Skorer Üç gün izin

Üç gün izin

23.03.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milli maç arasında bazı hocaların oyuncularına üç gün izin verdiğini görüyoruz. Tabii ki konu onların uzmanlık alanı, ama bazı uluslar arası örnekler, üç günlük iznin tehlikeli olabileceğini düşündürüyor bize...

Üç gün izin

Bir balerin, üç günde fiziksel olarak bu denli düşüyorsa, profesyonel bir futbolcu düşmez mi acaba? Milli maçlar için bütün Avrupa'da ligler tatil edildi biliyorsunuz. Yani izin süresinin tüm Avrupa kulüplerinde aşağı yukarı aynı düzeyde olması beklenir. Oysa Arsenal ve Chelsea'nin klasik 1 gün izin yaptığını öğrendik İngiltere'den... Cuma günü Lig TV'de beraber olduğumuz Erol Bulut da, kulübü Olympiakos'un da futbolculara 1 gün izin verdiğini söyledi bize. Erol, Bursaspor'la olan davası nedeniyle hocasından özel bir izin almış ve 3 gün kalmış Türkiye'de... "İlk günü orta tempolu koşu ile, ikinci günüyse yüksek tempolu koşarak geçirdim" diyor Erol... Üçüncü gün (yani dün) de saat 16:00'da idmana yetişecekti zaten. Acaba Zico, üç gün izin verdiği Fenerbahçeli futbolculara bu periyotta uygulamaları için özel bir program verdi mi? Bizim muhabir arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz, dileyen oyuncuların çalıştığı, dileyenlerin çalışmadığı yönünde...Milli maç arasından sonra gözlemleyeceğiz takımlarımızı (ve milli olan, olmayan futbolcularımızı)... Bana, milli olanlar, olmayanlardan daha iyi performans verecek gibi geliyor. Dünya rekortmeni Elvan'ın hocası Ertan Hatipoğlu'nun görüşleri bizimle paralel... Bu konuda bilimsel açıklamayla bana yardımcı olabileceklerden bekliyorum tabii maillerini... Dünyaca ünlü balerin Maia Pliseskaia'nın açıklaması dikkat çekici doğrusu: "Çalışmalarıma bir gün ara verdiğimde bunu sadece hocam ve ben fark ediyoruz. İki gün ara verdiğimde yakın arkadaşlarım... Üç gün ara verdiğimdeyse artık bendeki eksikliği seyirci bile fark edebiliyor" Yunanistan'la sporda (ve sanatta) tatlı bir rekabete girdik son dönemlerde... Biz futbolda dünya üçüncüsü olduktan iki yıl sonra onlar Avrupa şampiyonu oldular. Basketboldaki Avrupa ikinciliğimizin ardındansa onlar kupayı Atina'ya götürdüler. Şimdi Euro 2008 elemelerinde ciddi bir rekabet içindeyiz, ve bir başka yarışımız da Eurovision Müzik Yarışması'nda... Sertab Erener'in Eurovision zaferinden sonra yarışmaya ne kadar asıldıklarını fark etmişsinizdir. Esasında uzun yıllardır amatörlerin katıldığı Eurovision'a büyük yıldızlarını (önce Sakis Rouvas'ı, sonra Helena Paparizou'yu) sokarak şampiyon oldular. Üstelik Paparizou'nun söylediği harika şarkı (My number one), daha 6-7 ay önceden radyolarda çalınmaya başlamıştı. Bizse bu kadar ciddiye aldığımız bir yarışma için şarkıcımızı (ve şarkımızı) neredeyse son dakikada belirliyoruz.Tabii haddimize değil, bu alanda uzmanlığımız yok ama televizyon karşısında çok üzülmüşlüğümüz var. "Sıfır puan üzüntülerimizin hatrına" istirhamımız, 2008'de bizi temsil edecek şarkıcıyı (ve şarkıyı) belirleme çalışmalarına hemen bu Mayıs'ta başlanması... Şarkıcıdan 3 tane acele eser değil, 1 tane esas eser istenmesi... 