Herkül'le 20 yıl

axspo012.jpg Kendi kilosunun üç katından fazlasını kaldıran, tarihin gördüğü en büyük halterci Naim Süleymanoğlu, Türkiye'ye gelişinin 20. yıldönümünde 'manevi babası' Turgut Özal'ın anıt mezarını ziyaret ederken yanında Milliyet vardı. Naim, kaçışından bugüne yaşadıklarını anlattı... Dünya onu 'cep herkülü' olarak tanıdı...Yüzlerce kiloluk ağırlıkları tüy gibi kaldıran bu 'küçük dev', kendisini Bulgarlaştırmak isteyenlerin yüklediği 'sahte isimlerin' ağırlığını daha fazla taşıyamamış, kurtuluşu öz vatanı Türkiye'ye iltica etmekte bulmuştu. Aradan tam 20 yıl geçti; 50 dünya rekoruyla taçlanan üç olimpiyat ve sekiz Dünya şampiyonluğuyla dolu koskoca 20 yıl... Ben geldiğimde Türkiye sporda başarıya aç, 20 yıldır olimpiyatta altın madalya bekleyen bir ülkeydi. Üzerime ağır bir yük binmişti. Türk sporunun o dönemde öncüsü ve lokomotifi olduğuma inanıyorum. Bunda şüphesiz merhum Özal'ın da büyük katkısı oldu. İlk kez ödül yönetmeliğini çıkarttı, başarılı sporcuları korumaya aldı. 20 yıl önce kaçışın dünya çapında olay oldu. O günden, bu güne ne değişti? Aslında 1985'te Stockholm'deki turnuvada kaçmayı planlamıştım ama Türkiye'de gazeteler 'Naim kaçacak' diye yazınca olmadı. Aradan 1.5 yıl geçti. Bu sırada Bulgarlar'ın güvenini kazandım. Fakat ben kaçmayı kafaya koymuştum ve Melbourne'deki Dünya Şampiyonası'nda Türkler'in yardımıyla başardım. Kaçış öykünün bilinmeyen yönlerini bizimle paylaşır mısın? Kormaz mıyım, o zaman Jivkov rejimi var. Ailemi geride bırakıyorum. Şüphelenmesinler diye yanıma para bile almamıştım. Yakalansaydım hapis yatabilirdim, spor hayatım biterdi. Fakat herşeyi göze alıp, 'Ölmek var, dönmek yok' dedim. 7 Aralık gecesi takımı terk ettim, 11 Aralık'ta Türkiye'ye geldim. Özal beni Londra'dan özel jetle aldırmıştı. Yakalanmaktan korkmadın mı? Melbourne'de bir evde saklandım. Bulgar ajanlar bizim konsolosluğu ablukaya almış. O zaman ajanlarda şemsiye şeklinde tüfekler var. Konsoloslukta bana sahte pasaport düzenlediler. Adım Nuri'ydi ama soyadımı hatırlamıyorum. Yanımda bir görevliyle uçağa bindik, Londra'ya gideceğiz. Uçak, yakıt ikmali için indi, beni çıkarmadılar dışarı. O sırada uçağa polisler girdi, beni arıyorlar. Polis bir pasaportuma, bir yüzüme baktı. O anda çok heyecanlandım, yakalanacağım diye. Anladı ama bana dokunamadı. Bu süreçte Türkiye'ye varamayacağın şüphesine kapıldığın oldu mu? 1984 Los Angeles'ı Doğu Bloku boykot ettiği için gidememiştim. Orada Çinli birinci oldu ama benim derecelerim ondan çok yukarıdaydı. Gidebilseydim şimdi belki dört şampiyonluğum olacaktı. 1988 Seul'de çok büyük heyecan yaşadım. Türk milletine karşı borçlu hissediyordum kendimi. Altın madalyayı, rekor kırarak hem de bir Bulgar'ı geçerek kazanınca omuzumdan büyük bir yük kalktı. Aslında tüm hedeflere ulaştığım için halteri bırakmayı düşünmüştüm. Üç olimpiyat şampiyonluğun var. O günlerden neler iz bıraktı? Yine Özal devreye girdi. 'Henüz erken, Türk sporunun sana ihtiyacı var' dedi. Şimdi doğru söylediğini anlıyorum. O zaman benim için Bulgarlar'a 1 milyon dolar ödenmişti. Bugün yıldız bir futbolcu 15-20 milyon dolar alıyor. Yani biz biraz ucuza gelmişiz! (Gülüyor) Henüz 21 yaşındaydın, biraz erken değil mi? Kararın nasıl değişti? Ben 2'yi, 3'ü hayal bile etmiyordum. Atlanta'da üçüncü altını çok istedim. Benden önce kimse bunu yapamamıştı. Endişeliydim. Antrenörüm Abaciev, 'Onlar kendilerine çok güvendikleri için olamadılar, sen çalış' dedi ve haklı çıktı. Ardından 1992 Barcelona ve 1996 Atlanta olimpiyatları geldi... Hayır kesinlikle yanlış yaptığıma inanmıyorum. İyi ki gidip yarışmışım Sidney'de... Yoksa hep aklımda 'eğer gitseydim, kazanır mıydım?' sorusu olacaktı. Evet, sonu kötü bitti ama yine de hiç pişman değilim. Son sakatlığım olmasa altın alabilirdim. 