Sahipsiz şehir

Erdoğan Şenay

İSTANBUL'a inen beyaz örtünün ani baskını karşısında ellerini havaya kaldırıp, bütün tekniğe dayalı işlemleriyle birlikte iflas bayrağını çeken şu çilekeş şehirde dünü yaşamak gerçekten utanç vericiydi, İstanbul insanları adına.
Üç gündür şehre kar yağacağını haykıran bütün meteoroloji uzmanlarına karşın kimse hiçbir hazırlığa gerek görmemişti sanki... Yollar kilitlenmiş, tramvaylar durmuş ve şehirde elektriğin de kesilmesiyle birlikte yaşam "stop" demişti kentlisine adeta...
***
Fenerbahçe zemininde de işler kendi kaderine terkedilmişti dün... Çimenin üstüne kapanmış beyaz kalınlığın temizliğini, elindeki ahşap küreyicilerle başarmaya çalışan işçiler; bir yandan da çizgi belirlemelerini hazırlayıp, oyun alanını hakemin beğenisini sunmaya uğraşıyorlardı. Zamanında yapılamayan işler sebebiyle bir saat geç başladı oyun. Ne gam İstanbul ağır bir felç geçirip, insanlar yolda kalmış ve stadın tribünleri bomboş bir manzarada kilitlenmişlerse de sonuçta Kadıköy'de futbol başlamıştı ya...
***
Futbol tarafı da işte böylesine bir havada oynandı oyunun. Kar tepeciklerinin içine saplanmadan topu taşıyan oyuncu açıkgözlülüğü, tribündeki bir - iki bin kişiye gülücükler getiriyor ve zaman zaman bazı fantazi hareketlere niyetlenen kramponlar ise sahanın azizliği sebebiyle bazen de gülünç hale düşüyorlardı.
Fenerbahçe, Antalya önünde Okocha'yla oynamanın keyfini de açıkca ortaya koyuyor, ayrıca turu garantiye alacak golünü de yine Okocha ile kazanıyordu... Antalya, kendi evinde kaybettiği tur şansına karşın sahada - belki de kaybedeceği bir şeyi kalmadığı için - oldukça hızlı bir tempoyla ve korkusuzca ataklar çıkarıyor, ancak Rüştü taymingi, Uche ve Högh dengelerini bir türlü aşamayordu.
***
Evet Fenerbahçe'nin bir gün sonra oynayacağı çok önemli Gençlerbirliği maçı öncesi bütün futbol kıvamları dengeli ölçeklerle sahadaydı dün... İstanbul zifiri karanlık ve gece buz gibi olsa da Fenerbahçe; Mustafa Doğan'ı, iki Saffet'i ve Halil İbrahim'i ile oldukça sıcacıktı dün gece anlayacağınız.