2008'de hem futbolda, hem de müzikte Yunanlılarla tatlı rekabetimizde önde olma ümidiyle... Eurovision Geçtiğimiz pazar günü bu köşede sorduğumuz "iç saha ve dış saha maçlarında aynı formayı giyme hakkı olan takım" sorusunun cevabı Reading... Efsaneye göre Brighton,Wigan gibi dış saha maçlarında kullanacakları deplasman forması rakiple benzerlikler taşıdığı için klasik iç saha formalarını giymişler... Bu efsane de o maçlardan sonra dilden dile dolaşır olmuş. Benzer iddialar Preston North End ve Notts County için de söyleniyormuş. Maille bize gelen tüm cevaplar içinde en açıklayıcısı ve bizi en iyi yönlendireni Ayvalıklı okurumuz İsmail Şayan'a aitti. Andrew Jennings'in "Faul" kitabını da ona hediye ediyor, teşekkür ediyoruz. Reading efsanesi Geçtiğimiz günlerde Şampiyonlar Ligi finalinde kullanılacak topun ne kadar iyi tanıtıldığını ve bir basit meşin yuvarlağa ne denli değer verildiğini yazmıştık ya... Şimdi de UEFA Kupası'nın topuna bakıyoruz hayran hayran..."Orta noktasından dikişlerine kadar elde hazırlanan Nike Mercurial Veloci, bu özelliği ile daha hızlı hareket ediyor ve daha iyi kontrol edilebiliyor (muş). Bu top, ilk defa bu yıl, 16 Mayıs'ta Glasgow'daki Hampden Park Stadyumu'nda gerçekleşecek final maçında kullanılacak. Mercurial Veloci UEFA Cup futbol topunun görsel tasarımı, 2007 UEFA Kupası'nın genel görsel kimliğine uyum sağlayacak şekilde geliştirilmiş. Topun teknolojik özellikleri içerisinde başlıyor. 6 kanatlı karbon-lateks hava bölmeleri, topun patlayıcı bir hıza ulaşmasını sağlarken, yeni teknoloji ürünü valf sistemi üst düzey hava tutulumu sağlıyor. Polyester katmanlar, nitrojen ile genişletilmiş sünger ve sıkıştırılmış poliüretan malzeme, topa vurulduğunda anında tepki veren bir yapı ve şekil oluşturuyor. Böylece top, ani bir darbeden sonra, anında eski orijinal biçimine kavuşuyor. Katmanlar, topun sahip olduğu şeklin bütünlüğünü sağlarken aynı zamanda güçlü bir darbenin ardından topta meydana gelen kompresyonu da azaltıyor.Geo-Balanced teknolojisi ile üretilen bu topta ayrıca tek ve çift altıgen panellerin bir karışımı kullanılmış ve böylece şeklin her zaman korunması ve her açıdan aynı şişkinlikte olması sağlanmış. Yüzeye oyularak yerleştirilen mikroskobik delikler ise topun havada kaldığı anlarda, aerodinamik bir etki ve denge yaratmasına yardımcı oluyormuş"Bir basit futbol topunun ne kadar özenle tasarlanıp, UEFA Kupası'nın marka değerini artıracak biçimde pazarlandığının farkında mısınız? Önümüzdeki 3 yıl boyunca bu top, yalnızca UEFA Kupası'nda çeyrek final, yarı final ve finallerde kullanılacakmış. Bir de Süper Kupa finalinde... Yani UEFA'da son 16'ya kalmamız bu topla tanışmamız için yetmeyecek. Dileğimiz Türk takımlarının önümüzdeki üç yılda Mercurial Veloci ile bol bol oynaması... Bir diğer dileğimiz de, bir gün "Fortis Türkiye Kupası finali topu"ndan bahsedebiliyor olmak... umeleke@milliyet.com.tr UEFA Kupası'nın topu