Tatil Antalya'nın iki farklı yüzü var

Antalya'nın iki farklı yüzü var

26.04.2010 - 18:17 | Son Güncellenme:

Mehmet Yalçın Antalya'nın yeni ve daha kaliteli yüzünü yazıyor...Artık Antalya daha güzel!

Antalyanın iki farklı yüzü var

Restoranın kapısında konukları ayak bileklerine kadar inen kırmızı elbiseli zarif bir genç kadın karşılıyordu.

Haberin Devamı

İkram edilen köpüklü şarabı alıp masanıza doğru geçerken, köşedeki havyar arabası dikkatinizi çekmeyecek gibi değildi. Koca bir gümüş kova talaş buzla doldurulmuş, siyah ve kırmızı havyar çanakları üzerine oturtulmuştu. Yanlarında da klasik garnitürleri kıyılmış yumurta sarısı ile akı ve soğan ile...

Oturduğunuzda ise içki tercihiniz soruluyor, “votka” dediğinizde Rusya’nın en sevilen votkası Russky Standart getiriliyordu. Bu sahne, Antalya Belek’te iki yıl önce açılan 5 yıldızlı Susesi Otel’de yaşanıyordu. St. Petersburg’un en seçkin otellerinden Grand Otel Europe’un şeflerinin konuk olduğu “Beyaz Geceler” haftasının bu yemeklerini tercih etmeyenler ise diğer alakart restoranlara yöneliyor, oralarda Meksika’dan İtalyan’a, Uzakdoğu’dan Arjantin’e dünya mutfaklarını deneyebiliyorlardı. Laf aramızda, denize doğru kaptan köşkü gibi uzanan Alesta Restaurant’ın ispirto ateşine oturtulmuş sac üzerinde gelen balık yahnisi, Boğaz’da bir balık lokantasında kolay kolay yenemeyecek kadar enfesti.

Haberin Devamı

Susesi kadar reklam yapmayan, “bilenlerin bildiği” bir başka 5 yıldızlı otelde, Side’deki Barut Oteller Grubu’na bağlı Arum’da da özel lezzetler için alakart restoranlara bile gitmeye gerek yoktu. Ana restoranda nar gibi kızarmış bıldırcın ızgaralardan bol bol yiyebiliyordunuz...

Şarap İstanbul’dan hesaplı

Farklı tarzlardaki bu otellerde tüm bu lezzetler ana fiyata dahildi ve ekstra bir bedel alınmıyordu. Üstelik bunların yanında alelade sofra şarapları içmek zorunda değildiniz, şarap kartlarından seçtiğiniz yerli ve yabancı şarapları, İstanbul fiyatlarının altında yudumlayabiliyordunuz. Kadehler bir zamanlar olduğu gibi kaba saba cam bardaklar değil, incecik kristaldi. Karafı sormaya bile gerek yoktu, kırmızı şarap ısmarladığınızda karaflar otomatik olarak geliyordu. Kentlerde yaşayan beyaz yakalılarımızın kötü şöhretli her şey dahil sistemi yüzünden biraz aşağıladıkları, “Şimdi oralara gidilir mi şekerim,

Almanlarla Ruslarla affedersin popo popoya...” dedikleri Antalya, artık bildiğimiz Antalya değil... Tabii “yatakhane-yemekhane” usulü haldır huldur çalışan tatil fabrikaları bolca ama özellikle son 5-6 yılda açılan birçok tesis, turist kalitesindeki yükseliş ve Rusların lükse düşkünlüğü sayesinde daha üst sınıflarda konumlandı, uluslararası standartlarda, hatta bazen onları aşan servisler sunmaya başladı. Alakart restoranların bazıları ciddi kalitede lokantalar, hemen hepsinde ekstra şarap satışı var, şarap listeleri zengin ve çeşitli. Y

Haberin Devamı

ine Barut’a ait Lara Resort’un Akdeniz restoranında sunulan şatobriyanı, İstanbul’da Hilton’da bile yiyemiyorsunuz mesela. Manavgat yakınlarındaki Lykia World Antalya’nın şefi İsmail Akdeniz’in turunç soslarıyla yaptığı yemekler de, tek kelimeyle parmakları yedirtiyor. Bu tesisler kalite sıçramalarını her ne kadar “bizde her şey dahil” deseler de bazı şeylerin hariç tutulmasına borçlu...

Bu tatil köyleri temel hizmetlerin tümünü fiyata dahil veriyorlar. Ancak bu sunulanlarla yetinmeyen, daha da lüks yiyecek ve içkiler tüketmek isteyenlere de seçenekler sunuluyor. Havuzdan ıstakoz seçin Susesi’nin “Premium” içki listesinden 18 yıllık bir Chivas ya da 21 yıllık bir Royal Salute ısmarlayıp yudumlayabiliyorsunuz mesela. Lara Resort’un Sandal Restaurant’ında istediğiniz ıstakozu havuzdan seçiyorsunuz, ekstra bedel karşılığında pişirttiriyorsunuz. Şarap listelerinde de aşırı kâr marjları konmuyor.

Haberin Devamı

İstanbullu işletmeciler şarabı giriş fiyatına göre üç ile çarpıp nihai fiyatı bulurken, Antalya’da bu çarpım ikiyle yapılıyor. Hatta Barut Grubu’nda bu oran 1,5’e iniyor, girişi 40 TL olan şarap en fazla 60’a sunuluyor. Yaz başındaki görkemli açılışında bütün dikkatleri Antalya’ya çeken Mardan Palace ise bir başka alem... Burası tabii ki her şey dahil değil ama buradaki restoran ve içki zenginliği Türkiye’de başka hiçbir yerde yok. Barlarında altı çeşit Martini hazırlanıyor, iki de “imzalı” kokteylleri var. 11 farklı restoranında Dom Perignon, Chateau Mouton Rothschild, Lafite Rothschild, Cos d’Estournel, Opus One gibi efsane şaraplar ikişer ayrı rekolteleriyle sunuluyor.

Haberin Devamı

Petrus’ün “kardeş şarabı” La Fleur-Petrus ise üç ayrı rekolte. Château d’Yquem’in ise ne yazık ki sadece 96’sı var! Yerlilerden ise Doluca ve Kavaklıdere’nin yanı sıra Kayra, Sevilen, Turasan, Pamukkale, Corvus, Büyülübağ gibi üreticiler, Likya ve 4TP gibi yeni isimler de yer alıyor. Turizm açısından artık iki Antalya var. Turist kitlelerini sürü gibi görerek en düşük kalite servislerle otellerine doldurup boşaltan tesislerin yanında, yukarıdaki gibi seçkin ve farklı bir tarzın peşinde olan, bunun hakkını da turistten alabilen tesisler çoğalıyor... Yıllardır Antalya’yı, Antalyalı turizmcileri yerdik, en ağır cümlelerle eleştirdik... Şimdi galiba, bazılarını övmenin zamanı.