Biliyorsun ki, ‘İstanbul Cup’tan beri Türk milleti seni sever. Senin de İstanbul’u sevmen gerekirdi. Ne de olsa kariyer merdivenlerini tırmanmaya İstanbul’da başladın.
Taa Dünya ikinciliğine kadar geldin.
Final oynasaydın kötü mü olurdu?
Hadi final zordu diyelim, sakatlıktan yeni çıktın diye ses çıkarmayalım. İnsan yarı finale kalamaz mı?
Ya herro ya merro taktiğiyle oynadın kaybettin.
Önceki gün de böyle oynamıştın.
Yine kaybettin..
Hep winner hep winner. Tutmayınca tutmuyor işte...
Seni bilenler o hep böyle oynar diyecekler, ama bu kez farklıydı. Sakatlıktan çıktığın için ya gücün yoktu, ya da sakatlık nüksetmesin diye işi uzatmadın. Ralliden kaçtın ‘winner’a yattın.
* * *
Sen gidince, uzun boylu, sarışın güzel tenisçi efsanesi İstanbul’da bitti zannetme...
Wozniacki var.. Gerçi dün sarışınların kötü gecesiydi.. Wozniacki de yenildi ama yarı final kapısını kapamadı..
* * *
Sharapova’yı kaderiyle baş başa bırakalım biz turnuvaya bakalım.
Şu an her an her şey olur diyebileceğimiz noktadayız. Çünkü kadınlar erkekler gibi değil. İlk sekiz birbirine çok yakın. Herkes, herkesi yenebilecek konumda...
Bu yüzden maçlar zevkli geçiyor, heyecanlı geçiyor.
Erkekler de durum aynı değil. İlk dört diğerleriyle arayı kopardı.. Bırakın ilk dördü, birinci sıradaki Djokoviç, Nadal, Federer, Murray tanımıyor.
Bu yıl hepsini ezdi geçti.
* * *
Kadınlar birbirine yakın dedik, ama yine de sivrilenler yok değil..
Azarenka, Sharapova’yı önceki gün rahat yenen Stosur’u ezdi geçti.
Azarenka’ya dikkat...
Bu yıl, Fransa Açık’ı alan Li “Ben buradayım” dedi.
* * *
Benim favorim bu yıl Wimbledon’u kazanan Kvitova...
Niye mi?
Şu anda çok formda... Sekiz tenisçiyi de izledim en iyisi oydu. İlk maçında mükemmel oyun çıkardı.. Hem de Zvonareva’ya karşı...
Birinci neden bu...
İkincisi ise..
Solak!.. (Ben de solağım, desteğim bu sebepledir)
