Haberler Euro2016 Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçının ardından spor yazarlarının görüşleri Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçının ardından spor yazarlarının görüşleri A Milli Takımımız'ın 2-0'lık Çek Cumhuriyeti galibiyetinin ardından teknik direktör Ersun Yanal... 1 Aferin çocuklar (Ersun Yanal) Avrupa Şampiyonası’nda grupta oynayacağımız son maç olan Çek Cumhuriyeti karşılaşması bir anlamda bizim için devam mı tamam mı anlamı taşıyordu. Oynadığımız Hırvatistan ve İspanya maçlarında kötü de oynasak mağlup da olsak grubun son maçı öncesi turnuvaya devam etme gibi bir şansımız vardı. Şampiyona başladığından beri sürekli turnuva oynadığımızın farkında olmamız ve demoralize olmadan maçlara hazırlanmamız gerektiğini belirttik. Oldukça problemli, sıkıntılı ve sert eleştirilere maruz kalan bir Milli Takımımız var. Yaşanan bunca olumsuzluklara rağmen bu krizi fırsata çevirmek için oyuncularımızın elinde son bir şanstı Çek Cumhuriyeti maçı. Her biri ayrı değer olan oyuncularımızdan Çek Cumhuriyeti maçında yapılan eleştirilere karşı bir duruş sergileyerek kapasitelerini sahaya yansıtmaları da çok önemliydi. Rakibimiz karşısında kazanmak için taktik ve teknik analizlerin dışında sahada kazanma arzusu, coşkumuz ve mücadele gücümüzün üst düzeyde olması en önemli faktörlerin başında geliyordu. Grubun son maçı bizim olduğu kadar Çek Cumhuriyeti için de şampiyonaya devam etmeleri açısından büyük önem taşımaktaydı. Çekler’in hem grup ikincisi hem de en iyi üçüncü olarak şampiyonaya devam etme şansları oldukça yüksekti. Rakibimizden kalite olarak üstün bir kadroya sahip olsak da disiplinli ve sistem takımına karşı oynamak ve kazanmak çok da kolay olmayacaktı. Yedek kulübesinden gelecek ve skora etki edecek oyuncularımızın rakibimize oranla sayı olarak fazla olması da bizim için büyük bir avantajdı. Diğer maçlardan farklı olarak Emre Mor, İsmail Köybaşı, Volkan Şen’le maça başladık. Daha çok dripling gücü yüksek ve kaleye giden oyunculardan kurulu isimler Fatih hoca tarafından ağır Çek savunması karşısında tercih edilmişti. Beraberlik her iki takımın da işine yaramayacaktı. Maça Hırvatistan ve İspanya maçlarına oranla çok daha istekli ve coşkulu başladık. Bu istekli oyunumuz oyunun hemen başında Burak Yılmaz’la bulduğumuz golle skora yansıdı. Skor üstünlüğünü eline alan Milli Takımımızın direnci ve coşkusu sahada iki katına çıktı. Teknik kapasitesi düşük rakibimizden kaptığımız toplarla hızlı hücumlarla Çek kalesini zorlamaya başlayan millilerimiz Emre Mor’la etkili oldu. Rakibimiz ise özellikle duran toplarla tehlike yaratmaya çalıştı. İlk yarı boyunca hücum organizasyonlarında etkili olmamıza rağmen savunmaya geçişlerde sıkıntı yaşadık ve rakibimize pozisyon verdik. Fizik gücü yüksek olan rakibimiz karşısında ilk yarının son bölümünde oyun üstlüğünü kaybettik. İkinci yarı da ilk yarının son bölümünde olduğu gibi Çek takımının üstünlüğü ile başladı. Rakibimiz üzerimize geldiğinde rakip savunmayı Emre Mor- Volkan Şen ve Burak’la az adamla yakaladığımız pozisyonları cömertçe harcadık, farkı artırmak adına şansları değerlendiremedik. Duran top sonrası Ozan Tufan’ın attığı golle farkı ikiye çıkaran Millilerimiz