Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kupada bütün takımlar aslında benzer şeyler yapmaya çalışıyor. Arjantin - Almanya gibi olumlu, İngiltere, İtalya gibi olumsuz istisnalar dışında hep benzer işler. Farkı takımların pas temposu topa sahip olabilme yeteneği ve kadro derinliği yaratıyor. Portekiz ile Uruguay arasındaki benzerlik gibi. İlerideki üçlüye (Cavani-Forlan-Suarez’e karşı Almeida- Ronaldo-Simao) bırakılmış hücum işini sadece her seferinde 1 kişi Tiago ya da Meireles destekliyor. Dikine oynuyorlar. Rakip çıkmak için yürekleniyor ve bam!
Ama rakip İspanya olunca seçenekler çok fazla... Sizin planınız da biraz primitif kalıyor. Dün ikinci yarıda İspanya en solda Villa en sağda Ramos’la hücumu öyle bir genişletti ki, Portekiz’in geçilmez gibi duran, Pepe’yi ön stoper olarak kullanan katmerli savunması dahi gevşemek zorunda kaldı.
Bu durumdan Quieroz, Danny’i oyuna alıp hem orta sahada kalabalığı artırma hem de daha hızlı kontratak yaparak çıkmak istedi. Del Bosque’nin aynı anda yaptığı değişiklik ise işleri iyice sarpa sardırdı. Llorente, kalabalıkta kaybolan Torres’in yerine oyuna girince, İspanya’nın seçenekleri iyice arttı. Hem Pepe iyice geri çekildi ve İspanya orta sahası rahatladı, hem de ortalar sahibini bulmaya başladı. İspanya daha boş daha rahat alanlar buldu, rakibin kafası karıştı ve gol de geldi.
Öne geçtikten sonra İspanya orta sahasının değerinin iyice ortaya çıktığını da söylemek lazım. Çok rahat top çevirip oyunun sonunu minimum riskle getirdiler.
İspanya gruplarda çok beğenilmedi. 2008’i ve Barça’yı aratıyor olabilir ama vites yükseltip favoriler arasına tutundukları kesin. Dünya Kupası laneti olmasa bu sefer olabilir diyeceğim ama...