Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Mesele olduğundan bambaşka görünmeye çalışmaktır, yoksa yenilebilir, hezimete bile uğrarsınız; ancak insanlar potansiyelinizi bilir ona göre desteğini verir, beklentilerini sınırlandırır.

Kendinizi futbolun fatihi, vazgeçilmezi, her şeye hâkim, bilen ve değiştirebilen biri olarak pazarlarsanız sonuçları da böyle olur.

Öncelikle şunu belirtelim; sahada mücadele eden hele milli forma giymiş bir futbolcunun hakarete uğraması, küfredilmesi, yuhalanmasını asla anlamıyor, kabullenmiyorum.

Bu dün Volkan Demirel’di, bugün de Arda Turan’dır.

Haberin Devamı

Ancak her şeyin başındaki kişi birinin hakarete uğramasına göz yumarsa diğeri yuhalandığı anda durumu açıklayamaz; çünkü ikincisinin ortaya çıkmasına ilkine gösterdiği ayrıcalıklı tutum neden olmuştur.

Bir sonraki aşamada sıra kendisine de gelebilecektir!

Zaten işin özü de burada gizlidir.

Türkiye eleme gruplarının en iyi üçüncü takımıydı. Beğenmediğimiz, hâlâ çantada keklik olarak gördüğümüz Çek Cumhuriyeti o grubu lider olarak tamamlamıştı.

O gruptan çıkabilmişsek Hollanda futbolunun krizde veya geçiş döneminde olmasındandı. Düşünün Hollanda futbolunun iki ana karakteri Sneijder ve Van Persie ülkemizde top koşturuyorlar. Nedenini çok iyi biliyoruz; bu onların Avrupa’nın ilk büyük beş liginde kendilerine takım bulamamalarından ve bizim kulüplerimizin çok iyi paralar ödemelerinden kaynaklanıyor.

Türkiye’nin grubunda Hollanda değil de Belçika olsaydı Fatih Terim şampiyonayı Bodrum’da izliyor olacak, kimbilir belki de maçları yorumlayacaktı.

Bizde işler böyle yürüyor çünkü!

Fatih Terim aslına bakılırsa kolaylık derecesi en yüksek grupta bile ne oynadığı anlaşılmayan bir takım kurdu. Bu takımın kuruluş felsefesini hatırlayacak olursak, “herkesin elini taşının altına koyarak destek olacağı milli gururumuz" takım yaratılacaktı. Antalyalardaki seminerlerde, toplantılarda boy gösteren tek seçici, her şeyin hâkimi Fatih Terim böyle yola çıktı.

Peki, bu yola ilk defa mı çıktı?

2002’ten bu yana Milli Takımın başına kim geçerse geçsin hepsinin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanmadı mı?

Haberin Devamı

Ülke olarak aslında gerçeklerle yüzleşmekten korkuyoruz. Yoksa hepimiz her şeyin farkındayız.

Kendimizi dev aynasında izlemekten hoşlanıyoruz.

Dünyanın en iyi sağ ve sol beklerine sahip olduğumuzu sanıyoruz. Daha kötüsü o bekler de böyle düşünüyorlar. Kendilerini Barcelona’da falan görüyorlar. Oralarda olmayı kolay sanıyorlar. Ancak gerçekler çok acı bir şekilde ortaya çıktığında yine tepkimizi onları yuhalayarak veriyoruz.

"Senin taraftar olarak hiç mi suçun yok? Her seferinde kandırılmaya nasıl müsaade ediyorsun arkadaşım?"

İşte realiten dün İspanya karşısında hezimete uğrayan takımdır.

Meselenin hezimet olmasının hiç önemli olmadığını da söyledik; işini doğru yapabilmek, olduğun gibi görünebilmek, hak etmediğini talep etmemek, kendinin farkında olmaktır her şeyin başı, özü…

Bu turnuvada mücadele eden tüm takımlar olabildiğince mütevazi bir anlayışla Fransa’da bulunuyorlar. Ne olduklarının ve ne yapacaklarının farkındalar.

Maalesef Milli Takımımıza baktığımızda işte bunun karşılığını göremiyoruz.

Haberin Devamı

Ne savunması savunma, ne orta sahası takımın tüm pas organizasyonunu yönetecek anlayışa sahip ne de forveti takımla uyumlu.

Türkiye’nin en çok, Avrupa’nın üçüncü kazanan kişisinden futbol oynayan bir takım yaratmasını istiyoruz.

Gerçekleri gösterdiğimiz için de yine aynı kişi tarafından inlerinden çıkan hayvana benzetiliyoruz.

İşin tüm sahteliği de burada ortaya çıkmıyor mu?

Teknik direktörümüz gerçekten sportif olanın peşinde koşanları hayvan olarak görüyorsa konuşacak daha başka bir şey kalıyor mu?

Pardon son bir de soru soralım, ne zaman başlıyorsunuz?

http://twitter.com/uzaygokerman