Haberler Galatasaray Spor yazarları Balıkesirspor-Galatasaray maçını değerlendirdi Spor yazarları Balıkesirspor-Galatasaray maçını değerlendirdi Spor yazarları Balıkesirspor-Galatasaray maçını değerlendirdi 1 Uğur Meleke - Bazıları daha eşit Prandelli, çok değerli bir teknik direktör... Ama bu ligde başarı için harika bir cv, harika bir oyun bilgisi, muazzam liderlik vasıfları yetmiyor maalesef; başka kriterler de devreye giriyor: Bu ülkede hafta içi bir oyuncunuzun menajeri, diğer bir oyuncunuzu beklenmedik bir şekilde suçlayabiliyor mesela... Bir başka oyuncunuz da yakın arkadaşlarına, Anderlecht maçında korktuğu için şutu atamadığını açıklayabiliyor. Ve her nasılsa bu yakın arkadaşlarıyla paylaştığı büyük sır (!) öbür gün gazetelerin spor sayfalarını süsleyebiliyor boy boy. Prandelli, çok değerli bir teknik direktör... Şüphesiz ki zamana ihtiyacı var, çalıştığı hemen her takıma olduğu gibi Galatasaray’a da zamanla mesafe kat ettirecektir. Ama 1957’de Brescia’da doğmuş, 57 yıllık ömrü boyunca da İtalya dışında hiçbir ülkede çalışmamış olması belli ki bazı arızalar çıkarıyor ona İstanbul’da. Maç öncesi Olcan’ın kadroda olmaması konusundaki bir soruya, “Bana idmanlarda kendini gösteren oyuncu lazım” demiş Prandelli... Galatasaray’a da “maçlarda kendini gösteren oyuncu lazım” sinyor... Görünen o ki bu takıma idmanlarda değil, maçlarda kendini gösteren oyuncu lazım... Galatasaray bu sezon 5 resmi maç yaptı, galibiyet sayısı 1... 480 dakikada atabildiği gol sayısı ise yalnızca 3... Yani ortada net bir kriz var. Kadronun çok önemli bir kısmında düşük form problemi var; dolayısıyla bekleneni veremeyen Olcan-Telles gibilerin İstanbul’da kalması, Veysel gibilerin de kulübede olması doğal. Ama bu kadro tercihlerinin takımdaki adalet duygusunu güçlendirmesi için seçimlerin çok hassas yapılması gerek. Daha önce de değinmiştim; Veysel kötüyse Veysel, Selçuk kötüyse Selçuk, Burak kötüyse Burak kulübede oturursa, bu oyunculara da formanın değerini anlama ve özleme fırsatı verirsiniz. Şu kadro seçimlerine bakılırsa Galatasaraylı oyuncuların hepsi eşit, ama bazıları daha eşit! Adalet sağlamak istiyorsanız, bir takımda herkes eşit olmalı, listede daha eşitler olmamalı. Belçika’daki hazırlık maçında sağ bekte göz dolduran Furkan’ın da sırası gelmeli, orta sahada bu kadar kötü varken Umut Gündoğan da şans bulmalı. Selçuk kötüyse Selçuk, Burak kötüyse Burak kenarda oturmalı. Eğer Galatasaray kadrosunda eşitlik samimi biçimde sağlanmazsa, görünen o ki bu “daha eşitler” Prandelli’nin başına iş açmaya devam edecekler. 2 Dehşeti gördüm - Osman Şenher Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, gireceği seçimi kazanır veya kaybeder, orasını bilmiyorum. Ama Galatasaray’ın bu sezonunu kurtarmak istiyorsa Prandelli’yi hemen gönderip yerine Mustafa Denizli’yi getirmeli. Prandelli’yi kesinlikle suçlamak istemiyorum. Ama dün gece Balıkesir karşısında oynanan o karanlık futbolu görünce muhakkak bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüm. Balıkesirspor 2 haftadır yeniliyor. PTT 1. Lig’den yeni çıkmış, bütün futbolcuları değişmiş. Daha takım olamamışlar, eksikleri var. Forvetleri, çok ağır. Hele golün