Şule Çet olayında yeni gelişme! Akand'ın uyumadığı ortaya çıktı…

Şule Çet, 29 Mayıs 2018’de lüks bir plazanın 20. katından şüpheli şekilde düşerek hayatını kaybetmişti. Aynı dairede bulunan Çet’in patronu Çağatay Aksu ve arkadaşı Berk Akand, gözaltına alınırken, iki kez nöbetçi mahkemeye çıkarılmış, her ikisi de hâkim tarafından adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Ancak bu süreçte Ankara Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı otopsi raporu sonucu haklarında tekrar gözaltı kararı çıkarılan Aksu ve Akand, Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nce, "Cinsel amaçlı cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli cinsel saldırı" suçlarından 14 Temmuz’da tutuklanmıştı. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi’nin hazırladığı raporun ardından Çet'in iki parmağında Akand'a ait DNA moleküllerinin çıkması soruşturmanın seyrini değiştirdi.

YENİDEN RAPOR TALEBİ

Akand'ın, ifadesinde, Çet ile olayın yaşandığı plazaya gidilmeden önce oturdukları bir mekanda vakit geçirdiklerini, orada ise yaşanan tokalaşmadan dolayı DNA örneklerinin Çet'in iki parmağında çıktığını iddia ettiği belirtildi. Akand'ın, o gece başka bir erkeğin daha Çet ile tokalaştığını, bu kişinin de tokalaşmadan kaynaklı tırnak örneklerinde DNA moleküllerinin bulunma ihtimalinin yüksek olduğunu ileri sürdüğü bildirildi. Akand'ın, genç kızın parmağında Aksu'ya ait bir DNA'ya rastlanılmamasını ise, Çet ile Aksu'nun geçmişe dönük tanışmalarından dolayı olan samimi selamlaştığı iddiasına bağladığı kaydedildi. Çet'in yalnızca tırnaklarındaki DNA moleküllerinin incelendiğini belirten Akand'ın, tırnak aralarında herhangi bir deri kalıntısına rastlanmadığını öne sürdüğü kaydedildi.

Bu arada Akand'ın avukatının, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporu yanlış yorumlanmaya açık olarak bulduğu, raporun muallak olduğunu öne sürerek, yeni rapor hazırlanılması talebinin bulunduğu öğrenildi.

"MASASINDAKİ BİLGİSAYARINDA VERİ GİRİŞİ VAR"

Çet'in avukatı Umur Yıldırım ise, Akand'ın yaptığı savunmanın hukukta da gerçeklikte de yeri olmadığını savunarak şunları söyledi:

"Tokalaşmayla DNA hiçbir zaman kimsenin tırnağına geçmez. Ama bu savunmadan da başka yapacakları bir savunma kalmadı. Çünkü hakikat ortaya çıkmaya başladı. Tutunacakları başka bir savunma yok. O yüzden söyleyebilecekleri tek yalan bu kaldı. İkinci olarak şunu söylemek istiyorum. Berk Akand şu zamana kadar ifadelerinde olayın olduğu zamanda uyuduğunu, olumlu, olumsuz hiçbir şey görmediğini ve duymadığını söylüyordu. Ancak masanın başındaki bilgisayarda veri girişi var. Yani uyunmuyordu. Hatta biraz daha ileriye giderek şunu söyleyebilirim ki, Youtube'dan bir video açılmış. Bu video otomatik geçişle sürekli farklı müziklere geçilmiş. Yani, burada müziği açmasında da bir amaç var. Ses yaratmak. Çünkü orada Şule'ye bir şeyler yapılırken ses duyulmasını istemiyorlardı. Videoyu açmışlar, ses arkasından sürekli bağıra bağıra çıkıyor. Uyumadığı ortaya çıktı. Bu ortamda yapılan savunma komik olmaktan öte bir durum. Hakikat yerini bulacaktır. Savcılık soruşturmayı en titiz şekilde irdeliyor. Yakında iddianame düzenlenecektir."