Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Yarım kalan derbi ile ilgili bir kaç saat sonra yazdığım yazıda sıcağı sıcağına sürece dair düşüncelerimi paylaşmıştım. Peşinden bir çok görüntü ortaya çıktı. Hatta olayı gözleriyle görenlerin ifadelerini okuduk. Şenol Güneş’in hastane raporuna ulaşıldı.

Peki; PFDK çarşamba günü toplanıp maçla ilgili ne karar verecek ya da vermelidir?

Bu maçla ilgili aslında birbiriyle çok da bağlantısı olmayan birden fazla kırıldım ve farklı durum var.

Nedir bunlar sırasıyla ve madde madde, birbiriyle de karıştırmadan inceleyelim.

Haberin Devamı

Bir…

Quaresma ve Caner’in korner atışları sırasında sahaya atılan yabancı maddeler.

Bu durum sanki sahalarımızda ilk defa oluyormuş gibi ortaya koyulup tartışılıyor.

Futbolumuzda milat olmalıymış!

Geçiniz bunları ve bir daha uygulanamayacağınız örnekler üzerinden kendinize yeni kurallar çıkarmayın.

Böyle milatlar sezon başında deklare edilir ve uygulanır; spontane değil.

Bir hafta sonra Galatasaray-Beşiktaş derbisi oynanacak. Diyelim ki maç 1-0 Galatasaray’ın üstünlüğü ile devam ediyor ve son dakikada Beşiktaş korner kazandı, Quaresma atışı yapmaya giderken futbolcuya nereden ve kimin attığı belli olmayan bir kaç tane yabancı madde geldi. Quaresma aynı Fenerbahçe maçında yaptığı gibi atış yapmaktan vazgeçip, hakemin yanına gitti.

Hakem ne yapacak? Maçı tatil mi edecek?

Mete Kalkavan ne yapmıştı?

Hemen unutulmadan şu önemli sorunun cevabını arayalım.

“Derbi üç korner atışı yapılamadı diye mi yarım kaldı?”

Bu sorunun cevabını çok iyi biliyoruz; atlıyoruz.

Karşılaşmanın devamında da saha içinde maçın durmasını gerektiren önemli herhangi bir olay olmadı.

Bir soru daha soralım.

Yıllardır derbilere dair şöyle öğrenilmiş tecrübemiz var; bu tip maçların gerilimi yüksek olur ve her iki takımın oyuncuları birbirleriyle çoğu zaman gereksiz yere didişmeye girerler.

Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanmış son iki maçta böylesi didişmeler yaşandı hatta kartlar çıktı. Quaresma bu yüzden 5 maç ceza aldı, değil mi?

Yarım kalan maçta hiç böyle hareketler gördük mü?

Hatta daha net soralım; Fenerbahçeli futbolcuların maçın gerilimini yükseltecek, rakip oyuncu ile fiziksel teması oldu mu?

Haberin Devamı

Aksine Şenol Güneş dahil neredeyse tüm Beşiktaşlı oyuncular gergin, sürekli itiraz ve tartışma halindeydiler.

Ancak maçın yarım kalmasına sebep bu da değildi.

İki…

Tüm Türkiye’de gündemi değiştiren olay 57. Dakikada sahanın dışında, neden olduğu tamamen Tolga Zengin’in dikkatini çeken saçma sapan sözlü bir sataşma sonrasında oldu.

Olayın ana kahramanı Tolga Zengin.

Gerilim düzeyi yüksek böyle bir maçta kulübenin içinde oturması gerekirken, ayakta maçı izlemeyi tercih etmesi, hemen arkasındaki taraftarla yaşanması zaten muhtemel sürtüşmenin fitilini ateşleyen bir hareketti.

Tolga Zengin diyor ki; “kimse benim ölmüş anneme küfür edemez.”

Yani?

Kimse kimsenin ailesine küfür edemez. Elbette Tolga Zengin’in annesine de edemez.

Aynı soruyu başka bir şekilde soralım.

Galatasaray-Beşiktaş maçı 1-0 Beşiktaş’ın lehine devam ederken, Galatasaray tribünleri Tolga Zengin’in annesine küfür etmeye başlıyorlar. Tolga Zengin ne yapacak? Kulübeden çıkıp Galatasaray tribünlerine mi saldıracak?

Haberin Devamı

Bu ülkedeki küfür hassasiyetine hayranlık duyuyorum.

