Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

TOP16’ya doğru Euroleague’de neler olup bitiyor, biraz konuşalım.

Euroleague’de Fenerbahçe Ülker Madrid deplasmanında son periyotta ortaya koyduğu kötü oyunla sahadan farklı yenik ayrıldı.

Oysa ilk üç çeyrekte başa baş bir oyun oynamış, taraftarını da bu maçı kazanabileceğine yönelik de havaya sokmuştu. Ancak son çeyrekteki 23-9’luk skor bütün bu beklentileri büyük hayal kırıklığına uğrattı.

Fenerbahçe Ülker geçtiğimiz sezonlardan farklı olarak Pianigiani yönetiminde takım oyunundan hızla uzaklaşmaya başladı. Üstelik bu oyuncuların arasında yerlilerin olmaması da takımın genel bütünlüğünü bozuyor.

Haberin Devamı

Fenerbahçe Ülker kâğıt üzerinde Euroleague’in favorileri arasındayken sahada bunun çok uzağında olmasının takım içi uyumdan kaynaklandığını düşünüyorum.

Oyun belirli oyuncuların üzerine yıkılıyor.

Bogdanovic’in ortaya koyduğu performansı elbette alkışlayacağız; Bo McCalebb’in geri dönmesi çok önemli, Emir’in özellikle Euroleague performansının daha kabul edilebilir ancak bunlar dışında geriye bir şey kalmıyor.

Bogdanovic Madrid’de sahada 36.49 dakika kalmış. Bu her anlamda hataya zorluyor oyuncuyu ki son periyottaki oyunu belki de ilk üç periyotta yaptıklarının üzerini örttü. Ama bu kadar uzun süre oynamamalıydı.

Oğuz Savaş ve Kaya Peker’in giderek takımdan uzaklaşan görüntüleri de başka bir sorun.

Madrid’de Ömer Onan belki de kariyerinin en silik maçlarından birini oynadı.

Sato’dan beklenen elbette daha fazla sorumluluk alması ve sayı üretmesi.

Fenerbahçe Ülker öncelikle bunu çözmelidir. Takımın genel havasındaki bütünlük sağlanmazsa gerisi boş laf olur.

Şimdi o boş laf kısmını da dolduralım.

Madrid’de Fenerbahçe Ülker’in yapması gereken şey sert savunma, rakibe daha az sayı atma şansı vermekti.

Sert savunmanın şöyle bir profesyonelce tarafı vardır, bazı önemli oyuncuların üzerine öyle bir baskı kurarsınız ki maçın havasından kopartırsınız. İradesini teslim alırsınız.

Kısmen de bunu gerçekleştirdi. Diğer maçlara oranla ilk yarı rakibini 36 sayıda tutması, üçüncü çeyrek tamamlandığında da Madrid’in 54 sayıda kalması bu maçı kazanmanın kilidiydi.

Haberin Devamı

İlk üç çeyrek istatistikleriyle maç devam etmiş olsaydı büyük bir ihtimalle karşılaşma son topa kalacaktı.

Ancak Fenerbahçe’nin savunması son bölümde düştü.

Bu sezonun Fenerbahçe Ülker adına en belirgin özelliği ribaunt zafiyeti oldu.

Yine ilk üç periyotta Real Madrid ile kafa kafaya giden bir istatistik vardı. Özellikle savunma ribauntlarını iyi topluyordu. Ancak son çeyrekte fark çok açıldı.

Real Madrid’in maç sonu hücum ribauntlarda Fenerbahçe Ülker’e kurduğu üstünlük 16’ya 6 oldu.

Bu ne demektir? Real Madrid hücum yaparken boşta kalan 10 topunu geri almış ve yeniden set kurmuş.

10 top en kötü ihtimalle 20 sayı demektir. Maçın skoru 77-61; fark 16 sayı… Matematik her şeyi çok güzel özetliyor.

Bunu destekleyen bir başka istatistik daha vereyim.

2 sayılık atışlarda Real Madrid 25/46 ile Fenerbahçe Ülker 15/32 ile maçı tamamlamış. 10 basket fazlası var; biz kestirmeden gidip matematiksel olarak söylüyoruz, sahada olan biten de bundan farklı değil.

Haberin Devamı

Bu rakamları dengelemeden maç kazanmak, bir maçı son topa kadar taşımak mümkün değildir.

http://twitter.com/uzaygokerman