiçbir dakikasında Fenerbahçe taraftarı Galatasaray'ı yeneriz diyemedi. Galatasaray taraftarı artık sarı lacivertliler gol attığında top oraya buraya çarptı diyebiliyor. Fatih Terim bir disiplinli ve hızlı futbol oynattı. Fenerbahçe bu kadrosuyla şu şablonu rakiplerine ezberletti. Ben pas takımıyım diyorsan bu oyuncularla kesinlikle olmaz. Baskı yersen bu 4'lü savunmayla çok zor. Mehmet Topal'ın Selçuk Şahin'den bir farkını söyleyin. Bu topu Bekir'den alacak ve ileriye taşıyacak bir adam değil. Senin sorunun santraforda ama 10 milyon Euro'luk Sow'u oynatmaman ve 1 numaları pozisyon olan defanstan top çıkaramaman. Baskı yediğinde uzun topa zorlanıyorsun. Rakip 10 kişi kaldığında bile baskı yediği zaman çok zorlandı. Fatih Terim oyun başladığında oyuncunun değiştirilme dakikası yok. Oyunun gidişatına göre futbolcu değiştiriyor. Ben Aykut Kocaman olsam ne yaparım. 1996'dan beri sıkıldım artık farklı şeyler yapması gerekiyor…Skibbe, Rijkard, Fatih Terim bir şeyler yaptı. Futbol kültürü oluşturdu. Ligi forse edebilmen için değişiklikler ve radikal kararlar alman lazım.
3
UĞUR MELEKE / MİLLİYET
Galatasaray eşittir Fenerbahçe Dün geceki maçın iki kader adamı var: Şutlarda 13’e 3 önde olan, orta sahada üstünlük sağlamış Galatasaray’ı gereksiz kırmızı kartıyla Engin durdurdu. Avantajı Aykut Hoca lehine çevirdi. 90 dakikanın yorgunluğuyla oynayan rakibine karşı 11’e 10 üstünlük avantajı olan, uzatmada Krasiç’le rüzgarın yönünü kendi lehine çevirmeye çok yaklaşan Fenerbahçe’yiyse anlamsız faulüyle durduran Caner oldu. Eğer Engin ve Caner’in hareketleri yaşanmasa maçın gidişatı bambaşka olabilirdi, Umut’u, Mert’i, Selçuk’u, Kuyt’ı konuşabilirdik; ama maçta öyle önemli iki kırılma noktası var ki kalan her şeyi gölgede bıraktı. Yine de Galatasaray’a bu maçı kazandıran Selçuk’la Umut’un (ve bu sene başka maçlar kazandırma potansiyeli olan Engin’le Burak’ın) 2010-11 Trabzonspor’unun (daha doğrusu) Şenol Güneş makinesinin parçaları olduğunu düşününce herhalde şunu söyleyebiliriz: Güneş, Dünya Kupası 2002’de yarı finale Terim’in üretimi bir takımla çıkmıştı. Eğer Terim bu sene bu takımla büyük işler yaparsa, bir anlamda Güneş’ten 2002’den kalan alacağını tahsil etmiş olacak. Bir maçı Fenerbahçe kazanıyor, diğerini Galatasaray; ama bu müsabakanın galibinden başka konuşulacak şeyleri var: Bütün televizyon kanalları dün gün boyunca Erzurum’daki güzel görüntüleri gösterdiler. Havaalanında sarı-lacivert formalı Elazığlılar Galatasaraylılarla, sarı-kırmızı formalılar Fenerbahçelilerle fotoğraf çektiriyorlar. İki sevgili el ele, kız Galatasaray, erkek Fenerbahçe formalı... Aslında şaşılacak bir şey de yok: Bu ülkede milyonlarca ailede baba Beşiktaşlı, çocuk Fenerbahçeli değil mi? İki kardeşten biri Galatasaray’a, diğeri Fenerbahçe’ye gönül vermez mi hep? Senin aslında küfür ettiğin/kavga ettiğin takım, kardeşinin takımı, ananın takımı, babanın takımı değil mi? Erzurum’daki görüntüler aslında sıradan görüntüler, garip olan İstanbul’da yaşananlar: Kardeşin kardeşle bitmeyen kavgası... Biri bana, Fenerbahçe’yle Galatasaray’ın veya Galatasaray’la Beşiktaş’ın farkını açıklayabilir mi Allah aşkına? Dinsel, mezhepsel bir fark mı var, Celtic-Rangers gibi? Hayır... Liverpool-Manchester gibi sınıfsal, Real-Barcelona gibi siyasal bir altyapı mı var? Hayır... O zaman paylaşamadığımız, bölüşemediğimiz nedir ki sahi? Bir Galatasaraylı’yı bir Fenerbahçeli’den ayıran özellik nedir ki? Ben cevabını vereyim: Hiçbir şey... Herkesin aslında bildiği ama provakatör yöneticiler yüzünden itiraf edemediği gerçeği ben size hatırlatayım: Galatasaray eşittir Fenerbahçe... Yok birbirinizden farkınız. Yok birbirimizden farkımız... Gelin bu eşitliğin keyfini çıkaralım hep birlikte. Dünkü gibi. Erzurumlular gibi...