4. olimpiyat altını için Sidney'e gittin ve başaramadın. Pişman mısın? Tüm imkanların önüme serildiği doğrudur. Dünya başkanı dahil herkes benden altın bekliyordu. Bu hiç ulaşılmamış bir başarı olacaktı. Hatta bazı Türk yetkililer bana, hakemlerle daha anlayışlı olmaları için görüşüldüğünü bile söylemişti. Ama halteri kaldıramadıktan sonra ne işe yarar... Şunu söylemem gerek. Olimpiyatta doping konusunda çok katı kurallar var. Numune alımına kimse karışamaz. Ben ilaç alıp şampiyon olsaydım bu kesinlikle gizli kalmazdı. Hiçbir şampiyonluk için -4. olimpiyat altını bile olsa- doping yapmaya değmez. Hiçbir madalya o kara lekeyi silemez. Sidney'de başarılı olman için herkesin sana büyük bir tölerans gösterdiği söylenmişti, doğru mu bu? Halil'inki talihsizlik. Bilerek doping yaptığına asla inanmıyorum. Vitamin diye bilinçsizce aldığı ilaçtan çıkıyor. Olimpiyat, Dünya şampiyonu olmuş bir sporcu, Avrupa'da doping yapmaya tenezzül eder mi? Halil'in çevresi de çok dikkatli olmalı. Ben federasyonun halen asbaşkanıyım. Halil'e tam destek veriyoruz. Halil Mutlu'nun yaşadığı doping olayı için ne düşünüyorsun? Bunu tüm kalbimle isterim ancak işinin çok zor olduğunu da söylemem gerek. En büyük rakibi Çinliler bu kez ev sahibi. Ayrıca kilosu için yaşı da ilerlemiş olacak. Fakat tabii ki kazanma şansı yüksek. Ben de orada ona destek olacağım. Halil seni geçip, Pekin'de 4. kez olimpiyat altını kazanabilir mi? Belediye başkanlığı adaylığım Kıraç'taki göçmen vatandaşlarımızın desteğiyle oldu. MHP'den beni ilk sıraya yazdılar. Oylarını 8 kat artırdım ama yetmedi. AKP son birkaç gün bakan getirdi. Geçmişte Kıraç'tan belediye başkanı adayı oldunuz ancak seçilemediniz. Aklımda siyaset var. Eğer olacaksam bu kez milletvekilliği için aday olurum. MHP'den başka bir partiye gitmek de bana yakışmaz. Seçilirsem, Türk sporunu yönetmeye de talibim. Seçim yaklaşıyor. Gelecekle ilgili planlarınız içinde yine siyaset var mı? Biz demek halterin temelini iyi atmışız ki, bunca skandala rağmen hâlâ ayaktayız. Bundan sonra halterin önü açık. Taner Sağır çok genç ve yetenekli. Birkaç kez daha olimpiyat kazanabilir. Fakat onu iyi korumamız lazım. Halil'den sonra bayrağı Taner devralacak. Halterde son dönem çok sancılı geçti. Türk halterinin geleceği aydınlık mı? İNCİLER Kimsenin özel yaşantısı beni ilgilendirmez fakat geçmiş dönemde halterin idarecileri sporcu ve antrenörlere biraz fazla yüz vermişler. Bir sporcu istediği antrenörle çalışır, istediği zaman kampa girip, çıkarsa olacağı budur. Şimdi federasyonda disiplin var. Nurcan'ın antrenörüyle ilişkisi bence yanlıştı. Genç nesile örnek olması gereken sporcular, örnek davranışlarda bulunmalı. Nurcan hata yaptı Hiçbir şeyden pişman değilim. Bugün olsa yine kaçardım, yine vatanıma gelirdim. Hayatımda pişmanlık duyduğum çok önemli birşey hatırlamıyorum. Haa, keşke erkenden evlenseydim diyebilirim. Çünkü annem çok baskı yaptı bana 'evlen' diye... Yaş geçince zor oluyor tabii, o zaman hayatımız da aile düzenine girerdi. Keşke erkenden evlenseydim!