Neden bu panik !

Galatasaray futbol takımı, Türkiye'de hiçbir on birin yaşamadığı "Bayram" döneminde. Taraftarıyla yönetimiyle bu zaferi kutlamak yerine adeta "acı çeken" bir ortamda yaşanıyor. Neden ?
Bazı gerçekleri ortaya döküp çarelerini bulalım. Galatasaray basınla çağdışı bir diyalog istiyorsa, bunun sorumlusu kimdir ? Ayrıca Fatih Terim'in izlerini takımdan silmek için niye yeni antrenör Lucescu çarpık bir şekilde ortaya sürülüyor. Acaba Lucescu kendi memleketinde yüzde onbeş ile ortağı olduğu National ve Libertata gazetelerinde de aynı uygulamaya göz yumuyor mu ? Bir gazeteci, Galatasaraylı futbolcu ile röpörtaj için önce oyuncuyla anlaşacak. Sonra gazetenin spor müdürü imzasıyla izin istenecek. Yönetim kurulu onaylarsa izin çıkacak. İnsanın aklına "Ölme eşeğim ölme" atasözü geliyor (!) Oysaki son elli yıldır gelişen bir internet var. ABD başkan adayı Albert Gore, "Toplumları selamlayarak, ideolojileri çökerterek, taahhütleri sona erdirdi. Artık küresel toplum, iletişimle adeta ışınlanıyor" diyerek iletişimin sınır tanımayan habercilik gücüyle yola çıktığını belgeledi. Cilinton bile saldırılara karşı sizin kadar içine kapanamadı.
Beşiktaş'a bakıyoruz. Scala takıma yeni şekil verirken eleştirildi, hemen yönetim sahip çıktı. Mustafa Denizli ilk hafta maçları ardından "Henüz bu kadar övgüye layık değiliz. Eksiklerimiz var" diyerek o da kendince övgünün şımartmasına karşı tedbir getirdi. Artık bugün kimsenin yazması engellenmiyor, olayların içinde ek tamamlamalar yapılıyor. Faruk Süren hep basından şikayet etti, ama gerektiği zaman kendisi manşetlerde yer aldı. Çünkü o zamanlar seçim süreciydi. Fenerbahçe'nin stadı bu hafta hizmete giriyor. Bu aklınıza neyi getiriyor ? İsrailli Revivo, "İstenirse Türk olurum. Futbolu burada bırakırım" diye parasız röpörtaj yaparken insan "Türk tanıtım fonundan ona da para verirler mi diye şaka da olsa düşünüyor". Bir milletvekili hanım "Türkiye'de demokrasi yok" derken karşısına Revivo'nun çıkması ayıp olmuyor mu ? Osmanlı'nın özü olan hoşgörü bugün bile Ermenilerin "Soykırım" iddialarını "Toplu göç" sürecinde olan doğal yetersizliklerin sonucu olarak tanımlıyor. Bunu tarih size öğretmedi mi ?
Bir taraftan ülkede spor alanlarında "tel örgüler" iniyor diye seviniyoruz, diğer taraftan Avrupa Şampiyonu'nu gönlümüzce alkışlayamıyoruz. Yazar Turgay Şeren kulüpte cezalı ve mahkemede. Aynı şey Necdet Çobanlı'ya uygulandı, ama o durdurma kararı aldı. Çünkü mahkeme "herkesin bildiğini söylemiş" yorumunu yaptı.