Skorer Milliyet'in Görüşü

Milliyet'in Görüşü

01.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet'in Görüşü

Milliyetin Görüşü

MİLLİYET 'in 43 yıldan beri halkın şaşmaz sağduyusuna güvenerek, inanarak sürdürdüğü geleneksel "Yılın Sporcusu" anketi, 1996'dan 1997'ye bir tarih devşirerek sonuçlandı.
İlk kez, Naim Süleymanoğlu, hem dünyada, hem de Türkiye'de "Yılın Sporcusu" unvanıyla taç giydi.
Olimpiyat tarihinde peş peşe üç olimpiyatta da altın madalya kazanan ilk halterci olmak gibi, tarihin kendisinden önce hiç bir insanoğluna bahşetmediği büyük şeref ve başarıyı yakalayan Naim Süleymanoğlu, şimdi Milliyet podyumunda da bir ilk başarmanın gururuyla baş başa bulunuyor.
Naim, bu tarihsel başarısıyla ne kadar övünse azdır.
O başarı için çünkü, ne altın madalya kazanmak yeterlidir, ne de rekor kırmak...
Olimpiyat şampiyonluğu ya da dünya birinciliği bile böyle bir onuru tartmaya yetmez.
Dünya'da ve Türkiye'de yılın sporcusu...
Gerçekten göz kamaştırıcı, tarihe sayfa açan, gelecek kuşaklara övünülecek miras örneklerini bırakan bir onur ve başarı bu !..
* * *
Elbette Naim Süleymanoğlu'nun efsanevi başarısından alınacak dersler de var...
O derslerin en başında "adanmışlık" geliyor...
Tüm yaşamını doğru ve temiz yolda programlamak... O yolda başarı için çalışmak, çalışmak, çalışmak... Yaşamın başarı dışındaki tüm keyif ve zamanlarını elinin tersiyle itmek... Az konuşmak, çok çalışmak... Her gün barın altına girip, rakipsiz ve yalnız olduğu Dünya'da, dünyalarca ağırlığı kaldırarak, kendiyle yarışmak kendiyle savaşmak... Benliğindeki yanlış - doğru savaşında hep doğrulardan ve iyilerden yana bir savaş vererek içindeki "iyi insan" ı galip ilan etmek !...
Bunlar sadece bir sporcu yaşamının, bir başka sporcuya örnek oluşturacak kesitleri değildir.
Bunlar, aynı zamanda ekonomiden politikaya, bilimden sanata, her insanın örnek alması gereken ilkeler ve eylemlerdir.
Naim Süleymanoğlu, özellikle elektronik medyadan başarısına koşut bir ilgi görmemiştir... Futbolda dörtler arasına kilitlenmiş rekabet ve vıdı vıdı ortamında elbette yer almadığı için, ne stüdyo konuğu olabilmiştir, ne de anlamsız özel yaşam gırgırlarına kamera malzemesi !
Ne var ki, ekran başında ayaktopu şövalyelerinin (!) sulu marifetleriyle dalgasını geçen Türk halkı, Milliyet'in sporda en büyük ciddiyet demek olan anketine sıra geldiğinde, aklın ve onurun gereğini yapmıştır. Naim'e hak etiği tacı, oylarıyla giydirmiştir.
* * *
Milliyet'in onur galerisinde öteki şampiyonlar da kendilerine unutulmaz ve ölümsüz yerler edindiler. Yılboyu dedikodu ve kavga yapanlar değil, iş yapanlar, ilkelerine eylem ve tavır kazandıranlar kürsülerin altın basamaklarına çıktılar.
Bu bile, şaşmaz sağduyusuyla halkımızın özellikle "medyatik" gevezelere verdiği bir ders değil midir ?
Halkımız, "Gevezeliği bırakın, adam gibi işinizi yapın" diyor.
Elbette, doğru söylüyor...
Çünkü tarih, altın sayfalarına sadece zaman tanımayan ölümsüz kahramanları kabul ediyor !