Hemen herkes hayata dair tüm açıklamalarını içinde en az küfür içeren bir kelime ile tarif ederken, bu kadar duyarlı olmasını fazlasıyla samimiyetsiz ve ikiyüzlü bir tavır olarak görüyorum.

Bugün stadyumlarda Aykut Kocaman dahil olmak üzere küfür yemeyen bir tek oyuncu, teknik direktör, yönetici söyleyebilir misiniz?

“Efendim, Muslera küfür yemiyor ama Volkan Demirel küfür yiyor!”

Bu şekilde bakarsanız örnekleri çoğaltmanız mümkündür. Ancak bu şekilde bir yere varamıyoruz. En azından bu bizim sorunumuzu çözmüyor.

Tolga Zengin’i de kurtarmıyor. Hatta olayların çıkış yeri bu neden olduğu için çok da şaibeli bir yere getiriyor.

Tolga Zengin neden yedek kulübesinde oturmuyordu?

Tolga Zengin tıpkı Volkan Demirel gibi rengi, tarafı ve söylemi belli bir futbolcudur.

Uzatmayalım, Tolga Zengin Trabzonsporlu bir oyuncudur ve her fırsatta 2010-11 sezonuna dair konuşmaktadır.

Kimse bize “UEFA maçı olsaydı böyle olsaydı ne olurdu” futbol enteli zorlaması yapmaya kalkmasın, bu ülkede 3 Temmuz kırmızı çizgidir. Hem Trabzonspor için hem Fenerbahçe için.

Bu nedenle Tolga Zengin, Fenerbahçe tribünleriyle temasa girdiğinde ilk soru Fenerbahçe tribünlerine değil futbolcuya sorulmalıdır.

Ortalık bu kadar karışmışken Mustafa Pektemek’in devreye girip ateşe benzin dökmesini de profesyonellikle açıklamada zorluk çektiğimi söylemeliyim.

Üç…

Ve son noktayı koyacak olan Şenol Güneş’in müdahalesi.

Yerin gelmişken şunu söylemek istiyorum.

Şenol Güneş teknik adam olana kadar Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında bu türden gerilimler neredeyse hiç yaşanmıyordu.

Şenol Güneş’in eskiye dair hesapları buralara taşıdığını tüm futbol kamuoyu biliyor ve konuşuyor.

Kadıköy’de oynanan ve Şenol Güneş’in tribünlere gönderildiği maçı hatırlayalım. Ne olmuştu?

Defalarca kere ne olmuşsa o olmuştu.

Yarım kalan derbinin sorumluluğu da Şenol Güneş’tedir.

Evet, yayıncı kuruluşun, tribünden kişilerin çektiği bütün görüntüleri izledik. Tolga Zengin’in sebep olduğu tartışmalar sırasında Şenol Güneş’in kafasının yarılmasına neden olan herhangi bir cisim göremedik.

Bir taraftarın yazılı ifadesine göre Şenol Güneş’in kafasını sıyıran sarı lacivert renklere sahip bir peruk var. Atılan madeni paralardan hiçbiri Şenol Güneş’e isabet etmiyor.

Evet, sahaya atılan para, çakmak gibi isimler var, Fenerbahçe bunlardan ceza alacaktır ancak bunların hiçbiri Şenol Güneş’e isabet etmiyor, kafasını yarmıyor.

Tüm bunlar olurken Mete Kalkavan maçı tatil de etmiyor. Raporuna göre izliyor. Bir görüntüye göre de futbolcuları sahaya davet ediyor.

Tam bu anda Şenol Güneş sinirli bir şekilde sahayı terk ediyor. Çıkış tünelinde teknik adamın vücuduna plastik bardak isabet ediyor; o da kendini yere bırakıyor.

Sonra tüm Beşiktaş takımı içeri giriyor ve orada başta Tolga Zengin olmak üzere bir kaç kişinin güvenlik görevlileriyle kavga ettikleri görüntülere yansıyor.

Şenol Güneş’e isabet eden bu cisim için de Fenerbahçe alması gereken cezayı mutlaka çekecektir. Ancak bunların hiçbirini karşılığı hükmen yenilgi değildir. Kitapta böyle bir madde yok.

Şenol Güneş’in kafa travması yaşadığı, kafasının yarılıp, dikiş atılmasına neden olan her neyse Beşiktaş soyunma odasının içinde gelişmiştir.

Bunun aksini gösterecek tek bir kayıt, ifade, olay, rapor ortada yoktur.

