10.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Türkiye Türk pasaportun olduğu için böylesine kayrıldığın başka bir iş alanı var mı? Bu ne anlatır? Senin piyasan rekabete açık değil.Acı Vatan'dan devam edelim.Tez ne? Yabancı sınırlaması kalkarsa Türk oyuncuların önü kapanır. Bu fikir doğru olabilir mi?Doğru olsa yabancı sınırlaması olmayan Bundesliga'da yerli statüsüyle oynayan o kadar Türk nasıl var oluyor? Nasıl oluyor da o ligde Yıldıray sözleşme rekoruyla Stuttgart'a, Hamit Bayern'e gidiyor? Bizde sınırlama var ve onlarda yok ama oralı Türkler bırakın orada var olmayı, Türkiye ligindeki yerli oyuncuların %40'ını oluşturuyor. Hamitler, Haliller, Yıldıraylar, Nuriler, Aykutlar, Denizler, Ümit Karanlar nasıl var oluyor? Onlar hangi sınırlamalarla korundu söylesenize! Geçen haftadan devam edelim. Adam tornacı bin YTL kazanıyor. Almanya'da aynı işi yapıyor 3 bin YTL kazanıyor. Oğlu futbolcu Almanya'da 200 bin euro kazanıyor (iyimser tahminle) Türkiye'ye geliyor 1 milyon euro kazanıyor. Ligde oynayan oyuncuların 2006 rakamlarına göre %50,02'si yabancı. Yani bir Alman kulübü dünyanın dört bir yanından oyuncu transfer edebiliyor. Tabii ekonomik şartları yerine getirerek. Hem lige, hem de maliyeye hesap vererek.Almanya bu sınırsızlığa rağmen bırakın kendi milli takımını, bizim milli takımın tüm gediklerini kapatacak kadar oyuncuyu nasıl yetiştiriyor? Nasıl oluyor da son 2 Dünya Kupası'nda da ilk 3'e girebiliyorlar. Yani bizim çıktığımız en büyük zirveye en krizli dönemlerinde nasıl geliyorlar? Hem de haklı olarak yabancı fazlalığından, yetmedi Türk kökenlileri yetiştirip yetiştirip bize kaptırmalarından şikayet ederek. Onlar şikayet edebilir çünkü kişi başı 30 bin dolar gelir sınırını aşmış bir ülkede futbolcu yetiştirmek kolay değildir. Böyle bir ekonomide dışarıya tamamen korumasız, açık olmak zordur. Buna rağmen nasıl oluyor da 5 bin dolarda dolaşan geliriyle, 20 yaşın altındaki korkunç nüfusuyla Avrupa'nın en elverişli futbolcu yatağından oyuncu çıkmıyor.Türkiye dünya yüzünde futbolcu kaynağı açısından Brezilya'nın en büyük rakibidir. Ve sorunu yabancı sayısı değildir. Mesele üretimde, tüketimdeki sınırlamalarda değil. Ama başka yerdeyiz işte. Teşhis yok ki tedavi olsun. Teşhis yok, tedavi yok Sorun hocanın yaşı değil, kariyerinin neresinde olduğu. Son 17 yılda sadece 1,5 yıl takım çalıştırdı Kalli. Bu deneyimleri de Türkiye'de. Sorun değilse de soru işareti bu. Yoksa geçmişteki bilgisi, aklı, becerisi değil. İyi bir hocaydı Kalli. Hocaydı. 17 yılda, 40 kez kulübeye inmiş bir teknik adam paslanır. Uzun süre milli takım hocalığı yapanlar bile paslanıyor. 