için işler çok daha kolaydı. Oyun da tam bizim istediğimiz şekle döndü. Kaybettiğimiz Hırvatistan ve İspanya maçlarından sonra söylediğimiz gibi kalitesi oldukça yüksek bir Milli takıma sahibiz. Kaybettiğimiz maçlarda mücadele gücü ve coşkuyu sahaya yansıtamamıştık. Bu kez tüm ülkenin özlediği ve beklediği Milli Takım sahadaydı. Eleştirilere karşı dik bir duruş sergileyerek kapasitelerini sahaya yansıttılar. Alkışı ve övgüyü fazlasıyla hak ettiler. Bu arada sosyal medyada Fatih Terim’in ailesine ve futbolcu kardeşlerime eleştiri sınırlarını aşan çirkin söylemleri nefretle kınıyorum. (Milliyet) 2 “Bitti” deseler de inanmayın! (Ercan Güven) Bunun adı “derin motivasyon”!.. “Öl ya da ayağa kalk” modeli!.. “Bitti desek de inanmayın” tavrı... Avrupa Şampiyonası’nda düşman bulamayan Millilerimiz muhtaç olduğu gerilimi takımın içinde yarattı... En netamelisinden primler, saygıda kusurlara kadar götürdüler işi. Yetmedi Teknik Direktör Terim yapmadığını yaptı ve futbolculara veryansın gitti... Tam kepengi kapatıyorduk ki... Paramparça olması gereken Milli Takım son maçında titreyip kendine döndü ve gruptan çıkma ihtimalini koruyacak 2-0’lık sonucu aldı Çek Cumhuriyeti karşısında. Pes valla! *** Fatih Terim üzgün, kırgın ve kızgındı ama sahaya sürdüğü ilk on biri, “işle” duyguları asla karıştırmayan bir tercihti. Caner, Oğuzhan ve Hakan Çalhanoğlu’nu kulübeye çekmiş, üzgün, kırgın, kızgın olduklarından vazgeçememişti. Hocası hakkını veren, Ay-Yıldız’lı tribünler gönlünü alan Arda, antrenman fotoğrafından kaçsa da maçın fotoğrafında başroldeydi. İyi bir Arda, oynadığı her takımı 12 kişi yapar ya; Hırvatistan ve İspanya karşısında on kişi bırakmasının karşılığını verdi. Milli takımın en genci Emre Mor, aşil tendonuna tekme yediğinde bile durmuyor, Burak tembel santrfor gibi ileride beklemek yerine orta sahaya katkı veriyordu verkaçlarla. Hakan Balta ile Mehmet Topal en iyi futbollarından birini oynadılar. Kaleci Volkan tam puanlık oynuyordu. Belki iki, belki dört gol kurtardı resmen. *** Futbol kalitesine bakarsanız bireysel üstünlük bizdeydi, ama Çekler’in fiziksel üstünlüğü problem oldu maç boyunca. Yaşadıkları badirelerden sonra kazanmaya odaklanmış millilerimiz, rakibin fizik gücü nedeniyle hücumdan savunmaya geçişte problem yaşıyor, takımın boyu uzuyor, top rakipteyken orta saha hakimiyeti yitiriliyordu. Bu da Terim’in işiydi ve en doğru hamleleri yaptı özellikle ikinci yarıda. İki maçta iki pozisyon bulan millilerimiz, Çek maçında ilk pozisyonu gole dönüştürürken Arda’dan başlayan akının Emre Mor ustalığı ile ceza alanına gönderilmesi, stoperleri peşinden koşturan Volkan’ın arkasındaki Burak’la buluşması ve filelere gitmesi Avrupa Şampiyonası’ndaki ilk mutluluk anıydı tribünlerin ve ekran başındaki milletin. İlk sevinçti. Millilerimiz ikinci yarı Çekler gol aradıkça arkalarındaki boşluğa Emre Mor ve Burak’la sızmaya çalışırken Terim de Volkan’ın yerine Oğuzhan’ı alıp orta sahanın savunmaya katkısını arttırdı. Oğuzhan’la topun bizde kalma süresi de uzadı, özgüvenimiz de yerine geldi. Ve bu araya sızmalarda çeklerin yaptığı bir faulle ikinci golümüzü yazdık tabelaya. Topal’ın soğukkanlı asisti, Ozan’ın ilaçsız şutu. İşte bu golden sonra