Skorer Hakan ve santrforluk işi

Hakan ve santrforluk işi

21.09.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hakan ve santrforluk işi

Hakan ve santrforluk işi


İslam Çupi


       Geçen gün vapurla Adalar'a gidiyordum. Üst güvertenin insansız tepelerinde benim gibi nikotinsiz hava almak isteyenlerle birlikte lisesi bitmiş veya bitmek üzere olan üç beş genç benimle birlikte tenha tahtalarda volta atıyor ve konuşmak için vesile arıyorlar. Ben girdim lafa, "merhaba" diyerek... Futbol meraklısı gençler, Galatasaraylı olduklarını beyan ettikten sonra, bir yaz sonu eğlencesi için Büyükada'ya gittiklerini söyleyip, esası şöyle açıkladılar:
       "Abi siz hem ömür yaşınız, hem de gazetecilik yaşınız itibarıyla bu mesleğin duayenisiniz. Meslek hayatınız boyunca onbinlerce yazı yazdınız. Bir hafta da kaleminizi Hakan'ın üzerinde gezdirirseniz, hem bizi, hem de bizim gibi düşünen genç Sarı - Kırmızı yığınları memnun edersiniz. Çünkü bizler Hakan'ın futboluna aşığız. Bu aşıklık sizin kaleminizle büsbütün ölümsüzleşirdi." Onlara o gün anlattıklarımı bugün sizinle paylaştığım bir yazı konusu yapmaya karar verdim.
       Hakan yirmili otuzlu yaşlarda bir Galatasaray kuşağının yeni marka bir ilahıdır. Hem kendi vücudu ve ruhu terbiyelidir, hem futbolu... Küçüklere sevgili, büyüklere saygılıdır. Futbolda durucu değildir, sahanın her tarafını dolaşır ve nerede tehlike varsa, onları teker teker bastırır. Futbolda yardımseverdir. Sahada kim sıkışırsa, kim bir hareket zaafına uğrasa yanındadır. Kendine göre golcüdür, kendine göre iki ayaklı ve kafalıdır. Ama beni çıldırtan veya çıldırdığım bir tip oyuncu değildir futbolda... Ben günümüz futbolunu ve futbolcusunu pek yavan, pek kuru, pek buluşsuz bir oyun ve onu oynayan mucitleri olarak görüyorum.
       Yazarlığımda yeniler benim pek Galatasaraylı futbolcuları yazmadığım kanaatindedir. Oysa bu mesleğin başları ve ortalarında yazılarımdan çoğunda Turgay Şeren, Kadir Aytaç, Suat Mamat, Metin Oktay, İslam Çupi'nin külliyatında en az Fenerbahçeliliği kadar meşhurlandırılmış Galatasaraylı oyuncularıdır.
       Gönlümde ve gözümde benim santrforlarımı da yazarak, yazının sonunu bağlayalım isterseniz.
       Bir numarada kaleye gol değil, hep amacı yazılmış öldürmeli mesajlar gönderen ve golün her çeşidiyle sahada futbolun en güzel edebiyatını yazan Metin Oktay var. Sonra kısa oynamasına rağmen Beşiktaşlı Kemal Gülçelik... İnanılmaz fuleli koşan, ayaklarındaki teknik marifeti bini geçen, o sağ taraftan şandellediği toplara kendi koşup gelen ve penaltı civarından sayısız kafa golü atan Kemal... Sonra ayak adalelerinde yıkılmaz bir güç ve teknik yönü olan Tanju Çolak var. Her rakip hatayı golle değerlendiren Fenerbahçeli canavar Burhan var. Hatta listede 1954 Dünya Kupası'nda Posipal'ı rezil edip, Herberger'e final takımını değiştirerek, Almanya'nın Dünya Şampiyonu olmasına tam katkıda bulunan Adaletli Necmi bile var. Bunlar Hakan'ın üstündeki santforlarımın sadece ilk listesi. Gerisini bir gün fırsat bulursak yazarım.