17 yılda ışık hızı kadar yol kat etti futbol. Kalli bunun ne kadarına tutunabildi? Soru bu? Yoksa yaşı değil! Soru şu: Bırakın kulübeye inmeyi, Kalli'nin son 17 yılda kaç kez bir stadyuma gittiğidir. Kalli zirvedeyken bir futbolcu 6-7 bin metre koşuyordu bir maçta bugün 15 bin koşuyor. Kalli zirvedeyden 3 hakemle yönetiliyordu maçlar. Kalli zirvedeyken Şampiyonlar Ligi yoktu. Kalli zirvedeyken Kupa Galipleri Kupası vardı! Doktorluktan bu kadar uzak kalmış birisinin ameliyat masasına yatar mısınız? Bu kadar süre uçmamış bir pilotun uçağına biner misiniz? Futbol hocalığı bisiklete binmek gibi değildir. Biner binmez sürmeye başlayacağınızı sanıyorsanız, olmaz. Peki başarı ihtimali yok mu? Türkiye'de var. Çünkü seviye farklı. Ve Galatasaray'ın bu yıl ligde alacağı derece aslında ligin seviyesi hakkında büyük ipuçları verecek. Tabii eğer Avrupa'da başarı gelirse bu da Kalli'nin büyüklüğünü gösterecek. Bunlar sorunlar değil. Ama ciddi ciddi sorular. Feldkamp'ın yaşı Milletvekili adayı. Eşinin oralı olması dışında başka bilenen bir alakası yok Eskişehir'le.Öyle bir gün yollamışlar partiden.Git güçlü rakibi bitir.Şehir futbol delisi.2B'de, yani 3. Lig'de gece maçı yapacak kadar futbol şehri.Tribünlerde bir boş koltuk yok. O derece.Dalıyor hemen bu alana.Oportünist pragmatist siyaset.Birden transfer rüzgârları estiriyor. Sergen'i getiriyor misal."Ronaldinho'yu getireyim mi?" diye soruyor miting meydanında.Halk "evet" diye bağırıyor. Halbuki adayın sporla da bilinen direkt bir alakası yok, şehirle olmadığı gibi...Nasıl hangi parayla? Tamam başkan zengin.Dün de zengindi başkan. Bugün mü oldu yoksa? O zaman daha acayip.Birden hangi sermaye giriyor da oluyor bu iş?Yeni sermaye girmediğini söylüyor Es-Esliler.Peki nasıl oluyor? Dün aynı parayla alamadığını bugün nasıl alıyorsun? Maliye Bakanı özellikle belediye takımlarına telefon edip oyuncu istediğinde vermeyecek başkan, yönetici var mı? Mesela Gaziantep Belediye'de var mı öyle bir yönetici?Yok tabii.Olup bitiyor bunlar.Biz de şaşkın şaşkın bakıyoruz, sağa sola.Kime soracağız? Maliye'ye mi?Ama işi yapan aynı zamanda Maliye Bakanı zaten. Bir Aziz Nesin hikayesi Herkesin gözünün önünde gümbür gümbür bir Aziz Nesin hikayesi yazılıyor.Öylece bakıp kalıyoruz. Doğrusu başka bir yerde olsa üzmez beni bu.Şerbetliyiz bu durumlara. Ama Eskişehir'de olunca!Türkiye'nin ilk futbol ayaklanmasının yapıldığı şehirde.Organize ve toplumcu, hadi kabul edelim bayağı solcu tribünlerinin futboldan çok ilgi çektiği yerde olunca...Amigo Orhan'ı, Lefter kadar ünlü ve ilgi çekici yapan yerde oluyor bu."Fethi, Nihat, Ender filelere gönder" diye bağırıyordu dün Kırmızı Şimşekler. Bunlardan ilki geçmişte müthiş bir golcü ve büyük bir kaptandı. Bugün saygın bir futbol adamı olmasının yanında, bir iktisat profesörüdür.Ve maliye/vergi konusunda da uzmandır. Öyle tırışkadan proflardan değil!Acaba ne der bu maliye hikayesine? Fethi, Nihat, Ender filelere gönder!Es-Es-Es Ki Ki Ki Eski Eski Es! Açılan sandık 10, geçerli 50 bin, Sergen 30 bin oy. CHP 10 bin.Sıvı yumurta tutmadı.Ama bu tutar.Aziz Nesin nur içinde yatsın!Artık onun gibiler çıkmıyor.Çünkü ihtiyaç yok.Komediyi kahramanları yazıyor çünkü! mdemirkol@milliyet.com.tr Bu durumlara şerbetliyiz