Skorer Serçe avcısı dominocular

Serçe avcısı dominocular

22.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Serçe avcısı dominocular

Olsa olsa, domino taşlarını yıkma ihtimali olan bir serçe o...Adına "sistem" denilen, üflesen yıkılacak ve kendisinden sonrakini de yıkacak milyonlarca domino taşı için potansiyel tehlike. Öyleyse, katli vacip.İzlemişsinizdir Hollanda'daki domino taşı rekorunu... Kim bilir kaç sivri akıllı, oturmuşlar tam 4 milyon 155 bin domino taşını ard arda devrilecek şekilde dizmişler... 2,5 ay gibi bir sürede. Yıkılması bile 1,5 saat süren bu ilginç gösteride, domino taşları bazen kılcal damarda akan kan gibi ince ve yavaş, bazen Çamlıhemşin'den inen sel kadar güçlü bir debiyle devriliyor... Ve ortaya "arı", "kedi" gibi sevimli hayvan desenleri çıkıyor. Neden?. Çünkü çağdaş insan doğaya saygılı ve doğayı paylaştığımız canlıları çok seviyor!İkiyüzlülüğün daniskası...O domino taşı dizme ekibi, 2,5 ayda acaba kaç domuzu, kaç ineği porsiyon yaptı öğünlerine. Kaç karides, kaç balık indi mideye. Fatih Terim, asla bir domino taşı olmadı. Hepsini bırakın, şu domino macerasında yaşamını yitiren bir serçe var ki, tam da Fatih Terim için yaptığım benzetme.Efendim, büyük emeklerle domino taşı dizme işlemi bitmek üzereyken, salona bir serçe giriyor. Serçe özgür. Dilediği yere uçuyor. Lakin bir domino taşına konmaya çalışırsa, rekortmenlerimizi felaket bekliyor. Kanatlarını hızlı çırpması bile yeterli. Devrilecek tek taş, eğreti düzeni yok etmek anlamına geliyor. Derhal bir havalı tüfek bulunuyor. Gönüllü cellatlar zaten hazır. En iyi nişan alanlar başlıyor serçeye ateş etmeye. Vuruluyor tabi serçe. Vurulup düşüyor; sistem kurtuluyor. Domino taşları büyük gösteriye kadar çakı gibi yerlerinde. İkiyüzlülüğün ikinci perdesi işte bu büyük gösteride:Rekor denemesinden önce serçe için saygı duruşunda bulunuyor doğa sever domino taşçılar. İzleyenler de huşu içinde. Utanmasalar ve bizdeki gibi adet olsa, serçenin arkasından şiirlerle ağıt yakacaklar. İnekler, domuzlar, karidesler, balıklar çoktan hazmedilmiş. Sistem ve düzen adına feda edilen serçenin hayaletinden korkuyorlar. Gösteri bitiyor. Yerde sevimli arı, kedi desenleri. Gönüller rahat, herkes neşeli. Bu uygulamayı her yerde her zaman yapabiliyor insanoğlu. Aradaki fark, serçeyi vuranların zamanlaması ve zekalarında. FİFA Başkanı Blatter'den daha atik davranan bazı tetikçilerin insan içine çıkacak durumu kalmıyor yanlış zamanlama yaparlarsa. * * * Şimdi; bir kulüp yönetiminin "başarı" karnesinde, takımın sahadaki performansı, transferleri, hoca seçimi birincil kıstaslar tabi... Peki neden Galatasaray ve Beşiktaş yönetimlerinin ayağının altından kayan zeminde "Fulya ve Riva" yazıyor?Evet... Galatasaray yönetimine yapılan "derin" muhalefetin arka planında Riva projesi var. Beşiktaş yönetimine yapılanın ise Fulya projesi... İstediği kadar reddetsin birileri. Ortada büyük paralar varsa, kulüp içi muhalefet sahaya değil kasaya bakıyor. Ya bu yönetimlere güvenmiyorlar milyonlarca dolarlık yatırımların dürüst olarak yapılacağı konusunda; ya da başarırlarsa kulüp düze çıkar ve bir daha yollayamayız diye korkuyorlar. Kim bilir; belki de kapının eşiğine gelmiş büyük projeyi kendileri yapmak istiyorlar. Bu teori, piramitin eteklerine doğru indirildikçe ufak tefek çıkar ve kişisel rant peşinde koşan adamlar da ortaya çıkar ki, belgesi olmadığı için böyle suçlamalar yok farz edilmekte. Galatasaray ve Beşiktaş yönetimleri "kendi Aziz Yıldırımlarını" yaratmaya çalışıyor, süreç sancılı oluyor. Saha değil kasa önemli Geldiği günden beri içim ısınmıştı "can erick"e...Erman Toroğlu'na verdiği yanıtı okudum. Yanılmadığımı anladım:Gerets'in duruşu, tarzı, hareketleri, beynindeki karar mekanizmalarını uyaran enzimleri, uygun ve yeterli düzeyde.Bizdeki "yabancı hoca" çıtasını yükselteceğinden eminim. Hayır... Erman Toroğlu gibi popüler bir televizyon yorumcusunu canlı yayında nezakete davet ettiği için yüreğimin yağları erimedi benim. Bu girişimini lisan-ı münasiple hallettiği için sevindim.Ne "terbiye" karıştırdı, ne "önyargı", ne "düşman" kelimelerini kurduğu cümleye.Sadece, "Özür bekliyoruz".Çünkü Erman Hoca her zamanki "riskli" üslubuyla Ümit Karan'ı rencide etmişti. Şimdi kendimi Ümit Karan'ın yerine koyuyorum ve rakip kale önünde neler yapmam gerektiğini düşünüyorum. Herhalde kalp krizi geçirecek kadar zorlardım kendimi. Peki Ümit'in takım arkadaşları...Acaba kaç hoca gördüler; kendilerine yapılanı unutmayan ve kendilerini bu kadar zerafetle savunan?Bir de soruyorlar, "Bu koşullarda Fenerbahçe'yi nasıl zorlar Galatasaray"? diye. Gerets faktörünü unutuyorlar. O oldukça zorlar... Yönetime rağmen! Sezona protesto ile başlayan ve haklı olduklarını ortaya çıkaracak bir yenilgi serisini beklediğinden şüphelendiğim tribünlere rağmen! eguven@milliyet.com.tr 'Can' Erick'ten nezaket dersi