Şansal Büyüka: Tarih bizi affetmez

ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA

Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz’ı aradım, hal hatır sordum, büyük başarıları nedeniyle tebrik ettim. Başkan yıllar önce “Biz diğer kulüplere göre üç kuruş az öderiz ama futbolcunun parasını zamanında öderiz” demişti. Bu sözünü hatırlattım, “Bu uygulama devam mı?” dedim.

Mecnun Başkan, “Aynen devam” dedi. “Paralar her perşembe günü futbolcuların hesabına yatar. Yayından gelen para üç-beş gün gecikirse ancak o gecikme yaşanır” diye ekledi.

Merak ettim, kadronun bir yıllık maaşını sordum, aldığım cevabı beklemekle birlikte, yine de şaşkına döndüm... Başkan Otyakmaz, “Yıllık toplamda 90 milyon lira... Yani 13-14 milyon euro arası” dedi. Düşündüm, Sivasspor’un puan olarak, futbol olarak çok gerisinde kalan büyüklerin sadece iki futbolcu için ödedikleri bonservis bedeli bu...

Sivasspor Başkanı takımda sadece Fernando’ya kiralama bedeli ödediklerini, bu sezon diğer hiçbir futbolcu için kiralama ya da bonservis bedeli vermediklerini söyledi. Peki transferi kim yapıyor, bu futbolcuları menajerler mi buluyor, yoksa kendileri mi? Sivasspor’da da menajerlere teslim olma gibi bir yanlış var mı?

Başkan anlattı:
“Allah’ı var, Rıza Hoca ve ekibinin hakkını yiyemem. Hoca’nın bütün ekibi yazın sıcağında sabahın 09.00’undan gece yarılarına kadar çalıştı. Bize gerekli, takım oyununu tamamlayacak adayları buldular, 1 milyon euroluk bonservisleri bile pahalı buldukları için alternatif oyunculara yöneldiler. Sonuçta bu isimleri tespit ederler, Rıza Hoca karar verir, son noktada bu toplantılarına ben de katılırım ve kararımızı kesinleştiririz.”

Çok kritik karar
Geldik, güncel ve en kritik noktaya... Bu sezonun iki zirve adamı Mert Hakan ile Emre Kılınç’ın sezon sonunda sözleşmeleri bitiyor. Sivas devre arası bu iki oyuncuyu satmazsa, transfer talimatı gereği sezon sonunda ellerini kollarını sallayarak gidebilecekler. Sivas’ın kasasına bir lira girmeyecek. Eğer Sivasspor bu ocak ayında Mert Hakan ile Emre Kılınç’ı satarsa belki kasasına 5-6 milyon euro para koyacak ki, bu her takım için büyük para, ama o zaman da şampiyonluk yarışı yapan takımın gücü ağır darbe yiyecek.

Mecnun Başkan’a bunu sordum. Satsa bir türlü, satmasa bir türlü... Çok açık, çok anlaşılır cevap verdi:
“Birr; diyelim ki Mert Hakan ile Emre Kılınç’a devre arasında 5-6 milyon euroluk teklif geldi. Türkiye’de şu anda bu parayı verebilecek bir kulüp var mı? Teklif gelir de, para nerede?

İkii; bu iki oyuncu Sivasspor’u şampiyon yapsınlar, isterlerse sezon sonunda ellerini kollarını sallayarak gitsinler. Biz bir lira kazanmayalım. Helal hoş olsun. Kendilerini davul zurna ile uğurlarız. Ama oturup konuşuruz, kalırlarsa başımızın üstünde yerleri var.
Üçç... Bir Anadolu kulübü tarih yazmanın arefesinde... Biz böyle bir ortamda Emre Kılınç ile Mert Hakan’ı satarsak, tarih bizi affetmez.”

Sivas mola verebilir

Zirve yarışında doludizgin giden Sivasspor belki de en zor maçını bu hafta deplasmanda Gençlerbirliği ile oynayacak. Sivas’ın 7 maçlık galibiyet serisi bu maçta “mola” verebilir. Bakmayın Gençlerbirliği’nin alt sıralarda olduğuna, üst düzey futbol oynuyor.

Eleştiri kabul de...

