Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Yanlış, plansız, programsız, belli bir fikre dayanmadan kurduğu takımın daha sezonun hemen başında ligden koptuğu yıllarda Fenerbahçe tribünlerinden bir ses yükselirdi.

“Ali Şen başkan, Fenerbahçe şampiyon!”

Bu ses umutsuzluğun, karamsarlığın, çaresizliğin dışa vurumuydu ve kurtarıcıya duyulan ihtiyaçtı.

Oysa gerçeğin tam da buna karşılık gelmediği görüldü.

100. yılını yaşayan Ankaragücü’nün 3. golünden sonra Galatasaray tribünleri sanki yaşanmıştan hiçbir ders almamış gibi o kurtarıcıyı davet eden tezahüratlarına başladı.

Haberin Devamı

“İmparator Fatih Terim!”

Galatasaray’ı bu duruma Rijkaard getirmiş gibi taraftar Hollandalı teknik adamı istifaya davet ederken gerçek sorumlular protokolde taziyeleri kabul ediyordu.

Bu maç sonrasında Elano’nun koca bir 45 dakika boyunca boş yere neden ısındırıldığı; hatta maça ilk on birde başlatılmadığı yüksek sesle sorulacaktır. Ancak bu takıma büyük umutlarla ve 10 tane Alex eder diyerek transfer edilen Lincoln pratiği varken Elano ve peşinden Misimoviç’in kim tarafından alındığı bir belirsizlik olarak ortada kalacaktır.

Bu transferlerin hemen hepsinin gerisinde takımın genel yapısına uygun olup olmadığı üzerinde durulmadan biri Fenerbahçe’ye, diğerinin de Beşiktaş’a karşı oynadığı Şampiyonlar Ligi maçlarındaki başarılı oyunlarının büyük etkisi vardır. Bu da zaten yıllar önce tek maçla oyuncu transferi yapan yönetici tipinin yeniden canlanmasından başka bir şey olmasa gerektir.

Galatasaray’ın son on sene içindeki başarılarının geri planında hep o eski futbolcularının etkisi vardı. O oyuncular sahneden teker teker çekilip elde bir tek Arda kaldığında, o da sahada olmadığında işte böylesi sonuçlar doğal hale gelir.

Bunun sorumlusu Rijkaard değil, Galatasaray’ı bu hale getirenlerdir.

Çünkü Galatasaray’ın kenarda teknik adam bile olmadan maç kazanan ve şampiyon olan futbolcularından eser kalmamış; yıllardır ustadan kalfaya/çırağa devredilen Galatasaraylılık ruhu yok edilmiştir.

Bu maça gelebilirsek, maç böyle sonuçlandığı için Rijkaard’ın sahaya çıkardığı on biri eleştirebiliriz. Örneğin neden Elano’yu kenarda oturttuğunu sormak mümkündür. Ancak biz geçen seneden biliyoruz ki Ayhan-Mustafa Sarp-Elano üçlüsünün başarılı olamadığı birkaç örnek karşılaşma vardır. Belki daha doğru olabilir, Serkan-Sabri ikilisinin arka arkaya oynatılması sorgulanabilir. Gerçekten de bu iki oyuncudan bir tanesi kenarda kalıp sola Aydın’ı alıp, Pino’yu yerinde yani sağda oynatmak etkili bir kadro olabilirdi. Sabri’nin oynaması birkaç maçtır etkili ve akıllı çıkışlar yapan Serkan Kurtuluş’un defansta kalma süresini arttırdı. Sabri çok daha hırslı olabilir, zaten artısı da bu; fakat şu bir gerçek ki yeteneği ve aklıyla oynamıyor. Serkan çok daha teknik bir oyuncuymuş gibi görünüyor. Bu Serkan’ın önünü tıkayan bir karşılaşma oldu.

Haberin Devamı

Bütün bunlar varsayımdan ibaret; çünkü ortada bir Ankaragücü gerçeği var.

İlk yarının son on dakikası hariç özellikle orta sahası çok iyi top yapan bir takım görünümündeydi; bir önceki gün Beşiktaş’ı 3-2 yenmeyi başaran Manisaspor’dan çok daha etkiliydi. İlk golü atan Metin aldığı her topa sahip oldu, sakladı, arkadaşlarının ileriye çıkışına zaman kazandırdı. Güven hem çok koştu hem de etkili paslar çıkardı. Orta sahada Galatasaray’ın oyun kurmasına engel oldu. Jan Rojnach, vatandaşı Baros’u tutabildiği kadar durdurdu.

Haberin Devamı

Kısacası, Ankaragücü bir önceki hafta kendi sahasında Konyaspor’u neden 4 golle geçebildiğinin ispatı niteliğindeydi bu karşılaşma.

Galatasaray’da dün sahada her şeye rağmen işini yapan tek bir oyuncu vardı; Milan Baros. Yine 2 gole imza attı. Aslında bütün bu olumsuzluklara karşın maçı çevirecek başka goller de atabilirdi. Ancak futbol basketbol gibi değil. Örneğin basketbolda yıldız oyuncu tek başına 30 sayı atarsa maçı çeviren oyuncu oluyor; futbolda 4 gol genellikle rahat maçlarda atılabiliyor. Ankaragücü Baros’a gol fırsatı verdiyse de pozisyonlar vuruş için yeterli değildi.

Ufuk'un gördüğü kırmızı kart bir genç oyuncunun yaşayabileceği türden talihsizlikti.

Ve maalesef hakem sonuca etki eden bir yanlış yaptı.

Bursaspor’un puan kaybettiği hafta hem Beşiktaş hem de Galatasaray puan dahi alamadılar. Bakalım bu akşam Fenerbahçe ne yapacak?