Mustafa Denizli, ne düşüncelerle Galatasaray’ın başına geldi, neyle karşılaştı?
Kendisi büyük hedefleri olan bir hocadır. O bile çaresiz kalıyor, eller yukarı diyorsa, bu kadroyla başka yapacağı bir şey olamaz.
Denizli’nin tek şansı taraftar. Gerçeği hepsi biliyor. Lazio karşısında Denizli’nin çıkardığı değişik kadroyu mutlaka eleştirenler vardır. Ama taraftar böyle defansif ağırlıklı bir kadro ile çıktı diye ‘bravo’ diyor.
Tabii ki Denizli de Florya’daki bu karışık ortamda hatalar yapacak. Elindeki kadronun gücü belli... Çoğu tükenmiş futbolcular. ‘Acaba onları tekrar kazanabilir miyim?’ diye hesaplar yapıyor. Ve bu hesapları yaparken de eleştiriliyor.
Ben de tenkit ediyorum Denizli’yi... Futbolcuyu kazanmak ne demek? Bunun anlamını ben bilmiyorum. Yılda 2-3 milyon euro alan bir oyuncunun nesini kazanacaksın? Mesela Semih, Emre, Hamit... Adam, ‘Ben oynamayacağım, dükkanı kapattım’ diyor. Denizli ise boşuna zaman harcıyor.
Galatasaray için en büyük tehlike, bu ligde Avrupa kupalarına katılma hakkını kazanamamak... Başta futbolcular daha sonra Denizli ve Başkan Dursun Özbek çok büyük sorun yaşarlar. UEFA’dan gelecek cezaya bir de Avrupa kupalarına katılamamayı eklersek üç yıl Avrupa’da olmayan bir Galatasaray için bundan daha büyük bir kara leke olamaz.
Futbolcuların kaç tanesi bu hesabı yapıyor? Orada koca bir soru işareti var. Ben çoğunun bu tablodan rahatsız olduklarını düşünmüyorum.
Şu an Galatasaray’ın şampiyonluk şansı var mı? Bence sıfır. Peki UEFA’da Lazio’yu eleyip bir üst tura çıkma ya da daha ileriye gitme şansı var mı? O da sıfır. Peki Türkiye Kupası’nı bu futbolla kazanmak garanti mi? Kesinlikle değil... Tehlike burada başlıyor. Bu takım Avrupa Kupası’na katılma hakkını kazanamazsa Galatasaray on sene kendini toparlayamaz.
Burada en masum kişi Denizli... Çaresiz, doluya koyuyor olmuyor, boşa koyuyor olmuyor. Yapacağı çok fazla bir şey de yok. Eli kolu bağlı... Denizli’nin yerine başka bir hoca olsaydı daha büyük felaketler yaşanırdı. Görüyorsunuz değil mi, taraftarlar bir zamanlar ‘Denizli şampiyon yap bizi’ diyordu, şimdi ise ‘Denizli üçüncü yap bizi’ diyor.
Donk yanlış yolda
Galatasaray, büyük ümitlerle Donk’u aldı. Altı aylığına 2,5 milyon euro para verdi. Peki Donk, çok büyük bir kulübe geldiğinin farkında mı? Kesinlikle değil. Sorumsuz, mesuliyet almayan bir yapısı var.
Düşünebiliyor musunuz, devre arası sana büyük bir kulüpten talip çıkıyor, seni transfer etmek için çok büyük fedakarlıklar yapılıyor ve senin umrunda değil.
Lazio maçında taraftar da isyan etti. Yuhaladılar, ıslıkladılar. Bir tane doğru dürüst pas veremeyen, kaptırdığı topun arkasından elini beline koyup seyreden bir futbolcu Galatasaray’a ne kadar katkı sağlar? Onu bilemiyorum ama Donk, taraftarla büyük sorun yaşayacak benden söylemesi...
Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın sorumluluğu büyük
Süper Lig’de iki şampiyon adayı takım kaldı. Ya Fenerbahçe ya Beşiktaş şampiyon olacak. Dilerim bu güzel rekabetin tadını taraftarlar çıkarabilir.
Başta Şenol hoca ve Pereira’ya çok büyük iş düşüyor. Her maç sonrası iki faul çalmadı diye kaybedilen puanları ya da kötü futbolu hakemlere yıkarlarsa bu ligin sonunu zor görürüz. Bakın TFF adaletli davranıyor. Bütün kulüplere aynı mesafede duruyor.
Tabii ki hakem hataları oluyor. Bunun önüne geçemiyorlar. Ama dünyanın her yerinde bu hatalar oluyor. Hiçbir ülkede de bütün suç hakemlere yüklenmiyor. MHK da, şu kritik günlerde bilhassa atamalara dikkat etmeli. Hakem hatası bu şampiyonluk yarışında kulüplere zarar verirse çok büyük sorun yaşarız.
Kuddusi Müftüoğlu, dürüst, düzgün bir insan... Hakem atamaları ile bilhassa kendisinin ilgilenmesi lazım. Yardımcılarına dikkat etmesi gerekir. Sorumluluk Müftüoğlu’nda...
Son olarak şunu söyliyeyim. Hakemler kötü niyetli değil... Ama yüreklerini ortaya koyamıyor, büyük takımlardan korkuyorlar. Hataların çoğunu da bu yüzden yapıyorlar.