Beşiktaş’ın kendi sahasında kaybettiği Malatya maçından sonra bir taraftar Başkan Ahmet Nur Çebi’nin önünü kesip, “Bu nasıl takım, adam etsene” diye çıkışmış. Tepeden tırnağa yanlış...
-Bu takım Ahmet Nur Çebi’nin kurduğu bir takım değil...
-Dün bir, bugün iki... Ahmet Nur Çebi göreve daha yeni başladı.
-Bu takımı Ahmet Nur Çebi yapmıyor, sahaya Ahmet Nur Çebi çıkartmıyor.
Eleştiri kabul de, o eleştirinin de bir temeli, dayanağı olmalı...

F.Bahçe'nin fotoğrafı

Max Kruse resmen “bitik”... Rodrigues’in Beşiktaş maçında oynayamayacak olması Fenerbahçeliyi üzmesin. Adam kendine oynuyor. Ozan Tufan asla kenarda olmaz

-Takıma stoper diye Zanka’yı alan “Transfer aklı” kimse, Fenerbahçe’yi şampiyon yapamaz. Sadık’ın sakatlığı sonrası, o dakikaya kadar orta sahada kötü oynayan Gustavo stopere çekilse, orta sahaya dinamik bir adam alınsa, sahada farklı bir Fenerbahçe olurdu.
-Kruse resmen “bitik”... Adım atacak hali yok. Sahada kaldığı her dakika, F.Bahçe bir eksik oynuyor. Üstelik takımdaki bazı gençlerle “alemciliğe” daldığı çok konuşuluyor.
-Fenerbahçe’nin bekleri arkalarına ne kadar çok adam kaçırıyor. Ersun Hocam, artık bir müdahale... Ayrıca iki bekin yedeğinin bile olmayışı inanılır gibi değil...
-Rodrigues’in Beşiktaş maçında oynayamayacak olması Fenerbahçeliyi üzmesin. Adam kendine oynuyor, önünü açabilirse iyi şut atıyor ama çoğu topu kaybediyor. Oyunda kaldığı süre içinde Muriç’e tek pas atmadı.
-Ozan Tufan asla kenarda oynamaz. Randımanı yarı yarıya düşüyor. Gustavo gerilerken, Emre yorgunken, ortanın ortasının banko adamı Ozan Tufan olmalı...
-Muriç ne kadar çok orta sahaya geliyor. Süper iyi niyeti ile bütün gücünü orta sahada harcarken, belki kritik pozisyonlara yetişmeye çalışırken bir adım geride kalıyor. Orta saha çalışın, top taşıyın da, Muriç bu kadar gerilere gelmesin.
-Fenerbahçe’de bu sezon kötü bir alışkanlık var. Zaten hızlı oynamıyor, bir de bin bir sıkıntı ile geldiği rakip ceza alanı çevresinde, anlamsız biçimde topu geriye oynuyor. Atağı sonlandırsanıza... Dünyanın iyi-kötü bütün liglerini, bütün takımlarını izliyoruz, böyle bir anlayışı hiçbir takımda görmedim.

Hala en büyük adayım Galatasaray

Galatasaray bu kadar kötü oynamasına, bu kadar kötü sonuçlar almasına ve zirveden uzak kalmasına rağmen, benim şampiyon adaylarımın başında geliyor. Bunu okuyunca, “Bu adam ne diyor?” diye aklınızdan geçirebilirsiniz, haklısınız.
Galatasaray’ın bu hafta aldığı sonuçtan sonra, rakiplerinin aldığı sonuçlara bakın. Belki lider Sivas’tan iki puan daha uzaklaştı ama Beşiktaş’a, Fenerbahçe’ye, Trabzonspor’a birer puan daha yaklaştı. Üstelik gelecek 5 haftalık fikstür kolaylığı Galatasaray’a ciddi anlamda göz kırpıyor.
Yeter ki, Fatih Hoca sahaya, gerçek gündemine dönsün.

Kötü bir şaka!

Hiçbir açıklaması, bahanesi, kabul edilebilir yanı olmayan travmatik bir beraberliğin ardından faturayı medyaya kesmek inandırıcı değil, doğru değil... Terim’in karizmasınıa yakışmayan bir şaka gibi...

