Şahane futbol seyretmedik, ama heyecanlı maç izledik. İkisi farklı!
Acaba diyorum; play-off sistemi futbolu öldürüyor mu? Galiba öyle..
Hedef ilk dört olunca, teknik adamlar kozlarımızı sonra paylaşırız demiş.
Play-off’ta görüşürüz.
O zamana kadar kazasız belasız!
Dünkü futbolun özeti buydu.
Carvalhal’ı anlıyorum. Fenerbahçe maçında tam işi bitirdim derken 87. dakikada yediği golden sonra belli ki bunalıma girmiş.
Aynısı başıma gelmesin diye önlem üstüne önlem almış.
Carvalhal’ı anlıyorum da Fatih Terim’i hiç anlamıyorum. Türkiye’yi hücum futbolu ile tanıştıran ender hocalardan biri.. Belki de birincisi..
O da maçın üstüne yatmaya çalıştı.
Gerçi, ikinci yarı takımı hafiften saldırdı, ama göstermelikti.
İki teknik adamın da taktiği şuydu. Maçı orta alanda idare edelim, şöhretlerimiz bir şeyler yaparsa, golü bulursak şahane, bulamazsak, play-off’ta görüşürüz..
Beşiktaş, Quaresma ve Simao’ya umut bağladı, Galatasaray Kazım ile Elmander’e... İkinci yarının ortalarından sonra Baros’a...
Beşiktaş daha etkiliydi daha hırslıydı, ama bir o kadarda şanssızdı. İlk yarıda direği yalayan iki top; hele hele Simao’nun topu ağları bulsa maç kopmuştu. İkinci yarıda da Beşiktaş zorladı, ama sadece zorladı.
82. dakikada Almeida’nın attığı gole gelelim.
Faul var mıydı, yok muydu?
Televizyondan kare kare izlemeden yazdım. Hakem gözüyle, o sahada ben tribünde... Bence vardı.
Söylenecek bir şey yok.
Maçın yıldızı kim derseniz? Çarşı’ydı derim.
65. dakikada ‘içimizdeki güneş’ pankartını açıp, bu soğukta yarı çıplak soyundular ya...
Yıldız olmayı hak ettiler..
Harikaydılar, harika...
Maçın sonunda ‘ah uh’, ‘ kaçırdık üzüldük’ diyenlere dedim ki.
Bu yıl lig play -off”la başlayacak. Son söz: Maç kimin hakkıydı?
İkisinin de dersem ayıp etmiş olurum. Beşiktaş’ındı dersem taraf tutmuş olur muyum?
Hayır!
Beşiktaş daha çok istedi, daha fazla asıldı, ama olmadı.. Quaresma 15 dakika değil 30 dakika oynasa olacak!