Hastane raporuna göre de zaten ortada bir yarılma da yok. Beyana bağlı bir gözlem var.

Dünkü Yeni Malatya lig maçında Şenol Güneş’in bize verdiği görüntülerde görünen dikişler de soyunma odasında atılmış olanlardır. Hastanede herhangi bir müdahale olmadığı ortadadır.

Hakem raporuna göre Mete Kalkavan Şenol Güneş’in bu durumunu öğrendikten sonra maçı tatil ettiğini ilan ediyor.

Sonra da tüm Türkiye’ye durumu anlamak TFF ve PFDK’ya da çözmek kalıyor.

Şenol Güneş canı öyle istedi diye, meydan okurcasına bulunduğu yeri terk edemez.

Eğer sorunu çözmek istiyorsa önce hakemin yanına gider, varsa kafasında bir açılma onu gösterir; “ben bu şekilde takımımı yönetemem” der. Hakemin kararını beklerdi.

Maçlarda hakemin kararı kesindir. Teknik direktörün, futbolcunun, yöneticinin değil.

Burada Şenol Güneş’in iradesi hakemin önüne geçmiştir.

Evet, sonrasında Beşiktaş soyunma odasında neler olduğunu gerçekten bilmiyoruz. Mete Kalkavan da…

Şenol Güneş soyunma odasına girene kadar tek bir kan damlası görmedik. Oysa benzer durumlarda o kafanın nasıl kanadığına dair bir sürü örnek var.

Şenol Güneş’e ne olduğunu bilmiyor ve anlamadık; ancak maç bu nedenle yarım kaldı.

Dört…

Şimdi ne olacak?

Rasyonel bir akıl yürütme bu süreci sondan başa doğru sıralar.

– Mete Kalkavan maçı neden tatil etti?

Cevap: Şenol Güneş’in durumunu öğrendi ve beyana dayalı bir bilgiyle etki altında maçı tatil etti.

– Şenol Güneş’e ne oldu?

Cevap: Mete Kalkavan’ın da görüş sahası içindeyken teknik direktörün hastanelik olmasını gerektiren bir şey görülmedi. Ne olduysa soyunma odasında yaşandı. Tersi bir bilgi görüntü varsa bu yorum geçersiz olur. Ancak yok.

– Şenol Güneş sahayı terk etmesiydi maç devam edecek miydi?

Cevap: Mete Kalkavan’ın vücut dili ve futbolcuları sahaya davet etmesinden maçın kaldığı yerden devam edeceğini anlıyoruz, zaten raporda da bu ifade var.

– Bu durumda sürece etki eden iradenin Şenol Güneş olduğunu söyleyebilir miyiz?

Cevap: Kesinlikle…

– Şenol Güneş sahayı terk edince ardından Beşiktaşlı oyuncular da terk etmiş midir?

Cevap: Büyük oranda evet…

– Beşiktaş hakemin iradesinin önüne mi geçmiştir?

Cevap: Evet…

– Bu sırada Fenerbahçe tarafı ne yapıyordu?

Cevap: Olan biteni izleyip, maçın tekrar başlamasını…

– Fenerbahçe’nin herhangi bir müdahalesi olmuş mudur?

Cevap: Hayır…

Burada sorduğumuz soruların hiçbirinin içinde Fenerbahçe’yi sorumlu durumda tutan bir durum yoktur.

Durum ve tespit: Beşiktaş takımı başta Şenol Güneş olmak üzere sahayı terk etmiştir.

Eğer hakem Şenol Güneş’e göre bakıp karar verecek, TFF-PFDK da buna uyacaksa diyecek bir şey kalmıyor.

Buradan tek karar çıkmalıdır; bu maçın Fenerbahçe lehine tescil edilmesi.

Maçın normal seyri içinde zaten Tolga Zengin’in saha dışına gönderilmesi gerekiyordu. Bir futbolcu her ne sebep olursa olsun taraftarla bu şekilde diyalog kuramaz.

Olaylara sebep olduğu için Tolga Zengin’e ceza verilmesi gerekiyor.

Fenerbahçe tribünlerinin sahaya yaptığı müdahaleleri için kitapta hangi ceza yazıyorsa onlar verilecektir.

Bunların büyük bölümünün tribün kapama ya da passolig kart blokajı olduğunu geçmiş uygulamalardan biliyoruz.

Biraz uzun oldu ancak toparlanabildi.

Umarım anlaşılmıştır.

http://twitter.com/uzaygokerman