Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Daha üç ay önce bu Hırvatistan’a, Ardaların, Selçukların, Burakların oynadığı, Canerlerin, Gökhanların, Hakan Baltaların forma giydiği, bir başka anlamda “ustaların” rol aldığı maçta, koşmadan, umursamadan, mücadele etmeden, son yılların en kötü görüntüsüyle kaybettik...

Dünya Kupası grup elemelerinin ilk maçında sahaya çıkan “Çaylaklar” onbiri ise, her hocanın kolay seçeceği bir alternatif değildi... Açıkcası “akıl işi” değil, belki “yürek” işiydi... Gördük ki, bizim çaylaklar, nefeslerinin tükenip, yürüyecek halleri kalmadığı son yirmi dakikaya kadar adeta “canlarını dişlerine takıp” o yüreği sahaya koydular...

Haberin Devamı

Öyle ki, takımın yürüyecek hali kalmadığı dakikaya kadar Rakitic, Modric, Perisic topu bile göremedi... Yerden pas yaptırmadık, havadan vurdurmadık... Ancak Türk futbolunun bu kondisyon işini tez elden çözmesi, çare bulması gerekiyor... Sahada Avrupalılar kadar diri kalamıyoruz... Çünkü Türkiye’de futbolcuya dayalı düzen olduğu için onlar kadar çalışmıyoruz...

Hep söyledim. Mehmet Topal bu ülkenin en değerli oyuncusu... Üç çok önemli kurtarış yapan Volkan Babacan da en iyi kalecisi... Düşünün bu Şener, kendi takımında forma bulamıyor...

Kaan sakatlanana kadar sırıtmadı... Okay tükendiği son yirmi dakikaya kadar süper işler yaptı... Ozan hatalı bir-iki hücum pası dışında gerçekten iyi boğuştu...

Elbette Emre Mor... İki bireysel atağı var ki süper... Ama aldığı her topla çalım yapma gibi bir alışkanlığı da var... Çok top kaptırdı, çok top ezdi... Ama “Ben tepeden tırnağa yeteneğim” diye bağırıyor... Bu “Çaylaklar” takımı ile aldığımız puan son derece değerli... Ancak eksiklerimizi görmezden gelmeyelim... Seyircisiz maç, direkten dönen dört top, Hırvatistan milli takımındaki prim krizi, Avrupa şampiyonasından sonra hevesi kaçan Hırvatistan büyük şansımızdı... Ama ne olursa olsun, karşımızda Barcelona’nın, Real Madrid’in, Juventus’un, Atletico Madrid’in, İnter’in ve benzeri dev takımların oyuncularından kurulu bir “ustalar” kadrosu vardı...

Bu kadro, Fatih Hoca’nın radikal değişimi ile dışarıda kalan bazı ustalarla örülürse, açıkçası çok daha iyi işler yapılabilir... Açıkcası Hoca’nın bu cesaretini de kutluyorum... Her Babayiğit’in cesaret edeceği bir değişim değil bu... Fatih Hoca için “idam sehpasını” kuranlar, ipini çekmek için bir başka maçı bekleyecekler... Umarım milli takım hep kazanır ve bu şansı bulamazlar... Unutulmasın, bu milli takım Fatih Terim’in değil, bu ülkenin takımı...