4
GÜRCAN BİLGİÇ / SABAH Kağıttan orta saha!
Maça dirençli takımla çıkmak, oyunu hızlandırmak isteyen ve her atağı olgunlaştıran G.Saray orta sahasına baskı kurmak niyetindeydi Aykut Kocaman. Kağıt üstünde görevlendirdiği oyuncuların, sahada "kağıttan" hale geleceklerini tahmin edemedi. Ama etmeliydi. Stoperleri ile oyun başlatan bir takıma, her rakip baskı uyguluyor ve bundan nemalanıyorsa, bunun da tedbirini almayı başarmalıydı Aykut hoca...Defansına yaklaşıp, pas köprüsü kurmayan orta sahasını seyretmekten başka bir şey yapamadı. Alex ve Kuyt çok istekli başlamışlardı. Onlara Baroni ve Topal'ın da katılması gerekiyordu. Üst üste top kayıpları, birden bire rakibin kaçırdığı pozisyonlar, güven ibresini sıfırın altına çekti Erzurum'da. Rakım 1900 ama, Fenerbahçe oyuncuları yerlerde sürünüyor.
5
AHMET ÇAKIR / ZAMAN Kupa mı önemli uygarlık mı?
Maç ilginçti ama ne farkeder? Bugüne kadar 372 oynanmış maçların bir yenisi. Hangisi kazansa sadece kupa almakla kalmayıp dünyayı fethetmiş gibi mutlu olacak. Bunları biliyor, anlıyoruz. Ancak ülkenin her yerinde taraftarları futbolu sabote eden davranışlarına engel olunamayışına artık isyan ediyoruz. 10 kişi kalmış takıma sürekli forvet alarak maçı kazanan Terim oldu. Selçuk iki gol pası ve penaltıyla maça damgasını vurdu. Amrabat kısa sürede etkiliydi. Aydın yine atamadığı golle Terim'i çıldırttı. Umut'sa attığı 2 gol ve yaptırdığı penaltıyla maça damgasını vurup Galatasaraylıları çok sevinçten uçuran adam oldu. Bu kadar uygarlık dışı bir ortamda ne kupa kazanmanın keyfi var ne de 10 kişiyle ezeli rakibi yenmenin!
6
SELÇUK YULA / FOTOMAÇ Avrupa'nın hakemi
Maça damgasını vuran adam Cüneyt Çakır'dı. Avrupa'da bizi sevindiren, gururumuz olan Çakır Erzurum'daki maçı çok kötü yönetti. Penaltıda dahil olmak üzere tartışılacak o kadar çok karar var ki; ama bunların en önemlisi Fener'in yediği 2. golden önce Kuyt'a yapılan faulü vermemesiydi. 10 derece miyopların tribünden göreceği faulü es geçen Çakır'ın bu maçını UEFA görevlileri seyrederlerse bir daha maç verirler mi acaba? 2. ayıp da Fenerbahçe'nin. 10 kişi kalmış rakibin 2-2'lik skorla senin kalende 3. golü arıyor, basıyor, pres yapıyor sen de buna karşılık veremiyorsan söyleyecek bir şey yok.
7
GÜNTEKİN ONAY / VATAN G.Saray 'Umut'lu
11'e 10 oynayan F.Bahçe oyunun hiçbir bölümünde olmadığı gibi yine üstünlüğü ele alamadı. Son dakikada gelen penaltı ise maçın genelinde daha iyi oynayan, daha çok pozisyona giren G.Saray'ın hakettiği Süper Kupa'ya uzanmasını sağladı. G.Saray daha oturmuş ve organize bir görüntü verirken F.Bahçe'de sezon başlamadan sorunlar çok daha fazla göze çarptı. Gökhan Gönül ve Yobo'nun takıma girmesi ile bu sorunlar sona erer mi bilemem ama Mehmet Topal, Emre'nin, Hasan Ali de Ziegler'in yerini dolduramayacak gibi görünüyor.
8
ALAATTİN METİN / AKŞAM Mert'in hatası Çakır'ın yorumu
F.Bahçe iyi yolda, geçen sezondan da farklı. Oyun disiplini, mücadele hırsı, futbolcuların kendine güveni üst düzeyde. Sadece biraz zamana ihtiyacı var. Volkan, Yobo ve Gökhan'lı takım daha iyi olur. Bu maçın sonucunu Türkiye'nin gurur duyduğu iki kişi belirledi: 1- Volkan sakatlandı, Mert ısınmadan oyuna girdi. Boşa çıktığı top, gol oldu. Volkan şu haliyle o golü yemezdi. Ancak, o da Ali Sami Yen'de Nonda'dan yediği benzer golle F.Bahçe'yi şampiyonluktan etmişti. Yobo da olsa o topu kaleciye bırakmazdı. 2- Cüneyt Çakır, Kuyt'a yapılan faulü görmedi. O top gitti, gol oldu. Futbol da bunlar olabilir. Kaleci Mert de, hakem Cüneyt Çakır da görevlerini en iyi şekilde yapıyorlar ama dün iyi değillerdi.
9