birini atan, Galatasaray’dan gönderilen Sercan Yıldırım. Sadece rakiplerinden daha iyi mücadele ettiler. Ve bunun da karşılığını 3 puanla aldılar. Galatasaray böyle bir Balıkesirspor karşısında bile oyunu hızlandıracak, pas yapacak gücü, taakati yok. Teknik direktörleri tam bir İtalyan. Futbol korkağı... Balıkesirspor karşına bile takımını çift forvetle çıkaramıyor. Yekta’yı defansın önünde emniyet sibobu olarak kullanıyor. Dzemaili ise, al birini vur ötekine... Hakikaten çok formsuzlar. Peki Galatasaray’ın gerçekten bu kadar kötü mü kadrosu var? Dzemaili’nin yerine 6.5 milyon euro verilip alınan ve İstanbul’da bırakılan Alex Telles oynayamaz mı? 4 milyon euro verilip, milli takım futbolcusu Olcan Adın, bu takımda oynayamaz mı? İnanın bunca senedir Galatasaray’ı seyrederim, Türk futbolu adına dün geceki kadar panikleyip, üzülmedim. Galatasaray çok büyük bir kulüp. Orada yönetici de olsan, futbolcu da olsan, antrenör de olsan, o kulübe layık olman lazım. Ligin 3. haftası oynanıyor, Galatasaraylı oyuncular havlu atmış ve hiç kimsenin umurunda değil. Takımı ateşleyecek, mağlubiyete isyan eden tek bir futbolcu yok. Gene üstüne basa basa söylüyorum, Başkan Ünal Aysal sezon başı yapamadığını, şimdi yapıp Mustafa Denizli’yi takımın başına hemen getirmeli. Denizli gelmiyor ise veyahut başkan getiremiyorsa başka bir yerli hoca getirmeli. Ama mutlaka bir operasyon yapılmalı... 3 Bal-Kes'in balı! - Mustafa Anıklı Balıkesir için çok, Galatasaray için her şey denecek bir maçtı. Yeni geldiği Süper Lig'deki puansızlık Bal-Kes'i kasıp kavuruyordu ama, İddaa bile ev sahibine 6.5 vererek, "Bir numara olmaz" diyerek bol keseden dağıtmıştı anlaşılan! Ligde Eskişehirspor ile yaşanan sessizliğin ardından, Anderlecht karşılaşmasında da yaşanan tutukluk, camiayı bile kongreye götürecek pozisyona taşıdı. Bugüne gelinceye kadar Galatasaray ligde 3'te 3 yapsa, Şampiyonlar Ligi'ne üç puanla başlasa kriz olur muydu hiç... 500 milyon değil, 500 milyar borcun olsa, sportif başarı olduktan sonra kimse ağzını açamazdı büyük takımda... Galatasaray ilk yarıyı yenik kapadı ama ilk gol Bal-Kes'in başarısı değil, sadece "bal"ıydı. Kaleye ilk kez gelen, ilk defa kaleyi bulan bir şut çeken Sercan Yıldırım, o kadar akıllı(!) vurdu ki, Semih'ten sektirip gol oldu. Değme bilardocular bu kadarını düşünemezdi! Cim-Bom yüklendikçe yüklendi... Daha maçın başında Sneijder ile direkten döndü. Burak, ofsaytta kalmaktan bitap düşerken, Balıkesir, "kalesini" savunabilmek için 9 kişiyle duvar örüyordu. Prandelli'ninbek konusunda kafası çok karışık anlaşılan... Solda; Bursa'da Tarık var, Şampiyonlar Ligi'nde Telles... Aynı Telles ligde iki maçta 18'de bile değil... Hakan Balta istikrarını koruyup yine yedek kulübesinde otururken, sağ beke de Yasin geçti. Anlaşılan İtalyan, Veysel'e güvenmedi. İlk gol için kaleyi bulan ilk şut dedik ya, ikinci gelişinde de ikinci gol oldu zaten... Anlaşılan Telles de, Tarık da sol kanattaki sıkıntıyı aşamadı. Sercan, kendi sağından, Cim-Bom'un solundan ortalığı karıştırırken, yine seken bir topu önünde bulan Gökhan Ünal, bir golcünün fırsatı bulduğunda nasıl vurması gerektiğini, bazı forvetlere de