ilk defa bir “takım” davranışı sergiledi millilerimiz... Sarıldılar, sevindiler, tribünleri ve Türkiye’yi sevindirdiler. *** Emre Mor-Olcay değişikliği, hem milli takımdaki tecrübe katsayısını arttırmak hem de Çekler’in arkasındaki boşluktan daha çok faydalanmak içindi. Gerçekten işe yaradı Terim’in müdahalesi. Kolay değil dibe vurmuşken tam da gereken skorla yüzeye fırlamak. Ama bitmedi... İsveç ve İrlanda’yı izleyeceğiz şimdi. Bu kadar badireden, amansız motivasyonlardan sonra bir oyun da kader oynamaz bize umalım ve Fransa’da kalalım. (Milliyet) 3 Barış çağrısı (Attila Gökçe) Üçüncülük hesapları nereye götürür bilemem ama dünkü maçın bize özlediğimiz Türkiye’yi geri getirdiğini biliyoruz. Suskun ve miskin bir başlangıçla hemen her turnuvada olduğu gibi işi, içinden çıkılamaz hale getiren Milli Takım, dün grubun son maçında Çek Cumhuriyeti’ne karşı farklı başladı. Caner’in yerine İsmail, Hakan’ın yerine Emre Mor’la sadece kadroda yapılan değişiklik değildi bu. En başta kaleci Volkan, tümüyle savunma, orta alan, kanatlar filan... Hepsi de fişek gibi delikanlılardı. Gayretli, dirençli, inatlı ve inançlıydılar. İkinci tur hesabı ne kadar karışık olursa olsun, onlar takımca becerilerini, dayanışma duygularını ve fizik kapasitelerini net biçimde ortaya koydular. Belki devam etmeyeceklerdi ama, onurlarıyla veda edeceklerdi. Oynadıkları oyun her şeye bedeldi. Nasıl oldu, nasıl uyandılar? Kavga mı ettiler? Küstüler, barıştılar mı? Bu takım kavgasız, polemiksiz, dırdırsız olamaz mı? Hayırlı bir oyun için ille de hır mı çıkarmak gerekiyor? Bunları bilemiyorum. Tartışmak da istemiyorum. Bugünü coşkuyla kutlayalım. Dünkü oyuna saygı duyalım... Bırakın sorunları yarın tartışalım! Çekler topla daha çok oynadılar. Oranlar başta bizden yanaydı. O başlangıç etabında Emre Mor’un ortaladığı topu sağ plaseyle içeri çeviren Burak Yılmaz golü attı. Rahatladık. Sonraki bölümleri yüksek moral ve özgüven duygusuyla oynadık. İkinci yarıda gol girişimlerini de baskılı oyunu da Çekler gösterdi. Ama Milli Takım da savunma disiplini, orta alandaki sakin ve akıllı oyunuyla, etkin kanatlarıyla taş gibi sağlam bir mücadele örneği verdiler... Hakan Balta, Mehmet Topal, İsmail, Gökhan savunmadan fazlasını yaptılar. İkinci golde Mehmet Topal’ın rakip oyuncuları perdeleyerek Ozan’a yaptığı asist de alkışa değerdi. Özetle... Yorgun dargın bir turnuva yaşıyoruz.... Ama dün geceki maç çok güzeldi... Herkesi barışa çağırıyoruz. (Milliyet) 4 İnsanın çıldırası geliyor (Osman Şenher) Şimdi ne olacak? Türkiye Çek Cumhuriyeti’ni yendi. Belki de bir üst tura çıkıp yolumuza devam edeceğiz. İspanya maçında Türk Milli Takım kaptanı Arda Turan’ı yuhalayanlar, ıslıklayanlar, Fatih Terim’in dört aylık hamile kızı Buse’ye ağıza alınmayacak beddualar eden şerefsizler utanmayacaklar mı? Nasıl insanların yüzüne bakacak, nasıl ben Türküm diyebilecekler? Artık öyle bir noktaya geldik ki, manevi değerlerimizi kaybediyor, insanlara saygı duymuyoruz. İnanın bu da beni çok korkutuyor. Milli Takım futbolcuları... Hırvatistan ve İspanya maçında neydi o afranız tafranız, neyi bölüşemediniz? Türkiye’yi temsil ettiğinizi unuttunuz mu? Bu kadronun içinde futbolcular var ki babam diye hitap