Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin gole kadarki genel oyun yapısı, ‘Vurun kaleci tecrübesiz!’ taktiğine dayanıyor gibiydi. Eksik Gençlerbirliği’ni sahasına hapsetmeyi başardılar. İki kanadı da ileri çıkartıp orta saha oyuncularının tamamını da hücuma katan bir düzenle başladılar. Rakibe kelepçeyi taktılar, ancak ceza sahası çevresine yığılan rakip savunmayı dağıtacak bir organizasyon peşinde koşmaktan daha çok şut denediler. Gençlerbirliği’nin sınırları zorlayan bir sertlikle ‘yıldırma’ politikası peşinde koşması da organizasyon anlamında onları zorladı tabii.
Yani özetle, şeklen bir büyük takımın olması gerektiği gibi sahaya yerleştiler, ama sebep ne olursa olsun topu bu yapının hak ettiği gibi kullanmadılar. Bu yapıda sağladıkları yarar, Alex’i sürekli oyunun içinde tutmak oldu. Oyunun boyu uzamayınca Brezilyalı yıldız da az efor sarfederek topa daha fazla sahip olabildi.
Bu tip bir oyun iyi işlemediğinde zamanla özellikle savunma oyuncularında bir uyku hali yaratabilir. Doll’un planında da sanırım bu vardı. Fenerbahçe’nin yumuşak karnı olan sol kanadını zorlamaya başladıkları dakikalarda, o bölgenin tartışmalı oyuncusu Caner, Niang’ı maçta ceza sahası içinde topla buluşturan ilk oyuncu oldu. Güzel ortayı Senegalli gol yapınca, Fenerbahçe hemen ikinci planına döndü: ‘Niang’ım var bir de Dia’m!’
Yani oyun merkezi biraz geri çekildi. Rakibi üzerine çekmeyi planlayan kontratağa dayalı oyuna dönüldü. Çok geçmeden Niang soldan driplingle girip harika bir golün hem yaratıcısı hem de asistçisi oldu. Muhtemelen golü ona yazarlar, dolayısıyla golcü de o oldu diyebiliriz.
Böylece Gençlerbirliği’ni maçta tutan neredeyse hiçbir şey kalmadı. Fenerbahçe ise elindeki silahların vaat ettiği kontaratak oyunundan çok, hafta içinde önemli bir maçı olan takım rehavetine girdi. Ancak bir maç yok ve olmayacak. Dolayısıyla bu takım, seyircisine kombinelerin karşılığı olarak sadece skor vermekle yetinme hakkına sahip değil.
Ancak tribünlerdekileri özellikle ilk 25 dakika sevindiren bir durumdan da bahsetmek lazım. Emre’nin liderliğinde, Gökhan Gönül, Selçuk ve Topuz’un yardımıyla yaratılan hırs önemli. Takım üzerinde konuşulan hemen her türlü dedikoduyu yalanlayan bir tablo bu. Oyun olarak istenen seviye ortada olmasa da, adanmışlık anlamında bir farktan bahsedebiliriz. Bu da iyi bir başlangıç.