gösterdi. * * * Galatasaray, ilk devre olduğu gibi, ikinci yarıda da rakibini dövdü de dövdü! Şut atıyor, kaleye yaklaşmaya çalışıyor, gol bulmak için çırpınıyordu. Ama "Olmayınca olmuyor" derler ya, bu karşılaşma da öyleydi. Balıkesirspor'un ilk ve tek kornerini 64. dakikada attığını söylersek, maçın genel çerçevesini az çok gösterebiliriz. Galatasaray'ın neden kazanamadığını, Balıkesirspor'un iki golü nasıl bulduğunu ve galip geldiğini inceleyecek bir akademisyen topluluğu, eminim elindeki istatistikleri bırakıp kaçar. Cim-Bom'un yüzde 74'lük topla oynama oranı, 21 şutunun kaleyi bulan 7'sinden de gol çıkaramaması, Galatasaray'ın en çok canını yakan durum olacaktır. Buna karşın Balıkesirspor'un yüzde 26'lık topla oynama oranına karşılık 4 şut çekmesi, bunun 2'sinin kaleyi bulması ve ikisinin de gol olması... İşte böyle bir maç... 4 Sonunu merak ediyorum - Serhat Uleren ÜNAL Aysal’ın yerinde olsam hemen uçağıma atlar, yanıma özel eşyalarımı ve Prandelli’yi alır pilotuma da, “Önce Milano’ya sonra da Brüksel’e gideceğiz” der ve uzun süre dönmemek üzere İstanbul’u terk ederdim. BİR kulüp bu kadar sahipsiz olmaz, olamaz. Göğsüne reklam alsan ne olur, almasan ne yazar. İnanın ben G.Saray’ın Balıkesir’e nasıl gittiğini, kafile başkanın kim olduğunu, otel rezarvasyonlarının kim tarafından yapıldığını merak ediyorum. Bu kadar sahipsiz ve dedikodu mekanizmasının olağanüstü çalıştığı bir kulüp görmedim. Hafta boyunca neredeyse 6-7 yöneticiyle saatlerce konuştum ve hepsi birbirinin arkasından sallayıp durdu, küfürler havada uçuştu. Ve o küfürler yağdıran adamlar 15 ay boyunca utanmadan yanyana oturup milyon Euro'luk sözleşmelere imza attı. Bu kadar kişilikten, onurdan, insanlıktan uzak yönetim ilk defa gördüm. NE Florya imiş be kardeşim. Nasıl bir rant varsa herkes futbol takımın başına geçmek istiyor. 2 kadın yönetici ve Bülent Tulun, Mehmet Cibara’yı Florya’nın başına geçirmek için çalışırken altyapıda da ciddi vurgun yapıldığını öğreniyorum. Tüm yolsuzlukları bugün ve yarın Telegol’de açıklayacağım. FUTBOL takımı zaten yalnızları oynuyor. Selçuk ve Burak’la konuşacak, moral verecek yönetici yok. Başkan herkese söz veriyor, sonra söylediklerini unutuyor. Araştırmalarım devam edince yönetici Mete İkiz’in Aziz Yıldırım’la bacanak olduğunu da öğreniyorum. Dallas gibi G.SARAY yönetimi “Dallas” gibi. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Başkanın karısı yönetici kovalayıp yüzüne fu.king diyebiliyor. Bir başka yöneticinin karısı kulübü dolandıranı işe alıyor. Başka yöneticin karısı kulübe fatura kesip parayı cebe indiriyor... Başkan, kendisini öven web sitesi kurup parasını kulübe ödetiyor. Cesare Prandelli dayak yemeden... OLCAN, Sabri, Eboue İstanbul’da, Dzemaili, Pandev kepazeleri Balıkesir’de. Prandelli dayak yemeden bu ülkeden giderse şanslı. Çünkü İtalyan, teknik adam değil ki? Takımın azcık iyisi Bruma’yı 60’da çıkartıp, Tarık’a sol kanatta görev veriyorsa bu adam benim için teknik direktör olamaz. Bu G.Saray’ı yarın Hikmet Karaman’a teslim ederlerse şampiyonluk şansını son haftaya kadar sürdürebilirler, aksi halde Prandelli kalırsa G.Saray ilk 6 ile 12 arasında bir yerde ligi bitirir. spor yazarları