Adil Gür

Adil Gür

adlgr@hotmail.com

Tüm Yazıları

Dün Milliyet gazete-sinde, Turkcell’in sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde ülkemizde yaşayan Suriyelilerle ilgili yaptırdığı, geniş kapsamlı araştırmadan, bazı veriler okudunuz. Türkiye’nin uzun süredir yaşadığı Suriyeli mülteci sorununu dünya, Aylan bebeğin Bodrum sahillerine vuran minik cansız bedeniyle konuşmaya ve tartışmaya başladı. Sözde hümanist ve insan hakları savunucusu ülkelerin Aylan bebek ile birlikte bu drama dur diyeceği, sorunların çözümüne katkı sunacağı beklentisi hakim oldu. Ancak aradan geçen onca zamana rağmen, dünyanın vah vah demekten başka hiçbir şey yapmadığına şahit olduk. Son dönemde Halep’te yaşananlar ortada, yine dünya gözünü kapatıyor, kulaklarını tıkamaya devam ediyor. 3 milyonu aşkın Suriyeli misafiri barındıran ülkemizde yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz ne düşünüyor, neler yaşıyor, bununla ilgili verileri dünkü Milliyet’te okudunuz. Suriyeli misafirlerimizin yüzde 94’ü Türk devletinin kendilerine olan yaklaşımından memnun görünüyor. Verilen Sağlık hizmetlerinden, Türkiye’de olmaktan, Türk halkının yaklaşımından oldukça mutlular. Hatta imkan bulsam, fırsat verilse Avrupa’ya veya başka ülkelere gitmem diyor. Bu kanaatlerin oluşmasında Avrupa sınır kapılarında yaşananlar, oralara ulaşabilen mültecilerin kamplarda karşılaştıkları kötü görüntüler, bu kanaatlerin oluşmasında oldukça etkili olsa gerek.

Haberin Devamı

Kısa veya orta vadede ülkelerindeki savaşın bitmeyeceği beklentisi Suriyelilerde hakim. Savaş bitse dahi, geri dönebilecekleri bir evlerinin kalmadığını söylüyorlar. Suriyelilerin sadece yüzde 15’i geride bıraktığım evim sağlam, içinde yaşanabilir durumda diyor. Bu ve bunun gibi pek çok nedenden dolayı savaş bitse dahi, Suriyelilerin önemli bir bölümü burada kalıcı olmak, Türkiye’de yaşamak istiyor. Ülkemizdeki mültecilerin yaklaşık yüzde 10’unun kamplarda yaşadığını düşünürsek, zaten kendilerine Türkiye’de yeni bir yaşam kurduklarını çok daha iyi fark ederiz.

Araştırma sonuçlarına baktığımızda iki temel sorunun olduğunu görüyoruz. Birincisi dil meselesi, ikincisi ise okul çağındaki çocukların eğitimi. Yetişkin Suriyelilerin yüzde 52’si Türkçe bilmediğini söylüyor, okul çağında çocuğu olan Suriyelilerin çocuklarının yüzde 42’si okula gitmiyor veya gidemiyor. Suriyeli mülteciler konusunda ilk günden bu yana, elinden gelenin fazlasını yapan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, hükümetine destek olmak gerek. Her şeyi devletten beklemek yerine, sivil toplum kuruluşlarıyla, yerli ve yabancı yatırımcılarıyla top yekün, Suriyeli kardeşlerimizin ülkemize ve toplumumuza entegrasyonunun en önemli adımı olan dil ve eğitim meselesinde herkes üzerine düşen katkıyı sunmalı. Elbette ki bu konuda üzerine düşeni yapan, yapmaya çalışan pek çok kurum ve kuruluş var. Ancak, araştırma sonuçlarında görüldüğü kadarıyla yeterli değil. Dil ve eğitim sorununu çözmeden ancak balık vermeye devam ederiz, halbuki eğiterek balık tutmayı öğretmek mümkün. Dahili ve harici bir sürü düşman ile mücadele eden devletimize, her konuda olduğu gibi bu konuda da katkı sunmak, Türkiye’de yaşayan herkes için bir vatandaşlık ve insanlık görevi olarak değerlendirilmeli.