Milli Takım Tamam mı, devam mı?

Tamam mı, devam mı?

19.11.2018 - 02:30 | Son Güncellenme:

Milliyet yazarları, A Milli Takımı Teknik Direktörü Mircea Lucescu'yu tartıya çıkardı, görüşlerini sıraladı.

Tamam mı, devam mı

ATTİLA GÖKÇE: Futbol Federasyonu’ndan beklenen, 2019 Haziran’ına kadar beklemesi, Mircea Lucescu ile 1 yıllık opsiyonu kullanmadan yolları ayırmasıdır. 2020 elemelerine yerli bir teknik direktörle gitmenin çıkar yol olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

ŞANSAL BÜYÜKA: Milli takımın kuralı şudur. O gün, o anda en iyi kimse o oynar. İster yaşlı ister genç olsun. Düşünün bir 11 sahaya çıkarıyorsunuz, Süper Lig’den sadece iki oyuncu var. İşin en acı tarafı bu... Bizim ligden oynatacak futbolcu bulamıyoruz.

ERCAN GÜVEN: Ya her daim yaptığımız gibi kötü sonucu alıp bir günah keçisinin sırtına yükleriz... Ya da keçi gibi inat edip geleceğimizi bu gençlere emanet ederiz. Kıyıdan o kadar açıldık ki, umuda kulaç atmak geriye dönmeye çalışmaktan daha iyidir.

ATTİLA GÖKÇE: Sabırla bekleyelim

Ne yazık ki bizler, sahaya çıkardığımız her takıma haklı bir sahiplenme duygusuyla hayallerimizi, umutlarımızı yükleyerek gerçeklerden uzaklaşıyoruz. Gerçek sorunları ve çözüm yollarını tartışıp akıl yolunda birleşerek bir yol tuttursak, hayallerimiz o kadar uzakta kalmayacak.

Haberin Devamı

Lucescu hemen her yenilgiden sonra takımın oluşma biçimi, futbolcuların teknik ve taktik noksanları üzerine “şekvacı” bir vaziyet alıyor. Tamam, bu takım böyle diyelim. Ama el insaf! Sözleşme imzalarken bunları bilmiyor muydun Hoca?

Onu sadece yaşı nedeniyle ve Türkiye’yi tanımadığı (!) gibi eleştirilere hiç katılmıyorum. Otto Rehhagel ve Karl Heinz Feldkamp’ın kaç yaşında hangi başarılara ulaştığını hatırlayalım. Kamuoyu ile ilişkileri, futbolcuya yaklaşımları eleştirilebilir. Bu başarısızlığı doğrudan ona yüklemek de pek insaflı bir yorum olmaz. Şimdi TFF’den beklenen 2019 Haziran’ına kadar beklemesi, Lucescu ile 1 yıllık opsiyonu kullanmadan yolları ayırmasıdır.

2020 elemelerine yerli bir teknik direktörle gitmenin çıkar yol olduğunu düşünüyorum. Bir de şu: Son 15 yıla bakacak olursak, Milli Takım teknik direktörleri hep zamansız istifalar, yolları ayırmalarla sözleşmelerini tamamlayamadan görevi bırakmak zorunda kaldılar. Bu defa aynı dramı yaşamamayı dileyelim.

ŞANSAL BÜYÜKA: Elbette düşecek!

Teker kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur. Mill takımın küme düşüşünün ardından çok şey söylemek elbette mümkün...

Öncelikle radikal şeklide gençleştirilmiş milli takım hiçbir maçında, kazandıkları dahil geleceğe dönük bir umut vermedi.

Haberin Devamı

Gençleştirme yaparsınız, zaman o gençleştirmenin lehine çalışır. Gençler olgunlaşır, gelişir. Biz kimi yakaladıysak milli takıma aldık, oynattık. Hiçbir maçta da bir ağırlığımız hatta kişiliğimiz olmadı.

Milli takımın kuralı şudur. O gün, o anda en iyi kimse o oynar. İster yaşlı ister genç olsun. Elbette milli takımı babasının çiftliğine çeviren futbolcuları bu işin dışında tutuyorum. Ancak çok daha gerçekçi bir milli takım yapmak gerekiyor.

Düşünün bir 11 sahaya çıkarıyorsunuz, Süper Lig’den sadece iki oyuncu var. İşin en acı tarafı bu... Bizim ligden çıkma oynatacak futbolcu bulamıyoruz. Yetiştirmiyoruz, yarıştırmıyoruz, hazıra konmaya çalışıyoruz.

Herkesin birbirini yediği, akıl tutulmasının tüm şiddetiyle yaşandığı bir ortamda milli takımın küme çıkacak hali yok ya, elbette küme düşecek.

ERCAN GÜVEN: Şifre ‘keçi’!..

Asla “asla” demeyin! Madem ki, “Milli Takım’ın küme düşmesi” gibi “olmayacak bir iş” başımıza geldi, ben de diyorum ki, çözümün şifresi hiç olmayacak bir şeyde... “Keçide”!

Haberin Devamı

Evet, bildiğimiz keçi...

Ya her daim yaptığımız gibi kötü sonucu alıp bir günah keçisinin sırtına yükleriz... Ya da keçi gibi inat edip geleceğimizi bu gençlere emanet ederiz. Aynen devam deriz. Birinci tercihte günah keçisini aramaya gerek yok. Zaten belli. Adı Lucescu. Yollarız memleketine, içimiz soğur.

Getiririz bir yerli... Umudu tazeleriz, hayal kırıklığını erteleriz. Gerçi, aynı yöntemi tekrarlayıp farklı bir sonuç beklemek gaflettir ama ne yapalım. Şu “milli” yüzleşmeden bir süreliğine kurtulmuş oluruz ya, ona bakın.

İnat zor... İnat yüksek maliyetli...

Mangal gibi bir yürek ve yapılan işin doğruluğuna inanmak gerek.

Bu yolda depresyona girmek, hatta keçileri kaçırmak riski bile var. Ama doğrusu o sanki...

Hem, size bir şey söyleyeyim mi; kıyıdan o kadar açıldık ki, umuda kulaç atmak geriye dönmeye çalışmaktan daha iyidir.