Skorer Şirketleşmenin neresindeyiz ?

Şirketleşmenin neresindeyiz ?

20.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şirketleşmenin neresindeyiz ?

Şirketleşmenin neresindeyiz

GALATASARAY , "şirketleşmeyi" tartışıyor. Ancak yönetim çekimserlik ortamını dağıtmak için, "Galatasaray Spor Kulübü'nün şirketleşmesi söz konusu değildir" derken, "kurumsallaşmayı" öne sürüyor. Bunun için de "yurt içinde ve dışında şirketler kurmayı veya kurulmuş şirketlere ortak olmayı hedeflemektedir" deniyor. Yani, dolaylı anlatımla ortaya şirket veya şirketler çıkıyor.
Esas sıkıntı nedir ? Şirket için "bir kere para toplarsın." Ya doğruyu bulursun kulüp çok para kazanır, yahut da bir kaynağı kurutursun. Galiba diğer kulüpler daha iyisini yapmak için Galatasaray deneyinimini bekliyor. Bu da unutulmamalı. Bu konuda İngiltere ve İtalya'dan bilgiler topladık. Hepsi de bu işte deneyimli Türkler'in yorumları. Aktarıyoruz...
A - Hedef neden küçük gösteriliyor ? GALATASARAY HOLDİNG deyip, Galatasaray yatırım şirketi ve insan kaynakları için değişik şirketler kurulur. İştirak şirketlerini teker teker halka arzedersiniz. Galiba daha fazla para toplanır. Temettüler holdingin gelecek yılki bilançosuna yansır, yüzde yüz enflasyon olan bir ülkede bir yıl sonra para zaten erimiş oluyor. Belki kuruluş süreci biraz uzar ama "girdi büyür."
B - Danışman kuruluş Carnegie... Tanınmış bir firma. Ama İngiltere'de "daha ziyade denizaşırı ülkelerle iş yapıyor." Acaba Galatasaray olduğu için Fransız devlet bankası olan Banque Indosueze'i seçmek daha mı iyi olurdu ? Fransızlar Aksigorta'nın halka arzına talip oldu ama kaybettiler. Galatasaray bu yolla "imtiyazlı kredi" kullanabilir. Çünkü Galatasaray ile Fransa'nın kültür işbirliği var. Bu firma özellikle Pasifik'te Kore ve Japonya'da çok güçlü bir firmadır. Hisse senetleri oraya kadar dağılabilir.
C - Avrupa Topluluğu özellikle ticari konulardaki değişik ülke uygulamalarını ortaya serip yeni yorumlar üretiyor. Türk ve yabancı hukuk farkları ileride sorun olabilir. Ne karar verileceğini kestiremeyiz. Ayrıca Batı'da şirketleri devletler destekliyor. İhaleler ve anlaşmalarda devletler mukavele karşılığı parayı firmaya çoğu kez ödüyor. Sonra kendisi işin takipçisi oluyor. Türkiye ise girişimcilerini böyle ödüllendiremiyor. Galatasaray'ın Kanada tesis anlaşması böyle gerçekleşecektir. Bunun bir örneğini 2. Boğaz Köprüsü ihalesinde yaşadık. Japon ve İngiliz rekabetinde fiyatlar düştü, Türkiye kazandı. Çünkü Japon devleti olaya el koymuştu. Carnegie ise yaptığı masrafı bir an önce tahsil etmeye yönelecektir. Ayrıca satışlardan yüzdesini alarak kendi yararını öne çıkarır. Bu konuda da dikkatli olunmalıdır.
D - Sonra Carnegie, İstanbul Borsası'nda aktif şirket değil ki... Örneğin neden Aksigorta ilk halka arzında başarılı olamadı ? Çünkü Global arzı yaptı gözüktü, ama esasını Paribas Fransız Bankası yaptı. Ayrıca onun da Londra şubesi görevlendi. Türk piyasasını bilmedikleri için yanlış fiyatlandırma yaptılar ve hisse borsaya kote olduktan sonra hisseye sahip çıkmadılar. Dokuz bin liraya kote olan hisse, yedi bin liraya düştü. Aksigorta bunu atlatabildi, çünkü Sabancı vardı. Galatasaray böyle mi ?.. Sonra Türk borsasına kote olabilmek için üç yıl üst üste şirketin kar etmesi gerekir. Bu kazancı kulüp nasıl garanti eder, bu nasıl gerçekleşir ? Bunların yazılan mektupta anlatımı yok. Başka türlü halka açılamazsınız.
E - Bu işlemlerde iş dünyasını kulübe çekmek mühim. Bugüne kadar VIP salonu bu konuda hareketli olamadı. Şirketleşmenin ateşlenmesi orada yapılmalıydı. Ayrıca bu işin uzmanı Profesör Oğuz İmregün, "Tüzük değişikliğine lüzum yok. Şirketi kurar, kulübe bağışlarız" demiyor mu ? Bir de Divan toplantısında tersi söylendiği halde neden yeniden bu konuyu alelacele gündeme getirdiler ? O da açıklanmalıdır.
F - Ayrıca bir anlaşma taslağı da oluşmalıydı. O da mühim. Ama o statü de ortalıkta yok. Olsaydı ciddi bir çalışma havası var yorumu pekişirdi. Biz şirket fikrine karşı değiliz. Ama çalışmaların yeterince doyurucu olmadığına inanıyoruz. O kadar ki bildirilerin Türkçesi de çok yetersizdi.
Avrupa'da şirketler şahısların veya muayyen zümrelerin elindedir. Türkiye'de ise kulüpler iki yılda bir yönetim tazeliyor. Şirketler uzman kullanacak. Kulüp yöneticileri bir süre sonra o uzmanların dediğini yapar hale gelecek. Bu da kulüp yönetimiyle şirket yönetimlerinin ikilimini doğuracak. O konumdaki düşünceleri de merak ediyoruz.