ettikleri Fatih Terim’e bile gider yapmaya çalıştılar. Neden Çek Cumhuriyeti karşısında ortaya koyduğunuz takım bütünlüğünü, o iyi mücadeleyi, hırsınızı daha önceki iki maçta göstermediniz? İnsanın çıldırası geliyor. Evet İspanyollar ve Hırvatlar bizden daha kaliteli takımlar. İkisini de yenmemiz mümkün değil. Ama onlarla oynadığımız maçlarda ortaya daha şahsiyetli bir futbol koyabilirdik. Dün gece futbolcular onur mücadelesi yaptılar. Rakip de dişimize göreydi. Buna rağmen Volkan kalesinde devleşti. Ozan Tufan, Arda, Mehmet Topal, Hakan Balta iyi futbol oynadılar. Emre Mor bir devre de oynasa çok etkili bir oyuncu, rakibi hataya zorluyor. Kaptan Arda iyi bir günündeydi. Bu kadar eleştirilerden, yaşananlardan sonra takımına çok katkı sağladı. Bu çocuk bizim evladımız. İspanya’dan Türk Milli Takımı’na huzur bulmaya geldi. Nerdeyse bildiği futbolu unutuyordu. Fatih Terim, Ozan Tufan’da ısrar etmekte haklı. Ozan’ın futbol karakteri daha yeni oturuyor. Çeklerin o üstün fizik güçleri karşısında ayakta kalabilen en önemli futbolcuydu. Gökhan Gönül eski günlerine dönmüş. Hücuma çıktı, defansif görevini hatasız yaptı. Bu futbolunun üzerine biraz daha koyabilirlerse 2008’de olduğu gibi yine Avrupa’da ses getirmemiz sürpriz olmaz. Bizim en büyük özelliğimiz kötü başlayıp iyi bitiriyoruz. Dilerim tarih yine tekerrür eder. Son sözüm de taraftara... Lens Stadı’nda tarih yazdılar. İşte taraftar budur, 12. adam budur. O müthiş tezahürat, müthiş destek nasıl milli takımımızı havaya soktu, güzel futbol oynattı. İnanın o İspanya maçı aklıma geldiği zaman o gün sahadaki taraftarları kötü anı olarak hayatım boyunca unutmayacağım. (Milliyet) 5 İnadından vazgeçince oldu! (Serhat Ulueren) NE demiştim Hırvat yenilgisi sonrası: “Bize kavga lazım, kaos lazım, gerginlik lazım.” İŞTE Fatih Terim önce futbolcularla, sonra medyaya, sonra da sosyal medya kullanıcılarına savaş açtı, ortaya koskocaman bir kaos geldi ve bu duruma içerleyen Millilerimiz dün kazandı. BENCE son 16 takım arasına banko kaldık... Bundan sonra teknik direktör Fatih Terim medyaya ayar vermeye devam edecek ve hırslanan milli futbolcularımız tempolarını artıracak… Gerçek olan şu ki, dün de iyi oynamadık, şanslıydık ve her zamankinden fazla koştuk, Terim bazı inatlarından vazgeçti ve haklı bir galibiyet aldı. Bitik Caner’in yerine zaten İsmail oynamalıydı, Emre Mor’un oynaması da, Arda’nın sol içe alınması da doğru kararlardı… Mehmet Topal ön liberoya kaydırılıp Semih stoperde oynasaydı İspanya karşısında bu kadar rezil olmazdık... Belki Hırvatlardan puan bile alabilirdik. NEYSE… Gün kavga veya eleştiri zamanı değil. Gün, sevinme, hatalardan ders çıkarıp bir sonraki sınava hazırlanma zamanı… Fatih Terim inatlarından vazgeçince takım silkelendi ve Çekleri bir defa daha hezimete uğrattık. Keşke hep Çekler’le oynayabilsek... KİMYASINI BOZDU KALEDE Volkan, defansta Topal ve Balta hatasız oynadı… İsmail çok iyi, Gökhan iyi oynadı… Orta alanda aylar sonra Selçuk ve Ozan harika işler yaptı… Arda yorgun gözüktü ama Emre Mor rakibin tüm kimyasını bozdu… Bu çocuk gerçekten büyük yetenek olacak… Son vuruşlarını mutlaka düzeltecektir ve gelecek 10 yıla damga vuracaktır diye ümit ediyorum. Emre gelişimi için