Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İyi oynadığımız, kendimize çok güvendiğimiz maçlardan sonra, kaybetmesek de çok da avantajlı olmayan sonuçlarla 90 dakikayı bitirdiğimiz çoktur. Türk takımlarının Avrupa’daki genel kaderi bu doğrultuda çizilmiştir. Ancak büyük başarılar sonrası ekiplerimizdeki ivmelenme ortaya başka tablolar da koyuyor. 2002 Dünya üçüncülüğü sonrası yaşadığımız güzel anları, Avrupa üçüncülüğü sonrası da yaşayacağımız belli...
Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalistliği ve milli takıma fazlaca oyuncu verme mirasıyla dün  90 dakika boyunca sağlam bir süreklilik ortaya koydu. Dün mesela Inter, mesela Chelsea, çok da önemsemediği bir erken tur maçında ortalama bir Avrupa ekibine karşı nasıl oynarsa, Fenerbahçe de öyle oynadı. Çeyrek finalistliğin ve Avrupa üçüncülüğünün bıraktığı güven mirasını gollerde de görebilirsiniz: “Vurmaktan çekinme, seker de girer.”
Fenerbahçe’nin Aziz Yıldırım tarafından yapılan transferleri, aslında biraz zar atmaya benziyor. Emre; Güiza, Burak Yılmaz ve Teknik Direktör Aragones... Hepsi yüksek potansiyel ama hiçbiri garanti değil. Bu isimlerin hepsinin dün ilk sınavlarında en azından başarısız olmadıklarını söyleyebiliriz. Yıldırım bir “oh” çekebilir.
Ancak Fenerbahçe’nin asıl büyük transferleri, zaten kadrosunda olanlar... Başta oyununu müthiş bir sadeleştirmeyle mükemmelleştiren Kazım, yine çok sade bir oyunla takıma çok fazla katkı yapan Selçuk ve basbayağı orta saha oynayan, hem de o bölgenin Türkiye’deki en iyisi olan Alex’in yerini dolduran Semih... Bu oyuncuların sürekliliği, Fenerbahçe’nin bundan sonraki performansında etkili olacak.
Dünkü rakip için “Bunlar Avrupalı değil” yargısında bulunulabilir. Çünkü Fenerbahçe’yi gerçekten zorlamadılar. Ama MTK mı çok kötü, yoksa Fenerbahçe’nin standardı mı çok yüksek bunun cevabını bulmak için beklemek lazım. Fenerbahçe dün gece çok temiz, korkusuz ve rahat bir galibiyet aldı. İşin güzel tarafı, kendisini hiç zorlamamış olması...