Tünelin ucunda ışık yoktu - Rıdvan Dilmen
FENERBAHÇE'NİN derbide Beşiktaş'la berabere kalması sonrası tam takım oturuyor diye düşünmeye başlarken, dün Rize'de alınan sonuç "Eski tas, eski hamam" dedirtti. Bu sezon deplasmanlarda sıradan bir takım görüntüsü çizen enerbahçe, bu sezon şampiyonluğa dair herhangi bir iddia taşıdığını göstermiyor. İddia bu yana, mücadele içerisinde olacağına dair bir ışık da göremiyorum. Üst üste kötü sonuçlardan sonra Fenerbahçe’de durumu değiştirmeye dair bir mücadeleden çok kabulleniş görüyorum ki Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durumun en kötü yanı bu.
SARI KARTSIZ SAVUNMA
Fenerbahçe, ofansif anlamda kötü gidiyor. Gol atamıyor, çok fazla pozisyona da girebildiği söylenemez. Ama bunun yanı sıra savunmada da hiç bir sertlik gösteremiyor. İlginç bir tablodan söz etmek istiyorum: Resmi maçlarda Fenerbahçe savunmacılarından Skrtel’in 1, Reyes’in 1, Neustadter’in 0, Hasan Ali’nin 0, Şener’in 0 M.Topal’ın 0, Jailson’un 0 sarı kartı var. Bence bu tablo bile Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durumu açık şekilde gösteriyor. Savunmada herhangi bir sertlik göstermeyen, rakibiyle temas kurmayan takımdan ancak bu tablo çıkar. Böyle olunca, rakip kim olursa olsun doğal olarak Fenerbahçe karşısında şov yapıyorlar.enerbahçe, bu sezon şampiyonluğa dair herhangi bir iddia taşıdığını göstermiyor. İddia bu yana, mücadele içerisinde olacağına dair bir ışık da göremiyorum. Üst üste kötü sonuçlardan sonra Fenerbahçe’de durumu değiştirmeye dair bir mücadeleden çok kabulleniş görüyorum ki Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durumun en kötü yanı bu.
Fenerbahçe gol atamıyor tamam, ama savunma da yapamıyor. Bunları yapmazken ne yapıyor, hiç bir şey. Teslim oluyor. Fenerbahçe’de bloklar arasında inanılmaz bir mesafe var, savunma ve hücumda etkinlik yok. Fenerbahçe’nin herhangi bir korner, duran top organizasyonu yok.
Cocu ikinci yarı Frey’i alarak iki forvetli sistemle 3-5-2’ye döndü. İlk yarısı 3-0 biten maçta risk aldığını düşünürken, aslında Fenerbahçe’de kaleci Harun’la birlikte 6 saf savunma oyuncusu sahadaydı. Bu yapıda doğal olarak 2 forvet yetmedi, Ayew de oyuna dahil oldu ve forvetler bir yana en çok pozisyon yakalayan o oldu. Bunun tek sebebi ise, karambolden seken topların pozisyona dönüşmesinden başkası değildi. Yani kaos futbolu vardı ortada.
SAHADA İSYAN EDEN YOK
Fenerbahçe mental olarak da problem yaşıyor. Sahada mağlubiyete isyan eden ve durumu değiştirmeye çalışıp takımını ayağa kaldırabilecek bir oyuncu yapısı yok. Hatta genç oyuncu Eljif Elmas dışında isyan edip kendini parçalayan kimseyi göremiyorum. Ancak bu duruma en çok isyan eden Fenerbahçe taraftarıdır. Onlar durumu görüyorlar, kabul etmiyorlar, isyan ediyorlar. Ali Koç’un bu isyanı duyması gerekiyor. Kendisinin taraftar nezdinde hala ciddi bir kredisi mevcut.
Fenerbahçe’de teknik ekibin başında Hollanda’lı Cocu var. Hollanda son Dünya ve Avrupa Şamipiyonasına katılamadı. Hollandalı teknik adamlardan dünyada ortalama üstü takımlarda çalışan herhangi bir hoca kalmadı. Hollanda futbolu geriliyor; Dünya’da mevcut Hollanda ekolüyle ilerlemeye karar veren herhangi bir anlayış yok. Türkiye’de son süreçte Hollandalı olarak Rijkaard, Riekerink, Hiddink, Advocaat gibi Hollanda’lı hocalar çalıştırdı ki içlerinde dünya futboluna malolmuş isimler de mevcuttu. Ama başarıdan çok başarısızlık gördük hepsiyle.
KİMYA UYUŞMADI
Benim Hollanda’yla, yabancı futbol insanlarıyla ya da Cocu’nun kendisiyle herhangi bir derdim yok, bunu tekrar tekrar söylüyorum herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemem. Kendisine saygı da duyuyorum. Ama olmadı, kimyalar uyuşmadı bunu bilmesi lazım. Eğer onunla devam edilecekse, mutlaka Türkiye’deki futbolu bilen bir yardımcıya ihtiyacı var.
Fenerbahçe futbol şubesini ise 6 senedir herhangi bir takımda çalışmamış Fransız Comolli yönetiyor. Başkan Ali Koç’un futbol şubesini tek başına eline bıraktığı Comolli Fenerbahçe’ye, Türkiye’ye Fransız geldi, Fransız kalmaya devam ediyor. Fenerbahçe’de şu ana kadarki performansı ortada. Bu yapıyla birlikte devam edildiğinde ne olacağının kısa filmini ilk 10 resmi maçta izledik. Artık taraftarı ve camiayı böyle bir filmi izlemeye devam etmeye mecbur bırakmak doğru değildir.
HALA GEÇ DEĞİL
Fenerbahçe’de sportif direktör Fransız, Teknik Direktör ve yardımcısı Hollandalı, altyapı antrenörü İspanyol. Bu yapıdan herhangi bir ekol ya da herhangi bir bütünleşik yapı çıkması mümkün olur mu? Eğer geçiş süreciyse, başkanın da bu sürecin içine birebir dahil olması gerekmez mi?
Bu sene belki şampiyonluk kaybedilmiş olabilir ancak ilerisi açısından umut verecek bir yapı oluşturulabilir, tünelin ucu aydınlanabilir. Bu sezondan bir şey beklemeyerek sabır gösterilebilir ancak önümüzdeki dönemin planlaması şimdiden yapılmalıdır. Bu önlemleri almak Fenerbahçe açısından erken değil, ama zaman aktıkça geç kalınabilir. Hızlı karar almak gerekiyor.