Avrupa’nın en doğru kulübü Dortmund’a transfer olarak hayatının belki de en isabetli kararını verdi… ŞİMDİ Terim’e düşen, bu futbolcularına kucak açacak, en azından takım içindeki gerginliği huzura çevirecek, küslükleri bitirecek ve küçük dokunuşlarla yeni bir mucizenin yaratıcısı olacak… (Vatan) 6 Başka Türkiye yok (Güntekin Onay) ÇOK duygusal bir milletiz. Bir bardak suda kasırgalar kopartıyoruz. Her şeyimiz abartılı. Yenildiğimiz Hırvatistan ve İspanya çok güçlü ekiplerdi. Evet, çok kötü oynadık, hatalar yaptık ama eleştirilerin ötesinde hakaret ve yok etme kampanyası bayağı ağır oldu. Hem de daha turnuva bitmeden. Fatih Terim ve Arda’ya destek olan bizlere bile sert eleştiriler yapıldı. Ne gerek vardı ki tüm bunlara? YAPICI olmak yerine bu boyutta yıkıcı olmak neden? Başka milli takım mı var ? Arda’dan başka uluslararası bir yıldızımız mı var? Peki turnuva bitmeden ortalığı yangın yerine çevirenlerin yüzü hiç mi kızarmayacak? BU milli takım. Kulüp takımı değil ki. Gruptan çıkarsak ve Galler ile eşleşip tur atlarsak ne olacak ? Alkışlayacağız. Fransa çıkıp elenirsek hain mi olacak bu çocuklar ? Hayır. Yine alkışlayacağız. Sırtlarını sıvazlıyacağız. DÜN Fatih Terim, Volkan Şen-Burak Yılmaz ve Emre Mor 3’lüsü ile rakip kaleye daha hızlı gidebilecek bir takım çıkarttı sahaya. 10’uncu dakikada hızlı gidip golü bulduk. Ardından oyunu kendi yarı alanımızda kabul ettik. 2-0’a kadar Çekler oyun hakimiyetini elinde tuttu. Bu durum biraz da skor ile bağlantılıydı. Volkan Şen yerine Oğuzhan girince rakip yarı alana daha isabetli çıkmaya başladık ve 2’nci gole daha yakın bir görüntü ortaya koyduk nitekim bir duran top devamında da 2-0’ı bulduk. YÜREKLİ VE COŞKULU OYUN DÜN harika bir futbol mu oynadık? Hayır. Ama tüm gücümüzü sahaya verdik. Her şeyimizi ortaya koyduk. Önemli olan da buydu. Yürekli ve coşkulu oynadık. 5 dakika oynayan Cenk Tosun dahil 14 futbolcumuz da elinden geleni yaptı. İstediğimizi almayı başardık. “BİZ bitti demeden bitmez” mottosuna yakışır bir mücadele ortaya koyduk. Gruptan çıksak da çıkmasak da üzerimize düşeni yaptık. Bravo çocuklar, boynunuz bükülmedi. Bravo Fatih Hoca pes etmedin. (Vatan) 7 21.59'daki gerçekler (Mehmet Ayan) İLK 4-5 dakika müthiş baskı yiyerek başladık maça. Püskürtmemiz güç oldu. Topu ayağımıza aldıktan sonra doğru oynadığımız atakla nefis bir gol bulduk. Sonrasındaki 35 dakikada oyuna hakim olduğumuzu söylemek zor... Çünkü Hırvatistan ve İspanya maçlarındaki kalabalık ‘topu seven orta saha yerine’ iki hızlı adam tercih ettiğimiz için (Burak da dahil) onları geniş alanlara kaçırma stratejisi geliştirmeye çalıştık. DENEMELERİMİZ de fena sonuçlar almazken rakibin duran top ve kenar organizasyonlarına engel olamadık. Bilhassa sol tarafımız yer-yer otoban oldu! Ancak gol yemedik. İkinci yarı için ciddi moraldi bu. 46’DAN itibaren özellikle kendi alanlarımızda baskı yedik. Hem kenar, hem göbek ciddi-ciddi sıkıntıya uğradık. O sırada gelen golle rahata erdik. Sonrasını hocanın doğru değişiklikleriyle koruduk. İyi oynamadan doğru alan kapatarak zaman-zaman iyi çıkışlarla 3’ü bulmaya gayret ettik. Olmadı. Kritik yerlerde kalecimiz Volkan Babacan’ı alkışladık. Çok iyiydi. Gerek stoperlerimiz gerek ön