04.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
BİLAL MEŞE
Dost, sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, işin özeti ‘gönüldaş’ demektir... Günümüzde dostluklar öyle kolay kurulmuyor... Sosyal yaşamdaki sohbetlerde, ‘Güvenebileceğiniz kaç dostunuz var?’ gibi bir soruyla hep karşılaşırız. Kimi, iki, kimi üç, kimi de ‘bir elin parmaklarını geçmez’ yanıtını verir, genelde.
Hatta biz gazeteciler için, klişeleşmiş bir söylem vardır:
“Gazeteciden dost olmaz”...
Hayır, bal gibi olur...
Elbette mesleğimiz ilkelerine de sıkı sıkıya bağlıyızdır, şartlar ne olursa olsun, hep ‘doğrunun’ yanında, hep ‘yalanın-dolanın’ karşısındayızdır. İşimizi asla dostluklarla karıştırmayız.
Ama karşılıklı güven hep ön planda olmuştur... Kimler gelip, geçmedi bizim gönül penceremizden. Hangisini saysam... Sık sık biraraya geliriz, zaman tüneline girer, anılarımızı paylaşırız. Ne zaman yollarımız kesişse, otururuz, konuşuruz, nostalji yaparız... Düşünün, Gordon Milne, benim ortaya çıkardığım transfer haberinden sonra, Allah rahmet eylesin Süleyman Ağabey, tarafından görevinden alınmıştı. Buna karşın Milne ile dostluğumuz hiç bir zaman zedelenmedi... Çünkü, ortada bir dostluk ve güven vardı.
Köln’deki evini ve ofisini açtı bize... Elleriyle kahve yaptı, tatlılar ikram etti. Asıl amacımız iki dostun buluşmasıydı. Ne var ki, serde gazetecilik var, fırsatı yakalamışken, Türk futbolu ve dünya futbolunu konuşmamak olmazdı. Kayıt dışı konuşmalar elbette var, ancak onları yazmak, yılların ‘güvenini’ sarsardı, bize yakışmazdı.
Daum, tez - kanlıdır, yerinde duramaz... Siyasette işi olmaz... Geçtiğimiz aylarda Avrupa Parlamentosu’nda bir konuşma yapmış, spordaki skandalllarla ilgili bir dizi söylemlerde bulunmuş bir teknik adamdır;
“Rusya atletizmden men edildi. Almanya Futbol Federasyonu’nun olayları vardı. Bugünümüzün sporunda adalet var mı, yok mu bunu değerlendirdim. Önce karşımızdakini dinleyip, sonra yorum yapmalıyız. Benim düşüncem sporda şeffaflık olmalı. Yasaya, kanunlara spor da ayak uydurmalı. Düşüncelerimize dikkat etmeliyiz. Çünkü onlar bizim sözlerimiz oluyor. Sözlerimize de dikkat etmeliyiz çünkü onlar da yaptıklarımız oluyor. Yaptıklarımız da alışkanlıklarımız oluyor. Alışkanlıklarımız karakterimiz oluyor. Karakterimiz de hayatımızı belirliyor.”
Christoph Daum, oğlu Jean Paul, kızı Cara Julie, eşi Angelica ile beraber Almanya”daki evinde Milliyet’i ağırladı.
‘Adalet var’
Peki, hocam futbolda adalet var mı?
“Adalet için çaba sarfediyorum. Ama sadece futbol değil, genel olarak bakmak lazım. Futbolu çıkardığımız zaman adaleti görebiliyoruz. Uzun süreli olarak baktığımız zaman adalet var, ama bir maça bakarsak adalet yok.”
Alman hoca, Köln’de yaşıyor, ama kalbi, gözü hâlâ bizim ülkemizde... Ofisindeki çalışmalardan kalan zamanlarında ligimizi de asla kaçırmıyor, izliyor. Merak ettik, Köln’den bizim ligimizi nasıl görüyor?
“Şu anki tablo çok normal. Sadece Trabzonspor büyük bir düşüşle başladı. Türkiye’de yarış 28. haftadan sonra başlıyor. Şu anda şampiyonluk için yorum yapmak çok erken. 28. haftaya kadar üç büyük takım birbirlerine yakınsa o zaman heyecanlı olur lig. Herkes için şans var, önemli olan psikolojik açıdan özveriyle oralara kadar gidebilmek. Galatasaray belki geride olabilir, ancak Beşiktaş ve Fener de de puan kaybı yaşayacaktır...”
‘En GÜZEL BEŞİKTAŞ’
Üç büyüklerin şampiyonluk şanslarının yüzdesini sorsak?
“Üçü de yüzde yüz, o zaman yüzde üç yüz çıkar. Bu mümkün değil. O zaman hepsinin yüzde 33 şansı var. Şu anki durum bunu gösteriyor. Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi’ndeki maçlarını izliyorum. Şu anda en güzel ve başarılı futbolu Beşiktaş oynuyor. Fenerbahçe’nin imkanlarını gözönünde bulundurursak onlardan daha fazla bir başarı bekleniyor. Ama şu anda en başarılı takım Beşiktaş. F.Bahçe’ye çok fazla yeni oyuncu geldi. Mesela Van Persie, Manchester’da uzun zamandır forma giymiyordu. Buraya geldi. Yani takım olarak zamana ihtiyaçları var. Ama Türkiye’de zaman vermiyorlar. Bu yüzden zaman yok ve 28. haftaya kadar takımların en iyisini vermesi lazım. Türkiye’de ben iki kez son haftada şampiyonluğu kaçırdım biliyorsun...”
‘İSTANBUL OLMALI’
Daum, Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor mu?
“Türkiye’ye teklif gelirse yarın gelirim. Bursa’dan sonra teklif geldi, ancak İstanbul dışındaydı. Türkiye’ye gelmem için İstanbul takımı olması gerekiyor. Çünkü İstanbul benim için dünyada bir numara. Farklı kültürlerin yaşadığı bir yer. Geçen hafta Suudi Arabistan ve Mısır’dan iki teklif aldım. Öncelik para değil. Dün yanın en çok parasını verseler de gitmem.”
Hamza niye gitti anlamadım
Hamza Hamzaoğlu’nun neden görevden alındığına hâlâ bir anlam veremedim. Çünkü bir şeffaflık yok ortada, garip bir karar