Fenerbahçe’de hocalık yapmak iki sebeple zor: Birincisi, patron koltuğunda oyunun da patronu olmayı seven bir başkan var. İkincisi de, geçen sezon şampiyon, önceki sezon da Avrupa Ligi yarı finalisti olan çok başarılı bir takım devralmışsınız. Oyuncular belli, sistem belli. İsmail Kartal hem yönetim baskısı yaşamadığını göstermek, hem de Kocaman’la Yanal’dan başka şeyler düşünebileceğini ispat etmek istiyor. Ama takım öyle oturmuş ki, sistem öyle yerleşmiş ki, neresine dokunsanız sakil duruyor, tedirgin ediyor.

Haberin Devamı

İsmail Kartal’ın Galatasaray maçında Emenike/H.Ali değişikliğiyle Kuyt’ı santrfora kaydırması, Gençlerbirliği müsabakasına Caner’siz başlayıp Beşiktaş önünde genç oyuncuyu çıkarması, bence hep bu “başka şeyler düşünebileceğini ispat etme duygusu”nun göstergeleri. Rize maçında da sürpriz Kartal dokunuşları devam etti: Fenerbahçe üç sezondur yaptığı gibi 4-3-3 değil, net bir 4-2-3-1’le başladı maça. İsmail Kartal, Diego’yu Akhisar maçındaki gibi orta üçlünün sağında değil, on numara pozisyonunda kullandı. 46’da Mehmet’i stopere, Alper’i orta ikiliye kaydırırken, beklendiği gibi Sow’u değil, Emenike’yi sol açıkta değerlendirdi. Son yarım saatte Diego-Kuyt-Sow-Emenike-Webo’nun aynı anda sahada olması da bence aynı duygunun ürünü: “Bu takımın tek patronu benim. Kocaman’dan-Yanal’dan farklı düşünebilirim. Risk almadığımı söylüyorsunuz ama gerekirse bütün riskleri de alabilirim!”

Dün alınan riskler sonuç verdi. Diego, Türkiye’deki en etkili gününü geçirdi. Hasan Ali yeniden doğdu. Emenike sol açıktayken çalınmayan bir penaltı kazandırdı. 5 forvetli 20 dakikada muazzam bir baskı kuruldu, gol geldi. İsmail Kartal’ın Fenerbahçe antrenörlük bayrağını sahanın tam ortasına diktiği gün, zaferle bitti. Yine de değerli hoca şunu unutmamalı: Kimseye bir şey ispat etmek zorunda değil. O önemli bir futbol emekçisi, değerli bir teknik adam. Kanıt duygusu, takım menfaatlerinin önüne geçmemeli.

Diego nasıl kazanılır?

Diego’nun Türkiye’ye gelmesine daha geçen sezonun Mart ayında Beşiktaş için adı geçtiğinde karşı çıktığımı bu sütunun dikkatli takipçileri bilirler. Ayrıca geçtiğimiz 17 Ağustos’ta da Fenerbahçe’nin Olympiakos hazırlık maçından sonra yine “Diego’ya yer yok” diye karalamışım bu köşede.

Haberin Devamı

Ama madem artık Diego transferi yapıldı, madem Kartal onu takıma monte etmek istiyor, o zaman iyi olduğu konularda ondan verim almaya çalışmak gerek. Dün Emre de yokken kornerleri her iki taraftan Meireles’in, o çıkınca da Hasan Ali’nin kullanması garip. Duran top uzmanı Diego pekala dün kullanabilirdi kornerleri.

Hatta belki biraz daha ileriye gidip, kazanılan penaltının da Kuyt değil Diego tarafından kullanılması tercih edilebilirdi. Hele de Kuyt bu konuda ciddi tutukluk yapmaya başlamışken.

Ön stoper hastalığı

Avustralyalı veya Kamerunlu bir arkadaşınızla bir Süper Lig maçı izleseniz ve size şu soruyu sorsa cevabınız ne olurdu: “Bu ligin benzerlerinden farkı ne? Türkiye Ligi’ni aynı klasmanda olduğu Yunanistan Ligi’nden, Belçika’danveya Rusya’dan ayıran nedir?”

Doğrusu benim bu soruya cevabım iki kelime olurdu: Bu lig, TEMAS LİGİ... Bu ligde en sevilen şey temastır, göğüs göğüse, kemik kemiğe oynanır bu ülkede futbol. Kimse kimseye alan bırakmaz. Teknik direktörlerin en sevdiği şey önlem almaktır, önlem aldırmakla değil almakla övünürler. “Yenemiyorsan yenilme” en sevdikleri mottodur, ama yenemeyeceklerine 75’inci değil 15’inci dakikada karar verirler. Hatta bazen maç günü kahvaltısında! “Yenemiyorsan yenilme” hastalığının en önemli semptomlarından biri “ön stoper” tutkunluğudur. Türkiye’de hocalar stoperden ya da bekten bozma ön liberolara bayılırlar. Medjani ve Oboabona da bu yılın icatları. Ön tarafta gayet iyi seçenekleri, Kweuke’si, Deniz’i, Holosko’su, Engin’i, Tevfik’i, Duruer’i, Ümit’i, Sercan’ı var Rizespor’un... Evet, Oboabona-Kıvanç’lı orta sahası genelde keser, lakin kestiği topu ne yapacağını bilmez. O zaman da umutlar sadece Fenerbahçe’nin kaçırdığı bir gol sonrası yakalanacak baskın hücumlara bağlanır.

Haberin Devamı

80’inci dakikada şutlarda durum 23-0’dı... Bu futbol anlayışıyla puan alsanız da, mucizevi olurdu o puan zaten.