stoperlerimiz savunmalarını doğru yaptılar. HARİKA DEĞİL DOĞRUYDUK! İYİ oynamadık, doğru oynadık. Harika hücum etmedik; gerektiği gibi, yeteri kadar etkiliydik ofansta. Emre Mor’u, attığı golle Burak’ı, topla ilişkisinin doğruluğu ile Oğuzhan’ı, kattığı enerjiyle Olcay’ı kutlamalı. Zor günler geçiren Arda’nın da genelde olmasa dahi, bazı anlarda orta yere koyduğu kalitenin altını çizmeli. ALINAN galibiyet mutluluk verici. Ancak 21.59’daki gerçeklerimizi, tartışmalarımızı, kırgınlık ve üzüntülerimizi unutturmasın 2-0... Arabesk halleri Orhan, Müslüm Baba şarkılarında; sloganları reklam setlerinde bırakalım... Galibiyet sevinci, gerçeklerle ilişkimizi saçma sapan propaganda sözleriyle örtmesin. Mutluyuz; aklımızı, sorunlarımızı unutmadan kutlayalım galibiyetimizi... (Vatan) 8 Hangisi daha doğru Terim (Mustafa Anıklı) Krizden beslenmeyi o kadar seviyoruz ki... Kazanabilmek için geriye düşmeyi, geçebilmek için geçilmeyi beklemeye mecbur muyuz? Zaten atalarımız da üşenmemiş, "Yumurta kapıya dayanmayan" deyimini araya sıkıştırıvermiş! Hırvatistan karşısında dökül, İspanya karşısında dökül, tam da "Bitti" dendiği anda Çek Cumhuriyeti karşısında sökül! Fatih Terim bir de eleştirilere laf ediyor! Ama hocam, "İyi" ile "kötü"nün hesaplaşmasında başrol oynayan siz, nasıl olur da bir kenara geçip, "Hepsine sıra gelecek" diyebilirsiniz? Siz değil misiniz, "Biz bitti demeden bitmez" sözünü ezberleten... Siz değil misiniz, "Avrupa" dendiğinde ilk akla gelen... Eee, kaderine razı olmak bizim kaderimiz olabilir mi? Hatasız kul olmaz elbette... Hırvatistan kadrosunun İspanya karşısında olması yanlış mıydı? Emre Mor'un olmaması, Caner'in oynaması vs... Elbet bunlara verecek bir cevabınız vardır. Elbette siz de kazanmak adına "En doğru kadro"yu bulmuşsunuzdur. Ama siz söyleyin, böylesi daha doğru olmadı mı? Kaderin garip cilvesi mi, Fatih Terim'in bu işi bilmesi mi, takımda neden oldukları konusunda eleştirilen Burak ve Ozan'dan geldi goller... Bunlar olmasa ikisi de böyle mi karşılanırdı? Sanmam! Emre Mor'a ne demeli? Yaşının verdiği masumiyet, tecrübesizliğin verdiği artıyla gelen safiyet ve herkesin alkışladığı nefaset... Bu saatten sonra formayı verir mi? Zor... Mücadelesi kora kor, yaşattığı zorlukları bir de Çek futbolculara sor... Kısmet olur da bir adım öteye gidersek, neler yapar neler... Caner yoktu ama İsmail Köybaşı inanılmaz doluydu. Inter, Caner'i transfer ederken iki dakika düşünseydi keşke... Aynı menajerin elindeki İsmail de boştaydı halbuki! Savunma mükemmel, Volkan Babacan kusursuzdu ki, gol görmediler. Sivok'un direkten dönen kafasını saymazsak, aman aman korkutmadılar. Şutlar boldu ama Babacan çok sıkıydı doğrusu... Son sözü söylemeden iki kelime de koşu mesafelerine... Hani en çok eleştirildiğimiz, en yumuşak karnımız olarak gösterilen meseleye... Çekler ne koşmuş; 111 kilometre... Türkiye ise 103 kilometrelik mesafe... Demek ki işlev önemli... "Yine biz bitti demeden bitmez" söyleminin gerçekleştiği bir turnuvadayız. Artık gideriz, kalırız, fark etmez. Ancak bugün itibariyle Türkiye, isminin özelliğine, futbolunun güzelliğine yakışan bir oyunla beklenen galibiyeti almıştır. Bu saatten sonra ne çıkarsa bahtımıza! (Milliyet) 9 10