Haydi dostlar futbola

Lakin itiraf etmeliyiz, zihnimizin bir köşesinde “muhtemel gerilim” endişesi kemirip duruyor beynimizi. Yüreğimizin bir kılcal damarı “kavga çıkar mı acaba” diye fazla mesai yapıyor. Alkışlayan ellerimizde belli belirsiz bir titreme...
Neden?..
Çünkü rekabetin çıtasını yükseltti kulüplerimiz!
İşe bakın... Futbolun kalitesini ve hacmini artırmanın tek yolu olan rekabet, bizde endişeye de neden olabiliyor.
Çünkü bizde rekabetin yan ürünleri, rekabetin kendisini ezip geçiyor maalesef.
Üstüne üstlük sadece büyük transferler, kaliteli hocalarla yetinmediler kulüplerimiz; bu sezona, hatta önümüzdeki üç sezona/beş sezona senet verdiler. Üç büyüklerimizin üçü de şampiyonluktan başka bir sonuçtan mutlu olmayacak durumdalar.
Beynimiz ve kalbimiz biliyor ki, futbolun hedefleri ipotek altına alınınca, aynı mülkü üç ayrı adama satmış gibi mahkemede biter iş. Dalaşmak ve yıpratmak, rakibi caydırmak için vazgeçilmez seçenek haline gelir. Dedikodu, hile, çelme, ayıp olmaktan çıkar bir kısım taraftarlar tarafından “farz” bir kısım açısından “sünneti” ilan edilir...
Hatta dedikodu, hile, çelme ayıplarına tenezzül etmeyen yöneticilerin “beceriksiz” ilan edildiği bile vakidir vakti zamanında.
Korkumuz yönetici denilen meslek erbabından şüphe duyduğumuz için değil, yaşadığımız ülkenin zaaflarından biri olan “şartların zorlayıcılığı” gibi bir prensipsizliğin “prensip” haline gelmiş olmasındandır.
Bu sezonun “kara sezon” olma ihtimali tıpkı geçmiş sezonlar gibi vardır ve onlardan fazladır.
Bir kıvılcım yeter.
Önemli olan o kıvılcımı çaktırmamaktır.
Başarırsak, futbol tarihimizdeki en güzel futbol şölenlerinden birine tanık olacağız, aksi halde en feci kaos kaçınılmaz.
Kulüpler, yöneticiler, hocalar, futbolcular ve medya, her sezondan daha dikkatli olmak zorundadır bugünden itibaren. Onuruna düşkün olan, başkasının onuru ile oynamamalıdır. Adelet isteyen, adalet mekanizmasına çomak sokmamalıdır.
Federasyon yoldan taksi çevirirken bile adaletli davranmalıdır. Hakemlerimiz içinde yaşadıkları “camia boyutundaki dalaşmayı” futbola taşımamalıdır.
Karamsar mıyız?..
Asla.
Haydi dostlar futbola!

En başarılılar Özyazıcı ve Terim
Eski adıyla Birinci Futbol Ligi, son yıllardaki adıyla Süper Lig’de geride kalan 51 sezonda yaşanan şampiyonluklardan 35’inde yabancı teknik direktörlerin, 16’sında ise Türk teknik adamların imzası bulunuyor. Ligde görev yapan en başarılı Türk teknik direktörler, Ahmet Suat Özyazıcı ile Fatih Terim olarak tarihe geçti. Her iki teknik adam da ligde 4’er şampiyonluk sevinci yaşadı.
İngiliz Brian Birch ve Gordon Milne ile Alman Christoph Daum, 3’er şampiyonlukla, Türkiye’de en çok şampiyonluk yaşayan yabancı teknik direktör unvanlarını aldılar.

Rekorlar ve ilkler
* Lig tarihinde ilk golü İzmirsporlu Özcan Altuğ attı.
* Şenol Güneş, Trabzonspor’un kalesinde toplam 1112 dakika süreyle gol yemedi.
* Beşiktaş, üst üste 48 maçta sahadan yenik ayrılmadı.
* Datcu, Fenerbahçe’nin kalesinde bir sezonda yalnızca 6 gol yedi.
* Beşiktaş üst üste 13 maç kazandı.
* Tanju Çolak, Fenerbahçe formasıyla bir maçta 6 gol birden attı.
* Sergen Yalçın, şampiyonluk yaşayan dört büyük takımda birden forma giyen tek oyuncu.
* Galatasaray kendi evinde üst üste 25 maç kazandı.
* Karşıyaka ve Samsunspor (6 kez) en fazla İkinci Lig’e küme düşen takımlar.

35 hakem görevli
Bu sezon 17 ayrı bölgeden 35 hakem görev yapacak. Ligde 5 takımı bulunan İstanbul, 6 hakemle bu alanda da çoğunluğu oluştururken, Ankara’dan 5, İzmir’den de 4 hakem sezon boyunca düdük çalacak.
35 hakem içinde öğretmenler (8) çoğunluğu oluştururken, 6 isim ticaretle uğraşıyor, 4’ü ise mühendis. Meslekler içinde, polis, müfettiş, AR-GE uzmanı, emlakçı, şehir planlamacı, turizmci, mali müşavir, eczacı, memur, sigortacı, grafiker, diş hekimi, araştırma görevlisi ve otobüs işletmecisi de yer alıyor.