Fenerbahçe’nin kadrosu kabul edelim ki, Galatasaray’a oranla kalite olarak daha kısıtlı bir kadro... Fenerbahçe de ligin başından bu yana sakatlarla uğraştı. Oyun olarak da her şeye rağmen Galatasaray’dan daha iyi ve rakibinin bir puan önünde...
Buna rağmen Ersun Yanal yerle bir ediliyor. Her hafta ya gitti ya gidiyor.
Beşiktaş kadro olarak Galatasaray’ın gerisinde... Özellikle ilk 7- 8 hafta sakatlıklar nedeniyle neredeyse takımın yarısını oynatamadı. Kadro konusunda ciddi sıkıntılar çekti. Bu Beşiktaş 15. hafta sonunda Galatasaray’ın 3 puan önünde...
Buna rağmen özellikle son haftalara kadar “Abdullah Avcı istifa” sesleri tribünlerden hiç eksik olmadı.
Galatasaray, iki takımdan daha kaliteli, daha tecrübeli oyuncular aldı. Geçen yıldan, şampiyon kadrodan gelen çok önemli bir kaleciye ve önemli oyunculara sahip... Bütün bunlara rağmen gerçekten çok kötü oynuyor, kötü sonuçlar alıyor. Zirveden epeyce uzakta...
Aynı Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde tarihinin en kötü performansını sergiledi. Şampiyonaya katılan takımlar arasında en kötü istatistikler Galatasaray’da...
Buna rağmen Fatih Terim, “kale gibi” sağlam, kale gibi ayakta... 9 defa gelmiş, 8 defa şampiyon olmuş, Avrupa Kupası’nı kazanmış, 20 kupayı müzesine götürmüş bir hocanın haklı olarak böyle bir ayrıcalığı ve güvencesi var.
Açık konuşalım, başka hoca olsa, makineli tüfekle taranır, yerle bir edilirdi. Ama Fatih Terim başka hoca değil... Sevseniz de sevmeseniz de ikincisi yok. Bu kadar formsuzluğuna rağmen onu “koruyan” medyadan önce kendisi... Yani başarıları, şampiyonlukları, kupaları, sonuçta kariyeri...
Üstelik Fatih Terim, kendisini “çok sert” eleştiren ve sayıları bir ya da ikiyle sınırlı olan yazar/yorumcu dışında medyanın “ dikensiz gül bahçelerinde” dolaşıyor. Dokunanı yok, bu kadar kötü sonuçlara, formsuzluğuna, istatistiklere ve transfer yanılmalarına rağmen dişe-kemiğe dokunur bir eleştiri yok. Aslında olması gerekirken, bu eleştiriler bile yok.
Fatih Hoca, buna rağmen, bu kadar hafif, çok hafif eleştirilere rağmen medyadan son derece dertli... Hatta faturayı medyaya kesiyor. Yapma Hocam... Medya ne yapsın? Bu kötü sonuçlara, bu kötü oyunlara, Şampiyonlar Ligi’ndeki büyük hayal kırıklığına alkış mı tutsun?
Hiçbir açıklaması, bahanesi, futbolun ölçüleri içinde kabul edilebilir yanı olmayan travmatik bir beraberliğin ardından bu ifadeler kullanmak asla inandırıcı değil, gerçekçi değil, doğru değil... Şaka gibi, kötü bir şaka gibi... Fatih Terim’in karizmasına asla yakışmayan bir şaka gibi...

Oynatmadınız da ne oldu?

Beşiktaş’ta Abdullah Hoca, Trabzonspor’da Ünal Hoca, üç gün sonra oynayacakları lig maçlarını düşünerek Avrupa kupalarındaki maçlarında ülke puanını, takım puanını adeta yok sayarak neredeyse B takımıyla oynadılar. Takımın as oyuncularını oynatmadınız da ne oldu? Üç gün sonra hem Beşiktaş hem Trabzonspor kendi sahalarında lig maçlarını kaybettiler. Bizim hocalar takımlarını üç günde bir maç oynamaya ne zaman hazır hale getirecekler, bu gücü ve dayanıklılığı takımlarına ne zaman kazandıracaklar meraktayım.

Teşekkürler Başakşehir

-Grubunda Roma’yı, M.Gladbach’ı görünce, pes etmediği, o güçlü grubu birinci bitirdiği, son maçla Alman liginin liderini yenip büyük sükse yaptığı için...
-Sadece Süper Lig’i düşünüp “rotasyon” saçmalığı ile adeta B takımı ile sahaya çıkmadığı için...
-Bütün takımlarımız kara bir tablo çizerken, bizim için çok kritik olan UEFA ülke puanına ciddi anlamda katkı sağladığı için...
-Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ’a, Okan Buruk’a, Başakşehirli futbolculara bu ülkenin bir futbolseveri olarak teşekkür ediyorum.